Mevlana Tursun Şeyh Edebali’den eğitim görmüş onun yanında yetişmiştir. Kaynaklar Şeyh makamına Edebali’den sonra geçtiğini söylerler. Yine o dönemin namlı ve şanlılarından Kara Hisarlı Mevlânâ Hattab karşımıza çıkar ilmi yetkinliğini kazanmak için o da Arap illerinde ilmini ikmal etmiş daha sonra Anadolu’ya dönüp bir miktar kenara çekilip daha sonra yaşadığı şehirde ‘Ömer Nesefi Manzumesi ’ne bir açıklama yazıp bu dünyadan güzelliklerle göçmüş gitmiştir.
Fahrümüzdür tîg-i ah ü hırka-i fakr ü fena
Padişah-ı ışkdan geldi kılıç kaftan bize (Azmîzade Haletî, G.15, 748/4)
[Fakr u fena hırkası ile ah kılıcı bizim övüncümüzdür. Çünkü bu kılıç ve kaftan, bize aşk (ülkesinin) padişahı (olan Hz. Peygamber'den) kalmıştır.]
Mevlana Tursun Şeyh Edebali'den eğitim görmüş onun yanında yetişmiştir. Kaynaklar Şeyh makamına Edebali'den sonra geçtiğini söylerler. Yine o dönemin namlı ve şanlılarından Kara Hisarlı Mevlana Hattab karşımıza çıkar ilmi yetkinliğini kazanmak için o da Arap illerinde ilmini ikmal etmiş daha sonra Anadolu'ya dönüp bir miktar kenara çekilip daha sonra yaşadığı şehirde 'Ömer Nesefi Manzumesi 'ne bir açıklama yazıp bu dünyadan güzelliklerle göçmüş gitmiştir. Elbette ki her Devrin Sultanlarının yanında Âlimler alimlerle beraber veliler eksik olmaz. Zira maddi ve manevi ilerleme Ancak bunların bir araya gelip canla başla çalıştıklarında çift kanatlı kuş olduklarında Allah'ın mülkünde uçabilirler. Bunların yani bu üç zümrenin birlikteliği ve devlet kuşu hangi beldeye düşse orayı mamur kılar. Bu üçünü başaramayanlar bunu erişmeyenler ne seferleri sefer, ne zaferleri zaferdir.
Kalemi kılıç ile tutar elimiz,
İster sevi ile gel, şiir ol,
İster kin ile gel, kana doy.
Kalem ve Kılıç ehli der ki;
Karşıma çıkmadan önce Adam ol!
Kalem ve ilim olmazsa, cehalet çoğalır. Kılıç ve cihad olmazsa da düşman çoğalır. Bir Müslüman'ın asli görevi ya kalem, ya da kılıç ehli olmasıdır. Ya da sanatkar ve zanaatkar değilse bunlardan uzak durursa, O, Müslüman hayırlı ve faydalı bir insan değildir dönemin öne çıkan diğer bir zatta Allah'ın veli kullarından olan duası makbul olan Karaman'da mukim bulunan Şeyh Edebali'nin Hemşerisi Muhlis Baba'dır. Yine O dönem bu Muhlis Baba'nın evlatlarından bir diğeri de Âşık Paşa'dır ki; Karaman'a Bağlı Kırşehir'de ikamet etmektedir. Bu zat dahi duası makbul olan kullardandı. Bu Âşık Paşa babası gibi Tasavvufta yetişmiş bir şeyh idi. Tasavvufla alakalı bir manzum bir kitabı bulunmaktadır.
Âşık Paşa Âşık Paşa /Eyledi defteri aşkı inşa
Senin için nice şeker ezdi /yalnız sanma ki halin yazdı.
Bu bereketli Muhlis Baba ardından Âşık Paşa onun da ardından Âşık Paşa'nın oğlu Elvan Çelebiyi zikr etmemek güzelleri üzmek demektir. Amasya'yı kendine yurt tutmuş, Taşköprüzade[1] (ö. 968/1561) Hazretleri kabrini ziyaret edip feyizlere erdiğini söylemiştir. Bu zat yani Elvan Çelebi kuvvetli bir zat olmakla beraber aşklı ve cezbeli bir zat imiş
[1] Eş-Şeḳāʾiḳu'n-nuʿmaniyye ve Miftaḥu's-saʿade adlı eserleriyle tanınan Osmanlı alimi.