Gerçekten şeyhinin "Aşk ateşi" diye övdüğü Abdürrahîm hazretlerinin kalbi ilâhî aşkla dop doluydu. Yanık ve içli şiirler söylerdi. Zaman zaman; "Tövbe yâ Rabbî! Hatâ yoluna gitdüklerüme,
Abdu'r-raḥīm el-Merzifonī (Rumi )
Gerçekten şeyhinin "Aşk ateşi" diye övdüğü Abdürrahîm hazretlerinin kalbi ilahî aşkla dop doluydu. Yanık ve içli şiirler söylerdi. Zaman zaman;
"Tövbe ya Rabbî! Hata yoluna gitdüklerüme,
Bilüp itdüklerüme, bilmeyüp itdüklerüme."
Diyerek gözlerinden yaşlar döker, kalbi Allahü tealanın korkusundan titrerdi. Abdürrahîm hazretlerinin Merzifon'a gelmelerinden sonra burası ülkenin dört bir tarafından feyz almak ve ilminden istifade etmek isteyenlerin akınına uğradı. Bunu duyan İkinci Murad Han, ilminden daha geniş bir kitlenin faydalanmasını sağlamak üzere kendisinden Merzifon'daki Çelebi Sultan Mehmed Medresesi'nde müderrislik yapmasını istedi. Kabul buyurunca, beş akçe ile müderris tayin etti. Daha sonra, 1439 yılında yevmiyesi, üç akçe ilave ile sekiz akçeye çıkarıldı. Bazı kimseler şeyhin müderrislik görevini ve tayin edilen ücreti kabul etmesini onun dünyaya olan rağbeti şeklinde yorumladılar. Buna karşı Abdürrahîm hazretlerinin cevabı:
"Çeşitli eller yerine bir el tuttuk. Bu lokma ile nefsin ağzını kapattık." oldu.
Tasavvuf yolunda bulunanlar, yedikleri, içtikleri şeylerin ve kullandıkları eşyanın helal olmasına çok dikkat ederlerdi. Pekçok kimse, helal olduğu şüphelidir diye, sultanlardan gelen hediye ve ihsanları kabûl etmezlerdi. Kabûl etseler de, fakir ve yoksullara dağıtırlardı. Sultan İkinci Murad Han, her şeyiyle adil bir sultan olduğundan; Abdürrahîm bin Emir Merzifoni ondan maaş almakta mahzur görmedi.1465 yılında Vefatına kadar Pekçok talebe yetiştirdi. Talebelerinin içinde zamanının meşhûr şairleri de vardır. Abdürrahîm hazretlerinin mübarek kabirleri Merzifon'da Cami-i Cedîd Mahallesi Eren sokağındadır. Halen halk tarafından ziyaret olunmakta mübarek rûhu vesile edilerek Cenab-ı Hakk'a dua ve niyazda bulunulmaktadır. Zeynüddin Hafî'nin 'Bir aşk kütüğün yakıp, Diyar-ı Rûm'a attık' ifadesiyle övdüğü halifesi Abdürrahim-i Rumî ve Abdüllatif-i Kudsî (ö.856/1452)32, Zeyniyye tarikatının Anadolu'da yayılmasının öncüleri olmuşlardır.
Gey sakın bir gün bu dürr-i şahvar elden çıkar
Ömr şehrin kıl imaret arif ol Abdürrahim
Şehr olur virane çün kim şehriyar elden çıkar
Aşkın odı serbeser tutdı cihanı yandırur
Mahz-ı nûr eyler vücûdı cism ü canı yandırur
Varlığın bir gün tecellî nagehanî yandırur
Işka münkirdür safasız sofi bilmez anı kim
Âşıkun canını ışk odı nihanî yandırur
Derdi ışk ateşlerin şerh idemez Abdürrahîm
Neylesün ol söz dile gelse lisanı yandırur.[1]
[1] Ergun, Türk Şairleri Ansiklopedisi, 242-43.