Molla Fenari’nin şöhretini çekemeyen ona kıskançlık gösterip hased eden İvaz Paşa bu kırgınlık üzere iken kendisine Molla Fenari’nin Gözlerinin zayıfladığını ve artık eskisi gibi gözlerinin görmediğini söyleyince İvaz Paşa zaten iyice ihtiyardır üstelik ecelide bir hayli yakın olup öleceğini söyleyerek Dilerim ki, o âmâ ihtiyarım namazını ben kıldırayım, demişti.
Molla Fenari II
Molla Fenari'nin şöhretini çekemeyen ona kıskançlık gösterip hased eden İvaz Paşa bu kırgınlık üzere iken kendisine Molla Fenari'nin Gözlerinin zayıfladığını ve artık eskisi gibi gözlerinin görmediğini söyleyince İvaz Paşa zaten iyice ihtiyardır üstelik ecelide bir hayli yakın olup öleceğini söyleyerek Dilerim ki, o ama ihtiyarım namazını ben kıldırayım, demişti. Bu söz Molla Fenarî nin kulağına ulaşınca; Ben şifa bulacağım -Ol kimse cahildir. Cenaze namazını kıldırmayı beceremez. Ümit ederim ki, ben hemen şifa bulacağım fakat o ama olacak... Bu durumda, ben onun cenaze namazını kıldırsam gerektir, dedi. Bir süre sonra, bir gece rüyasında Resûlullah Sallallahü aleyhi ve sellem efendimiz; -Taha süresini tefsir eyle! Diye buyurunca; -Yüksek huzurunuzda, Kuran-ı kerîmi tefsir etmeye gücüm olmadığı gibi, gözlerim de görmüyor, demişti. Uyanınca görmeye başladı! Peygamberlerin tabibi olan Resûlullah efendimiz, mübarek hırkasından bir parça pamuk çıkarıp, mübarek ağzında ıslattıktan sonra gözleri üzerine koydu... Molla Fenarî uyanıp, pamuğu gözlerinin üstünde buldu, kaldırınca, görmeye başladı. Allahü tealaya hamd ve şükretti. Pamuk ipliklerini saklayıp, öldüğü zaman gözleri üzerine konmasını vasiyet etti. Padişah İvaz Paşa'nın gözüne bir sebeple mil çektirmiş İvaz Paşa kör olmuş Molla Fenari' den önce vefat edip cenaze namazını Molla Fenari kıldırmıştır. Molla Fenari Peygamberimize isnad edilen bir hadisi şerifte Allah'ın hakiki alimlerine tan etmeyin onları kötülemeyin çünkü onların eti zehirlidir hadisi şerifi hatırımda idi bu vaki oldu dendiği de rivayet edilmiştir. Allah'ın hakiki alimlerinin cesedi çürümez toprak onu yemez bahsi Molla Fenari'nin hatırında imiş Üstadının naaşını acaba toprak çürüttü mü diye merak eder Üstadı Ali Esved'in kabrini açtırır görür ki Üstadı aynı hayatta gibi çürümemiş kabre yeni konulmuş gibidir. Bu hali görünce bu hatırında tuttuğu meselede çözülmüş olur. Rivayet olur ki, ama olmasının sebebi bunu işitip kabul etmeyip Üstadının kabrini açtırdığından gözlerinin ama olduğu dahi söylenir. Semadan bir söz işitip itaat etmedin görmek istedin Allah seni a'ma eylesün. Sesini işittiği rivayet edilir. Vefat ettiğinde geride bıraktığı malın yanında 10.000 cilt kitabının ve kütüphanesinin olduğu söylenir
Ḥāfıẓü'd-dīn Muḥammed bin Muḥammed el-Kerderī {Ḥāfızü'd-dīn Ṣāḥib-i Fetāvā-yı Bezzāzī (Bezzāzī) İbnü'l-Bezzazî diye de bilinir. Harizm köylerinden Kerder asıllı olup 'el-Bezzazî' nisbesi, muhtemelen babası ve kendisinin bezcilik mesleğiyle meşgul olmaları sebebiyle şöhret bulmuştur. İlk tahsilini memleketi olan Saray'da (İdil nehri boylarında) yaparken babasından da ders aldı. İlimde derinleşti ve şöhrete kavuştu. Kırım ve Bulgaristan'a gitti. Yıllarca kaldığı Kırım'da önde gelen alimlerle karşılıklı bilgi alışverişinde ve tartışmalarda bulundu. Daha sonra memleketi olan Saray'a döndü ve oradan da Anadolu'ya geçti. Bezzazî usul ve fürû ilimlerinde zamanının önde gelen alimlerinden kabul edilmiş, İbn Arabşah, Kadı Sa'deddin İbnü'd-Deyrî ve Muhyiddin el-Kafiyeci kendisinden ilim tahsil etmişlerdir. Anadolu'da bulunduğu sıralarda Molla Şemseddin Fenarî ile müzakere ve tartışmaları olmuştur. Kaynaklarda Bezzazî'nin genellikle füruda, Molla Fenarî'nin ise usulde üstün olduğu kaydedilmektedir. Bezzazî'nin Timurlenk'in küfrüne fetva verdiği bilinmektedir. Hac maksadıyla gittiği Mekke'de vefat etmiştir. Fetāvā-yı Bezzāzī en önemli eseridir.[1]
[1] Mecma'u'l-Eşraf Tenkitli Metin – Hakî'nin Şaka'ik Tercümesi