Sadettin Taftazani talebelerinden devrin önemli âlimlerindendir. Keşşaf adlı tefsire bir açıklama yazmışlar Ferā’iż-i Sirāciyye adlı esere şerh yazmış bir zattır.
YILDIRM DEVRİ MEŞHURLARI
Mevlā Burhānü'd-dīn Ḥayder bin Maḥmūd el-Ḫˇāfī
Sadettin Taftazani talebelerinden devrin önemli alimlerindendir. Keşşaf adlı tefsire bir açıklama yazmışlar Ferā'iż-i Sirāciyye adlı esere şerh yazmış bir zattır.
Abdu'llāh el-Nigdī el-Ḥanefī (Ḳara Ya'ḳūb)
Kara Ya'ḳūb denmekle meşhurdur. Karamanlı olduğu söylenmekle birlikte Niğdeli diye anılır. Devrin alimlerinden ilim tahsil etmiştir. Meṣābīḥ'e latîf bir açıklama yazıp Hidāye 'ye adlı esere de açıklama yazmıştır. Şam ve Mısır'a gitmiş daha sonra larende'ye yerleşmiştir.
Ya'ḳūb el-Aṣfer el-Karamanî
Yüksek ilimlere sahip olup hem din ilimlerinde hem fen ilimlerinde yetişmiştir. Allame-i Taftazani Telvīḥ adlı eseri bu zattan okudum. Çok istifade ettim. Asrın faziletli zatlarındandı demişler. Kendisine bir mesele sorulduğunda o meseleyi her yönü ile anlatmadan asla ikna olmaz imiş Bursa şehrinde bulunan Molla Yegan Kuran'da firavn ile ilgili ayetlerde anlayamadığı meseleleri bu hazret duymadığı bilmediği şekilde cevaplayarak Molla Yegan'ı şaşırtmıştır. Peygamberi bir gün rüyasında görüp ona Ey Allah'ın resulü! Âlimlerin eti zehirlidir. Kim onu koklarsa hasta olur, kim de yerse ölür. Buyurmuşlar ki: Ya Ya'ḳūb! Şöyle de: Âlimlerin eti çok zehirlidir.'' Cevabına nail olmuş bu sözün kendisine ait olup olmadığını sormuştur.
Allame Faḫrü'd-dīn el-'Acemî
Önce kendi beldesinde ilim tahsilinden sonra Seyyid Şerif Cürcani'ye talebe olur. Ondan ilim tahsil eder. Daha sonra Anadolu(Rumeli) topraklarına gelir. Muhammed Şah Fenari müderris iken o önce mülazım sonra müderris olmuştur. Sulṭan Murad Han devrinde müftî-i zeman olup yüz otuz akçe maaşları varmış. Maaşı arttırılmak ya da terfi edilmek istense verilecek şeyi kabûl etmezler imiş. 'Bana bu mikdar kafidir. Fazlası helal değildir.' diye buyururlarmış. Asrının alimlerinden Ḫˇāce-zāde bunlardan Buhari okumuş Hadis nakl etmeye icazet almıştır. Bu zat dahi Ḥayder-i Herevî 'den o da Sadettin Taftazani 'den icazet almıştır. Fatih Sultan Mehmed zamanında da müftülük görevine devam eden Fahreddin-i Acemî, padişahı etkileri altına alan Hurûfîler 'in bertaraf edilmesinde önemli rol oynadı. Fazlullah-ı Hurufi taraftarlarının fikirlerine iltifat etmesinden ve bunların saraya kadar girmelerinden endişeye kapılan Veziriazam Mahmud Paşa durumdan onu haberdar ederek fikirlerini dinleyip çürütmesi için bir plan tertip etti. Fazlullah-ı Hurufi taraftarlarını konağına davet edip salonun bir köşesine gizlediği Fahreddin-i Acemi'nin Hurûfîler 'in fikirlerini bizzat dinlemesini sağladı. Yemek sırasında sapık fikirlerini ortaya koyan Hurufileri dinleyen müftü saklandığı yerden çıkarak onların fikirlerini çürüttü. Hatta Hurufileri saraya kadar takip ederek Fatih'in huzurunda bir kere daha sert bir şekilde azarladı. Sonra da Edirne'de Üç Şerefeli Cami'de münazaraya davet etti. Halk huzurunda yapılan münazarada bunların sapıklıklarını ve dinsizliklerini ortaya koyarak yakılmak suretiyle idamlarına fetva verdi ve bu hüküm hemen infaz edildi.[1] Edirne'de medfundur
[1] Mecma'u'l-Eşraf Tenkitli Metin – Hakî'nin Şaka'ik Tercümesi