RAMAZAN bizi her türlü tahakkümden kurtarır. Özgürleştirir. Hür kılar.
Gönlümüzün Kur’an-ı Kerim ile ürpermesinin doğal bir sonucu olarak bize hükmetmek isteyen tüm tahakküm unsurlarına karşı güçleniriz. Nefis ve şeytandan kaynaklanan tüm zorbalık içeren teşebbüslere karşı namaz ve sabırla güçlenmemizin yanı sıra asıl bilgiye, gerçek ilme muhatap oluşumuzdan dolayı zayıf yanlarımızı tahkim ederiz.
Bu bizim silik kişiliğimizi güçlendirir. Zayıf yanlarımızı giderir. Güçlü taraflarımızı ise pekiştirir.
Ramazan’ın sunduğu bu güzel fırsatı değerlendirmek bizim için elbette akıllıca olur.
…
HÜKÜM sadece Allah’ındır.
Biz müminler hükmün sahibi olan yaratıcımızla o hükmü bizlere taşıyarak güzel örneklik sunan Efendimizin sunduğu yaşam prensipleri üzerinden ilerlediğimizde arzu edilen kulluk kıvamına doğru yavaş bile olsa yol alıyoruz demektir.
Ramazan ayında vahiyle olan sadakat bağımızı güçlendirerek onu hayatımızın değişmez aslı ve problemlerimizin çözücüsü olarak kabul edip ciddiyetle istifade etmek için önüne halis bir talebe ciddiyetiyle oturabildiğimizde değişmeye başlayacağız.
Dış etkilerden, tahakkümden kurtuldukça gerçek kulluk şuuruna doğru olan yolculuğumuz hızlanacak.
…
SOSYAL medya düzenlemesine acilen gitmemiz gerekmektedir. Ramazan ayının bereketi bu eylemimizi kolaylaştıracaktır. Devletin düzenleme yapmasını beklemeye gerek yoktur. İlk düzenleme ferdi olmalıdır. Bu aynı zamanda özgürlüğümüzü ne yönde nasıl kullandığımızın bir irade bayanı olacaktır. Ki, çok önemlidir.
İnternetin sağladığı ulaşım imkanları elbette vardır ve doğru kullanıldığında yarar da sağlamaktadır. Ancak bu mazeretin arkasına saklanmak bizler için yakışık almaz. Hele de şeytanların bağlandığı bu mübarek ayın bize sunduğu ruh iklimi fırsatını sahte özgürlük savunması ile heba etmemeliyiz.
…
TEKNOLOJİ kişilik yapılarımıza etki etti. Bize tahakküm edişini ustalıkla sakladı. Artık eskisi gibi kütüphanelere giderek araştırmalar yapmayı terk ettik. Anlaması zor olan kitaplara tahammül edemediğimizden sonuna kadar okuyamaz olduk. Anlaşılması kolay olsa bile ne yazık ki artık uzun metinlere tahammül edemez olduk. Kısa ve hap bilgilerin müptelaları durumuna düştük. Bizi ne yazık ki çok şeyden mahrum bırakan yeni bir bağımlılık türü bu.
…
KÜLTÜREL FAST FOOD saldırısına maruz kaldık ve maalesef çoğunlukla yenik düştük.
Küreselleşme havucunun peşine düşüp geçici hazlar elde etmek için koştuğumuzdan yorgun düştük.
Kitap okuma geleneğimiz elden gitti. Yemek yeme kültürümüz görsel egemenliğin etkisiyle sofra düzenimiz ve bir araya gelerek sohbet etme alışkanlığımız yok oldu.
Televizyon, tablet ve cep telefonlarının gönüllü köleliğini sessizce kabullendik. Malumat olarak ne kadar obez hâle gelmişsek tersinden bir o kadar ilimden ve irfandan uzak düştük.
…
SABRIMIZI tüketti görsel egemenlik.
O sebeple ibadetlerimizi eğer ifa ediyorsak bile hızlandırdık. Namazlarımızı reklam aralarına göre planlayıp takip ettiğimiz dizilere yetişmeyi marifet bellemeye başladık. Bu sebeple uzun secdeleri olan namazlar kulluk dünyamızdan çekildi.
Seccadelerimizin secde yerleri ıslanmıyor artık.
…
REKLAM izleyicisi durumuna düştük bir yandan. İhtiyacımız olan bir ürünü sosyal medyada arattığımızda algoritmaya yakalandığımız için sürekli önümüze alternatif başka ürünler pompalandı.
Ve kısa çekimlerle yapılan Tik Tok videolarına meylettik. Enva-i çeşit lüzumsuzluklar evimize kapıdan değil buradan usta bir hırsız gibi sızdı. “Kafayı dağıtıyorum, eğleniyorum” gibi değişik adlandırmalarla zamanımızı buralara verdik. Adını, sanını ve ilmini hiç duymadığımız, hoca kılığına bürünmüş nice “Din Hokkabazını” yine bu vesileyle tanıdık. Beğensek de seyrettik, beğenmesek de. Hatta beğenmediklerimizi öfke çıkarmak maksadıyla dostlarımızla iyi niyetlerle paylaştık. İşte bu, tam da görsel egemenliğe direnemediğimizin işaretiydi.
Her birimiz kendini hür zanneden küresel emperyalizmin uyuşmuş kölelerine dönüştük.
…
RAMAZAN görsel egemenlik dahil her türlü egemenliğin, tahakkümün cenderesinden boynumuzu kurtarıp bizi vahye davet ediyor. Kur’an-ı Kerim’in önüne oturmaya çağırıyor. Yol analizi yapmamızı istiyor. Muhakeme ehli olmamız için yönlendiriyor.
Bizim yapmamız gereken nedir?
Görsel tahakküm dahil tüm hükmedicilerin hükmünden, tahakkümünden, egemenliğinden azat olup özgürlüğümüzü kazanarak irademizi iyi bir kul olmak için ortaya koymaktır.
Sevgili Peygamberimizin maruz kaldığı zulümleri, tahakkümleri öğrenip üzerinde düşünerek Kur’an’ın bize aktardığı diğer Nebilerimizin kıssalarının mesajları ile birleştirip tüm tahakkümleri kırmaya, egemenlikleri ter yüz etmeye ne dersiniz?
Ya Selam!