Gençleri Yetişkin Yerine Koymak
Uzun yıllardır öğretmenlik yapıyorum. Çalıştığım grup 15-18 yaş arasında değişiyor. Gençler bana geldiklerinde artık ergenlik dönemi sorunlarını geride bıraktıkları için kendimi şanslı hissediyorum. Ama yine de ders başarısı, gelecek planları, arkadaş, aile ve öğretmen ilişkileri gibi pek çok konuda ciddi sorunları oluyor. Onlara nasıl davranmam ve nasıl yardım etmem gerektiğini bazen ben de bilemiyorum. Bildiğim bir şey var; onları yetişkin olarak kabul etmem hoşlarına gidiyor ve problemlerin hızlı çözülmesine yardımcı oluyor.
Çözüm çocuklarımızı yetişkin yerine koymak. Yetişkin olmasalar da yetişkin yerine koymak. Zaman zaman sorumluluk alabilecekleri denemeler yapmak. Öyle inanıyorum ki bu denemeler yetişkinliğe geçişte güvenli birer durak olacaklardır. Bu denemelerin belli şartları elbette olacaktır. Titizlikle yürütülmesi gereken süreçlerdir. Ama ancak bu denemeler sayesinde gençlerimizi kendi başlarına, yalnız ve çaresiz kalmaktan kurtarabiliriz… Bu yazı gençlere sorumluluk ve özgürlüğü birlikte sunmaktan yana. Hedefe ulaşmayı sağlayan bazı teknikleri anlatmak için yazıldı.
Gençler problemlerinin önemsenmesini ve potansiyellerinin görülmesini istiyor. Bu, mesleğimdeki ilk yıllarında yapamadığım bir şeydi. Öğrencilerime saatlerce nasihat ettiğim bile olurdu. Son yıllarda bu hatamdan döndüm. Öğrencilerimi yetişkin bir birey gibi görmeye başladım. Artık problemlerinin onlar için ne kadar ciddi olduğunu kabul ediyorum. Onlara önerdiğim çözüm yolları onlar için ne kadar gerçekçi dikkat ediyorum. En önemli nokta ise onları öncelikle hiçbir şey demeden dinliyorum. Onlara onları anladığımı hissettiriyorum. Çözümü ise çoğu zaman kendi kendilerine buluyorlar.
Saatlerden dakikalara inen görüşmelerim oldu. Daha önce uzun görüşmelerden yüzü asık ayrılan bazı öğrencilerim şimdi güler yüzle geri dönüyorlar. Anlaşılmış olmanın, olduğu gibi kabul edilmenin ve hemen nasihat vermemenin yerini hiçbir şey tutmuyor. Şimdi yaptığım şey gözlem yapmak, öğretmenlerden gelen bilgileri dikkate almak ve bana gelen öğrencileri can kulağıyla dinleyip cümle aralarını okumaya çalışmak. Sanıyorum bu durum kendi çocuklarımız için de aynı. Gözlem yap! Bilgi topla! Dinle! Soru sor! Nasihat etme! Sorun çözme!
Bir atasözümüz “Çocuğa iş buyuran ardınca kendi gider” diyor. Çocuklara ve gençlere sorumluluk verilmeli ama bu sorumluluğun ağır gelip gelmediği kontrol edilmelidir. Seviyeye uygun sorumluluktan yana olmalıyız. Bu konuda dikkatli olacağız. Sorumluluğu taşıyabileceklerine dair sonsuz bir güven duymayacağız. Çocuklarımız 30 yaşlarına gelseler bile bizim çocuklarımızdır. Mesafeli bir kontrol hayatın olmazsa olmazıdır. İnsani ilişkilerin temelidir. Gençler yetişkin yerine konduklarını hissetmeliler. Kimsenin onların problemlerini gasp etmeyeceğinden emin olmalılar.
Çocuğunuza dair planlar mı yapmak istiyorsunuz? Yapın! Çocuklar için planlar geliştirmek kadar güzel bir şey yok. Ama “A Planı” değil “B Planı” yapın. Bu planı da çocuk için can sıkıcı bir hale getirmeyin. Evde sürekli bu planların ayrıntıları üzerinde tartışmalar yapmayın. Çocuğunuz çaresiz ise çare üretmesi için zaman verin. Yine de olmazsa planınızı yavaş yavaş devreye sokun. İhtiyaç duyulduğunda gelen yardımdan daha güzeli yoktur. İşte bunu sağlamak için de çocuğunuzun potansiyeli hakkında bilgi sahibi olmanız, iyi bir gözlemci ve iyi bir dinleyici olmanız şarttır.
Gençlerle doğru soruları sormak hayati önem taşır. Doğru sorulardan biri de “Bu konuda ne yapmayı düşünüyorsun?” sorusudur. Özellikle lise çağındaki çocuklarınız size sorunlarını anlatmak istemezler. Anne ve babanın bu sorunu duyar duymaz sahiplenmesinden korkarlar. Dolayısıyla çocuğunuz size güvenip sorununu anlattığında sorunu sahiplenmeyin. Hemen çözmeye kalkışmayın. Sorunla ilgili olun. Sorunu anlayın. Acil bir durum olup olmadığına karar verin. Yukarıdaki soruyu sorarak sorunun onun sorunu olduğu mesajını verin. Böyle yaparsanız rahatlayacaktır. Olası çözüm yollarını ifade edecektir.
Diğer bir önemli soru da “Sorunun için ben ne yapabilirim?” yaklaşımıdır. Bu soru gencin sizinle konuşmasını sağlayacaktır. Ama aynı zamanda sizin için tehlikelidir. Tüm sorumluluğu üstünüze atabilir. Gençler senaryo yazarken başrol siz olmayın. Alınmış bir karar veya yapılmış bir plan hakkında teknik destek vermeyi tercih edin. Kendi çözmesi gereken kısmı size havale etmesin. Gençlerin hayatında yardımcı oyunculuk isteğinde bulunun. Bırakın kendi hayatlarında başrol onların olsun. Sizden sadece yardım alsın. Bu, hayatın doğal akışına daha uygundur.