8-9 Haziran 2024 tarihinde gerçekleşen 2 milyon 819 bin 362 öğrencinin katıldığı Yükseköğretime Geçiş Sınavında her yıl olduğu gibi bu yıl da sıfır alan aday sayısı hayli fazlaydı. Bu yıl, 63 bin 798 aday yine (0) puan aldı. Sayısal verilerine göre; başarı ortalaması tüm testlerde düştü. Temel Yeterlilik testinde(TYT) Fen bilimleri dalında 20 sorudan 3.4’üne, temel matematikten; 40 sorudan 7.9’na, sosyal bilimlerde 20 sorudan 9’una, Türkçe testinden ise 40 sorudan ancak 21.4’üne doğru cevap verildi. Alan Yeterlilik Sınavı(AYT)de durum farklı değildi. Matematik, 40 sorudan: 5.5’i; Fizik, 14 sorudan: 2.2’si; Kimya, 13 sorudan:1,4’ü; Biyoloji 13 sorudan: 2,3’ü karşılık buldu. Türk Dili Edebiyatında, 24 sorudan: 5.9’una, Tarih(1), 10 sorudan: 2.4’üne; Coğrafya(1), 6 sorudan: 2.1’ine; Tarih(2), 11 sorudan: 2’sine; Coğrafya(2) 11 sorudan 2.4’üne; Felsefe grubu 12 sorudan: 1,9’una, Din Kültürü Ahlak Bilgisi sınavında da 6 sorudan ancak 1,2’sine doğru cevap verildi.
Özeti, eğitimde çöküş devam ediyor. Siz bu ülkenin çocuklarını 6 yaşından itibaren eğitim ve öğretim vermek; onları zekâ, ilgi ve yeteneklerine göre şekillendirmek için alacaksınız ilkokul, ortaokul, lise 12 koca yıl okutacaksınız. Sonra da “haydi başaramadınız marş marş sokağa” diyecek çocuklarımızın da ülkemizin de geleceğini karartacaksınız öyle mi? Doğrusu yazık oluyor yarınlarımıza, yazık oluyor evlatlarımıza…
YKS’da böyle de ortaöğrenimde farklı mı? Alın size PİSA… Nedir PİSA? Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü OECD tarafından 15 yaş grubundaki öğrencilerin kazandıkları bilgi ve becerileri değerlendiren ve üç yılda bir yapılan uluslararası araştırma programı… PISA araştırması, 15 yaş grubunda örgün eğitime devam eden öğrencilerin matematik, fen ve okuma becerilerini değerlendirmek ve ülkeleri karşılaştırabilmek için yapılan bir sınav. PISA 2022 araştırmasına 81 ülke katıldı. Türkiye'de bu sınav, 19 Nisan-13 Mayıs 2022'de 60 ilden 196 okul ve 7 bin 250 öğrencinin katılımıyla bilgisayar tabanlı gerçekleştirildi. Matematikten 81 ülke içerisinde 39. Fen alanında 81 ülke içerisinde 34. Okuma Becerileri sınavında ise 81 ülke içerisinde 36. sırada yer aldık. Durum bu! Matematik ilmi bize eğitim ve öğretim konusunda sürekli kan kaybettiğimizi söylüyor.
Nedir eğitim-öğretim? Eğitim- öğretim: İnsan ve toplumu şekillendiren, devletlerin siyasi, iktisadi ve sosyal gelişimini sağlayan devlet ve millet hayatının en önemli iş ve işlevidir. Milli varlığımızın hamuru, milli kültürümüzün anahtarı, kalkınmanın, refahın ve huzurun temel taşıdır. Eğitim-öğretim? Günübirlik politikalarla, adam sendeciliklerle geçiştirilemeyecek kadar önemli, siyasi birtakım tercihlere kurban edilemeyecek kadar hayati değeri olan, adeta bir ülkenin varlık veya yokluğudur. Son yıllarda birtakım insanların dillerine pelesenk ettikleri moda söz ile bekasıdır. Bugün yeryüzünde refahın huzurun zirvelerinde halkını mutlu yaşatan devletlere bakın. Hemen hepsi geleceklerinin daha da aydınlık olması için eğitim ve öğretim kurumlarına gereken önemi vermiştir. Peki, Türkiye Cumhuriyeti olarak, Milli Eğitim Bakanlığı olarak biz neler yapıyoruz?
“Türk milletinin bütün fertlerinin ilgi, istidat ve kabiliyetlerini geliştirerek gerekli bilgi, beceri ve birlikte iş görme alışkanlığı kazandırmak suretiyle hayata hazırlar”, diyen 1739 Sayılı Temel Eğitim kanunun amir hükmüne rağmen çocuklarımız ve gençlerimiz; zekâ, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda değerlendiriyor muyuz? Hayır! Değerlendirme bir yana gençlerimizi vurdumduymazlıklara, aymazlıklara, siyasi ya da kişisel fantezilere kurban edildi. Uygulanan 4+4+4 eğitim modeli ile Tevhidi Tedrisat Kanuna çomak sokarak işlevsizleştirildi. OKS, SBS, MDS, TEOG adı altında aslında hemen hepsi aynı şey olan sınav adlarının değiştirilmesi; akıllı tahta, tablet, Fatih projesi gibi fanteziler, eğitimde yenilik olarak sunulmaya çalışıldı. 2000 yılından bu yana 11 bakan (ortalama iki yıla bir bakan) sayısız bakanlık üst düzey yöneticisi değiştirildi. Böylece eğitimin, milli ve süreklilik vasfı aşındırıldı. Her gelen bakan düşüncesine göre eğitimi şekillendirmeye çalıştı. Yarınlarımızı ellerine teslim edeceğimiz evlatlarımız denek olarak kullanıldı. Öğretmenler arasında kadrolu, sözleşmeli, ücretli öğretmen diye ayrım yapıldı. Öğretmenlik mesleği itibarsızlaştırıldı. Eğitimin milli vasfı ortada kaldırıldı. Meslek okulları işlevsizleştirildi. Türkiye İmamlar Devleti yapılmak hayali ile devamlı İmam Hatip Ortaokul ve liseleri açıldı. Evlatlarımızın yetenek ve becerileri köreltildi. Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yerine ezberci ve şekilci, itaatkâr insan tipi yetiştirmek için bütün imkânlar seferber edildi. Elbette bütün bunların sonucunda yarınlarımızı teslim edeceğimiz en büyük varlığımız olan evlatlarımız heba edildi, ediliyor. Böyle devam eder ve ettirilirse ülkemizin ve geleceğimizin karanlıklara sürükleneceğini söylemek için kâhin olmaya gerek yok.