Aldığınız eğitimin kalitesinin pek çok şeye bağlı olduğu tartışılmazdır. Genetik kapasiteniz, anne ve babanızın sahip olduğu eğitim ve paradan tutun da yetiştiğiniz apartman, sokak ve mahalleye kadar her şey sizi etkiler.
Aldığınız eğitimin kalitesinin pek çok şeye bağlı olduğu tartışılmazdır. Genetik kapasiteniz, anne ve babanızın sahip olduğu eğitim ve paradan tutun da yetiştiğiniz apartman, sokak ve mahalleye kadar her şey sizi etkiler. Eğitimin kalitesi söz konusu olduğunda diğer her şeyi geride bırakan etken ise cesur bir öğretmene sahip olmanızdır. Bu, kendini daha iyi eğitmek için girişimlerde bulunan bireylerin cesaretinden tutun da eğitim sistemini iyileştirmek için çabalayan karar verici otoriteye kadar herkesi bağlar.
Eğitim ile cesaret arasındaki ilişki üzerine Platon'un da ilginç yorumları var. O, Lakhes isimli diyaloğunda bu konuyu ayrıntılı olarak inceler. Cesaretin net bir tanımını verememekle beraber cesaretin bilgi üzerinden anlaşılabileceğini söyler. Ona göre, cesareti savaşta kaçmak veya saldırmak ile tanımlamak yetersizdir. Cesur insan nelerden çekinip nelerden çekinmeyeceğini gerçekten bilen kişidir. Cesur insan ölmenin ya da yaşamanın hangi durumda daha iyi olduğunu bilir. Cesaret bir tür bilgidir.
Türkiye'de eğitim sisteminin farklı kesimler tarafından çokça sorgulandığı ve eğitim sistemi hakkında bolca olumsuz ifade kullanıldığı açıktır. Yapılması gereken şeyler ile ilgili ortada pek çok rapor da bulunmaktadır. Bu eleştirilerden sonra gerekli derslerin çıkarılıp doğru bir eğitim sisteminin kurulacağını ister istemez düşünüyoruz. Ama eğitim sistemimizin iyileşme hızı maalesef oldukça düşük. Bu yavaşlığı diğer bütün faktörlerin yanında cesaretin yetersizliği ile de açıklayabiliriz.
Eğitimin cesaretle ne işi olur demeyin. Mesela başta öğretmenlerimiz cesur olmalıdır. Öğretmen; amirinden izinsiz açıklama yapamayan memur değil gerektiğinde aykırı konuşabilen özgür ve ilham veren kişidir. Hayatında bir kere bile bir sınıfa giren kişi artık o çocuklara karşı sorumluluk sahibidir. O çocuklar için tutarlı bir hayat sürmek zorundadır. Sokrates'in öğrencilerinin gözü önünde bile bile ölüme gitmesinin nedeni de bence budur.
Cesur alim, öğretmen ve akademisyenler İslam tarihinde de çok başarılı sınavlar vermişlerdir. Dört hak mezhepten biri olarak kabul ettiğimiz ve Türkiye'de çoğunluğun mensup olduğu Hanefi mezhebinin kurusucu Ebu Hanife de hangi durumda ölmenin hangi durumda yaşamanın daha iyi olduğunu bilenlerdendir. Bu sebeple zindanda zehirlenerek öldürülmüştür. Hanbeli mezhebinin kurucusu Ahmed B. Hanbel ise uzun bir süre baskı görmüş ve ölümden zor kurtulmuştur.
Öğretmenin yanında öğrencinin, karar verici otoritelerin ve ebeveynlerin de cesur olması gerekir. Öğrencinin cesareti öğrenmeyi bırakmamasındadır. Devletin cesareti öğrenci ve öğretmeni teşvik etmesinde, öğretmen ve akademisyenleri devlet memuru olarak değil, saygın, bağımsız ve entelektüel uzmanlar olarak görmesindedir. Anne babalar da çocuklarının çabalarını desteklemeli ve bu çabanın gerçekte neye karşılık geldiğini anlamaya çalışmalıdırlar.
Bu ülkede herkesin deli cesaretine sahip olmasına gerek yok. Herkesi sonuna kadar eğitme sorumluluğumuz da yok. Ama lokomotif bir nesil oluşturmak zorundayız. Bu nesil, ulaştığı doğrular uğruna gerektiğinde canını hiçe sayacaktır. Kastettiğim eğitim modeli FETÖ'vari bir çalışma değil bizzat devletin de içinde olması gereken bir modeldir. Memur yerine fedai yetiştirmeyi kastetmiyorum. Zira eğitimli bireyin önemli bir özelliği de özerkliğidir.
Cesaret sadece devlete ya da sisteme karşı çıkmak değildir. Örnek öğretmen ve akademisyen Boğaziçi Üniversitesi'nin aylardır eylem yapan hocaları mıdır bilemem. Aradığım örnek bu değil. Cesareti, öğretmenin bilgi ve gücünü arttıracak basit şeylerde de aramalıyız. Türkiye'de bir milyon öğretmen var. Bugün her öğretmen bir kitap okusa ülkede bir milyon kitap okunmuş olur. Bir e-posta yollarsa bir milyon e-posta yollanmış olur. Her öğretmen çalıştığı okul için fazladan tek bir şey yapsa gelişmiş bir ülke oluruz.
Öğretmenler, akademisyenler ve alimler toplumun önde gelen kesimidir. Bu kesimler konuşmaktan ve doğru bildiklerini söylemekten asla çekinmemelidirler. Bu kesim lokomotif kesimdir. Önde olmaları doğaldır. En ağır sorumluluk bu kesimin omuzlarındadır. Çünkü öğrencilerine karşı örnek olma sorumlulukları vardır. Bu ülkenin hızlı bir şekilde gelişmesi için yeni şeylerin söylenmesi ve yapılması gereklidir. Devletin otoriteleri de bu söylemi geriden takip etmemeli bu söylemin yanında yer almalıdır.