Ey sözde çağdaş, sözde modern insan! Dolap Beygirinden farkınız yok. Yazıma böyle giriş yaptım. Sert giriş yaptım. Çünkü hakediyorlar.
Ey sözde çağdaş, sözde modern insan!
Dolap Beygirinden farkınız yok.
Yazıma böyle giriş yaptım. Sert giriş yaptım.
Çünkü hakediyorlar.
Neden böyle bir hitabı hakkettiklerini yazımı okuduğunuzda anlayacaksınız.
Tabi önce 'Dolap Beygirini' tanımlamak gerekir.
Çünkü bu tabiri herkes bilmeyebilir.
Dolap Beygiri iki kelimeden oluşmaktadır. Dolap ve Beygir.
Beygiri bilirsiniz, yine de tanımlayalım.
Beygir, yük taşımada kullanılan attır.
Dolap da ilk aklınıza gelen ve evlerde içerisine eşya konulan kapalı bir düzenek değil, bu dolap başka dolaptır.
Dolap, eski zamanlarda kuyudan su çekip bahçe ve bostanları sulamaya yarayan çarklı bir düzenektir.
İşte Dolap Beygiri, o düzeneği döndüren ve kuyudan su çıkarılmasına yarayan at, eşek veya katır cinsi hayvanların genel adıdır.
Dolap Beygiri kavramında en önemli husus, o beygirin sağı-solu görmesini engelleyecek şekilde gözlerinin kenarına bir küçük engel konulmasıdır. O engel küçük bir deri parçasıdır ya da başka bir cisimdir, ancak vazifesi çok büyüktür.
Zavallı hayvan, o dolabın etrafında belki bin kez döner ve bunun hiç farkına varmaz. Çünkü sağını-solunu görememektedir.
O zavallı hayvana tarlayı, bahçeyi sulamak için dolaptan su çıkartma görevi verilmiştir. O görevi yaparken hiçbir şeyin farkına varmaması gerekir.
Şimdiki sözde çağdaş ve modern insana da Dolap Beygirliği görevi verilmiştir. Günümüzün Dolap Beygirlerinin görevi mevcut kapitalist, laik ve liberal sisteminin devamını sağlamak üzere sağa-sola bakmadan AVM'lere hücum etmeleri ve mevcut sistemi hiçbir şekilde sorgulamamalarıdır.
Dolap Beygirine, 'laiklik cicidir, şeriat öcüdür' demişler, sağa-sola bakmasını engelleyecek çeşitli perdeler koymuşlar ve bizim Dolap Beygirleri aynı yerde dolaşıp durmaktadır.
'Şu cici, şu öcü' diyerek klişe lafları bırakın. Gelin özgürlük ortamı meydana getirin ve herkes fikrini söylesin.
Bu Ülkede laikliğin tanımını dahi Anayasa'da açıklamaktan kaçınırken neyi nasıl tartışacağız? İnsanları korkuttukları Şeriat nedir? Bunu dahi insanlar tartışma ve açıklama ortamından mahrum iken hangi demokrasiden bahsediyoruz
Fikirler bakımından birçok şeye engel ve perde koymuşlar.
Dolap Beygirleri o engel ve perdelerden rahatsız olmayabilir. Ben rahatsızım. Çünkü Dolap Beygiri değilim. Herşeyi görüyorum. Elhamdülillah.
Benim görmemi engelleyen engelleri ve perdeleri kırıp da yırtıp da attım bir kenara. Elhamdülillah.
Günümüzdeki Dolap Beygirlerinin sağı-solu görmesini engelleyen perdeler, engeller nelerdir? Kapitalist, laik ve liberal sisteme hizmet eden hukuk nizamı, basın ve medya organları, boyalı-cilalı TV'ler ve eğlence sektörü, sistemin azat kabul etmez köleleri şair ve yazarlar, birer soytarı hükmündeki artistler, insanlarımızın sağa-sola bakmasını engelleyecek birer perdedir.
Dolap Beygirliği benzeri sefil bir hali reddetmek bir insana düşen en asil bir haykırış ve işin başlangıcıdır.
Buna rağmen insan Dolap Beygiri olduğunun farkında değil.
Zaten farkında olsaydı haykırırdı ve durumuna itiraz ederdi.
İnsanların Dolap Beygiri olduğunu farketmemesi için de gereken her şey yapılmış ve sistem kurgusunu ve hilesini öyle kurmuş ki sapla saman birbirine karıştırılmış.
Yaşadığımız Dünya ve içinde bulunduğumuz çağ da onlardan yana.
Öyle bir Dünyadayız ki öyle bir çağdayız ki kim özgürlükçü, kim değil?
Birbirini karıştırılmış her şey.
Güya demokrasi var. Güya ifade hürriyeti var.
Peki her şeyi herkes özgürce ifade edebiliyor mu?
Hangi dönemde insanlar daha rahat fikirlerini ifade edebiliyorlardı?
Osmanlı'nın son dönemi mi daha demokratik idi, Cumhuriyetin ilk yılları mı?
Esasında kim fikirlerin rahatlıkla söylenmesine yatkın, kim fikirlerin engellenmesine yatkın? Cumhuriyetçiler mi? Osmanlıcılar mı?
Cumhuriyet eşittir demokrasi mi?
Kim fikirlerden korkuyor, kim fikirlerden korkmuyor?
Bu Ülkede 100 yıldır demokratları diktatör, diktatörleri demokrat gösterenler ve sapla samanı birbirine karıştıranlar var.
Vallahi ortalık aşure yeri gibi. Ortam tam bir çorba. Ortam tam bir pazar yeri gibi.
Manavlarda nasıl patates, soğan sarımsak, domates, patlıcan, erik, elma kiraz, marul, tere, maydanoz bir arada satılırsa, şu an günümüzde de bir manav dükkanı gibi, bir pazar yeri gibi fikirler karmakarışık bir şekilde sunulmaktadır.
Hatta manav ve pazarlar daha düzenli.
Manav ve pazarlarda yeşillikler bir tarafta, meyveler bir tarafta, sebzeler bir tarafta. Orada bile nizam ve intizam var. Ancak günümüzde fikirlerin, görüşlerin ve düşüncelerin sunulma yeri ve gösterilme yeri karmakarışık her şey birbirine karışmış vaziyette.
Adam özgürlükçüyüm diyor, özgürlükçü Anayasa'ya karşı.
Benim gençlik yıllarımdan beri, Anayasa'da 'değiştirilmesi teklif dahi edilemez, tartışılması dahi imkansız' gibi sözlere ve kanun maddelerine itirazım vardır.
Eğer böyle bir şeye, böyle abuk subukluğa itiraz etmezsem Dolap Beygirinden farkım kalmaz. Sen de buna itiraz etmiyorsan, kusura bakma, tam bir Dolap Beygirisin.
Özgürlük demek, tabu sayılan ve dokunulmaz addedilen fikirlerin ve görüşlerinin en merkezde sayılması ve etrafında gözümüz kapalı Dolap Beygiri gibi dönülmesi midir?
Elbette değil.
Benim müsaade ettiğim kadar düşüneceksin anlayışsızlığına hep karşı geldim ve nefesimin sonuna dek karşı geleceğim.
Allah bizim ruhumuza hür düşünce yerleştirmiş iken hangi kapitalist laik ve diktatör tiynetli bizi engelleyecek?
Allah'ın izniyle hür ve bağımsız düşünmeye devam edeceğiz.
Kendimi böyle açıkladım. Size de tavsiyem şu:
'Arkadaşlar geniş ve bağımsız düşünün, Dolap Beygirinden farkınız olsun.'
Vesselam.