Başta Filistin ve Doğu Türkistan olmak üzere soykırım düzeyinde zulme maruz durumdaki “bizim” coğrafyamız, yalnız “acı hikâyeleri” üretmedi. Güzel zamanlarımız, güzel kentlerimiz, güzel kitaplarımız da vardı.
Başta Filistin ve Doğu Türkistan olmak üzere soykırım düzeyinde zulme maruz durumdaki 'bizim' coğrafyamız, yalnız 'acı hikayeleri' üretmedi. Güzel zamanlarımız, güzel kentlerimiz, güzel kitaplarımız da vardı.
Neden kitap dedim? Anlatayım. Geçenlerde elime, çok değer verdiğim gazeteci büyüğüm Ahmet Dinç'in iki kitabı birden geçti. Birinin adı Doğu'nun Kayıp Kitapları, diğeri ise Türkçenin Kayıp Kelimeleri. İkisi de alanlarında çok önemli ve değerli birer eser. İki eser de üzerinde durulmaya değer, kıymetli çalışmalar. Bugün size Doğu'nun Kayıp Kitapları'ndan söz edeceğim. Türkçenin Kayıp Kelimeleri'ni ise sonraki bir yazımda anlatacağım.
Bugün adı sadece savaşlarla, cehaletle, ihanetlerle, zulümle, sömürüyle gündeme gelen İslam ve 'Doğu' dünyasının ne büyük medeniyetler kurduğunu, ne aşılmaz fikirler ürettiğini, her alanda insanlığa ne büyük katkılar yaptığını bu kitapta tüm gerçekliğiyle, tüm çıplaklığıyla görebiliyoruz.
Dinç'in yıllar süren emeğiyle ortaya konan ve alanında dünyada bir ilk olan kitapta, bugün demokratik ve eşitlikçi görünen fakat gerçekte sömürgeci olan, samimi gibi gözüken ancak gerçekte ikiyüzlü olan, uygar ve barışçıl yansıyan ama hakikatte barbar ve kan dökücü olduğu defalarca kanıtlanmış 'Batı'nın karşısında, sınırları coğrafi konumla değil taşıdığı insani değerlerle çizilen genel bir 'Doğu' dünyası esas alınmış. Kitapta o 'Doğu'ya Endülüs de, Afrika medeniyetleri de, bugün adı Amerika olan kıtada hüküm sürmüş İnkalar, Mayalar, Aztekler de dahil ediliyor. Dinç, kitapta özellikle vurguluyor: Doğu'nun kaybolmuş kitapları bile, Batı'da 1700'lü yıllara dek yazılmış tüm kitaplardan fazlaydı…
Kitapta, bugün kayıp durumdaki binlerce kitabın, yüzlerce yazarın adı veriliyor. İlgimi, bugün savaşların, işgallerin, soykırımın, acıların damga vurduğu Filistin, Suriye, Irak gibi mazlum coğrafyaların alimleri, bilim insanları çekiyor. Onların matematikten felsefeye, dilden ziraate, kimyadan coğrafyaya, din bilimlerinden biyolojiye kadar ürettiği kitapları inceliyorum, bu kitapların üzerinde yükselmiş Doğu'nun büyük medeniyetlerini, devletlerini, halklarını düşünüyorum, o parlak çağları bu kara günlerle kıyasladığımda içimi tarifsiz bir hüzün kaplıyor.
Gözüme, bugün tarihin en vahşi soykırımlarından birinin yaşandığı Gazze'de 767 yılında doğan İmam Şafii ve kaybolmuş 100'den fazla kitabının isimleri ilişiyor. Sonra, Türk kökenli olup, ilmi çalışmalarını Filistin'de yapmış, orada ölmüş Ebû Abdillah Muhammed b. Yûsuf b. Vakıd el-Firyabî et-Türkî'nin ve kayıp kitaplarının bulunduğu sayfaları okuyorum. Bölge Tolunoğulları devletinin egemenliğindeyken Filistin, Şam ve Suriye kadılığı yapan, matematikten cebire, şiirden fıkıha kadar eserler verecek kadar çok yönlü bir bilgin ve edip olan Ebû Hazim el-Kadi'yi ve bugün neredeyse tümü kayıp durumdaki kitaplarının listesini görüyorum. Filistin, Lübnan, Şam bölgelerinin tüm bitkilerinin renkli resimlerini kitaplarına çizmiş ünlü botanikçi İbnü's-Sûrî, İslam tarihinin en büyük hadis alimlerinden olan Filistinli İbn Hacer el-Askalanî ve daha niceleri.
Geçmişin parlak bilim, sanat ve medeniyet sahibi Doğu'suyla, bugünün Doğu'sunu kıyasladığımızda, ortadaki amansız çelişkinin elbet farkındasınızdır. Bu duruma düşmemizin en temel nedenleri arasında; İslam'ın özünden uzaklaşmamız, eğitimin yozlaşması, suret-i haktan görünüp itimadımızı kazandıktan sonra hem kaynaklarımızı sömüren hem de içimize her türlü fitneyi sokan Batılı'nın ikiyüzlülüğle, şerriyle, hile ve desiseleriyle bir türlü baş edemeyişimiz, yine Batı'nın içimize soktuğu ya da içimizdekilerden devşirdiği hainleri ve kriptoları göremeyişimiz gibi başlıkları sıralayalım.
Yeniden yazarı Dinç'in kitabına dönecek olursak… Epey hacimli kitapta sadece günümüzde kayıp durumda olan kitaplar verilmiyor. Siyasi tarihte, edebiyatta ve başka konularda bugün gizemli kalmış ya da tartışmalı haldeki konular, ciddi ve çok sayıda kaynağa atıf yapılarak açıklığa kavuşturulmuş. Sözgelimi, tarihin en ünlü kütüphanesi olan İskenderiye Kütüphanesi'nin akibeti. Kütüphanenin Hıristiyan yobazları ve sonrasında da Romalılar tarafından yakıldığının tarihi kayıtları ve kanıtları kitapta verilmiş. Yalnız İskenderiye değil, Endülüs'ün milyonlarca kitabının İspanyol barbarlarca nasıl yok edildiğini, Çin'in ve Doğu'nun medeniyet ve bilgi birikiminin büyük bölümünü barındıran, dünyanın en eski ve en büyük kütüphanesi ünvanını hak ederek taşıyan ünlü İmparatorluk (Hanlinyuan) Akademisi Kütüphanesi'ndeki yüzbinlerce eşsiz kitabın, 1900 yılında Pekin'i kuşatan Batılı sömürgecilerce yakılıp yok edildiğini de buradan okuyoruz. Hanlinyuan Kütüphanesi yakılırken, dünya üzerindeki tek nüshası orada korunan ve o güne kadar dünyada var olmuş bütün ilimleri içerdiği söylenen 11 bin 95 ciltlik ünlü Yong Lo Dia Ansiklopedisi de yok edilmiş.
Doğu'nun Kayıp Kitapları'nın sayfaları arasında, ünlü Leyla ile Mecnun hikayesinin baş kahramanlarına da rastlıyoruz. Sayısız şaire ve yazara ilham vermiş, nice şiire, mesneviye, aşk öyküsüne ve kitaba konu olmuş Leyla ile Mecnun hikayesi, meğerse gerçek tarihî olaylara dayanıyormuş. Üstelik Leyla da, Mecnun da divan sahibi, şiir kitabı sahibi birer şairmiş ve kitapları bugün kayıp durumdaymış. Bu ünlü aşk hikayesinin tarihî gerçekleriyle ilgili daha başka çarpıcı bilgiler de var kitapta.
Kitapta, kayıp kitaplar şu başlıklar halinde verilen bölümlerde işlenmiş: Çin'in kayıp kitapları, Hint ve İran'ın kayıp kitapları, Türklerin kayıp kitapları, Japonların kayıp kitapları, Kürtlerin kayıp kitapları, Endülüs ve Mağrib'in kayıp kitapları, kadınların yazdığı kayıp kitaplar, kutsal ve efsanevi kayıp kitaplar, İslam medeniyetinin kayıp kitaplarıyla çeşitli başlıklar, Doğulu gayrimüslimlerin kayıp kitapları, astronomi ve astrolojinin kayıp kitapları, Doğulu matematikçilerin kayıp kitapları, tıp alanındaki kayıp kitapları, Doğulu filozofların kayıp kitapları, Doğu'nun dilcilerinin kayıp kitapları, edebiyat ve şiir alanındaki kayıp kitaplar, tarih ve coğrafya alanındaki kayıp kitaplar, devlet adamları ve kayıp kitapları, Cumhuriyet döneminin kayıp kitapları. Ayrıca Doğu'nun yok edilen kütüphaneleri, kayıpken bulunan kitaplar, tüm eserleri kaybolmuş yazarlar gibi bölümlerde de dikkat çekici bilgiler bulunuyor.
Kitabı okumaya başladım. Şimdiden büyük bir hazineyi keşfetmiş gibi hissediyorum kendimi. Kayıpları bulmak mümkün olur mu bilmem ama yazarın büyük bir hizmet yaptığını değerli büyüğümün saygıya değer bir emek harcadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Herkesin okumasını tavsiye edebileceğim önemli bir o kadar da değerli bir kitap.