“Atatürk’ün Kültür Devrimleri” nden olan “Harf Devrimi” nin yapılışı, Cumhurbaşkanı Mustafa  Kemal’in  10 Ağustos 1928 gecesi Cumhuriyet Halk Partisi’nin İstanbul’da Gülhane parkında düzenlediği “eğlence gecesi” nde yaptığı konuşmada ilan edildi.

'Batılılaşmak –Laikleşmek Projesi' Olarak 'Harf Devrimi'

'Atatürk'ün Kültür Devrimleri' nden olan 'Harf Devrimi' nin yapılışı, Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal'in 10 Ağustos 1928 gecesi Cumhuriyet Halk Partisi'nin İstanbul'da Gülhane parkında düzenlediği 'eğlence gecesi' nde yaptığı konuşmada ilan edildi. 'Arkadaşlar güzel dilimizi ifade etmek için yeni Türk harflerini (Latin alfabesi) kabul ediyoruz' dedi. Adı geçen tarihi müteakip Kasım 1928'de , İslam dini ve İslam medeniyetine girmekle birlikte 1000 yıldan beri kullandığımız 'Kur'an –ı Kerim alfabesi' de olan Arap harfleri bütün yurtta yasaklanarak, okullarda bizlere, 'sebeplerinden' olarak okutulduğu üzere, 'Arap harflerinin öğrenilmesinin zor olduğu, bu sebepten milletimizi cahil bıraktığı ve Türkçenin yapısına en uygun alfabenin Latin alfabesi olduğu' öğretilerek, işin esasına bakılırsa bu devrimin, bunların yanında pek de açıklanmayan ve söz konusu edilmeyen 'perde arkası' sebeplerinden yapılanın bir 'Medeniyet değişikliği meselesi –projesi ' olduğu karşımıza çıkar.

Türklerin 9. uncu yüzyılın başlarından itibaren İslam dinini kabul edip Müslüman olmaları ve ardından İslam Medeniyetinin merkezi Ortadoğu'ya göçmeye başlamalarıyla birlikte, İslam Medeniyetine girme süreçleri başlamış, bu süreçte, adı geçen medeniyetin ortak alfabesi olan Arap alfabesini almak yanında. din- ilim dili Arapça ve edebiyat dili Farsçanın da Türk diline yoğun olarak girmeye başlaması kendisini göstermişti.

19. ve 20 yüzyıl Türkiye'sinde ise, ilim ve teknolojide 'büyük yenilikler ve atılımlar' yapması sonucu, dünyadaki çeşitli 'güç dengeleri' Batı Medeniyeti lehine bozulunca, bu medeniyetin 'şaşası' karşısında kendi medeniyetlerinden 'aşağılık duygusu' na kapılan milletlerden olarak bizde de bir kısım sivil-asker bürokratlar ve aydınlar nezdin yeni bir medeniyet tercihi olarak Doğu İslam Medeniyetini terk ederek Batı Laisizm Medeniyetine adaptasyon için bu sefer de bu medeniyetin ortak alfabesi Latin alfabesini almanın, bu yeni medeniyete girişini kolaylaştıracağı öne sürülerek 'Harf Devrimi' ve ardından ise bunu takviye için 'Dil Devrimi' yapıldığına dair, bu 'kültür devrimleri' yapılırken Atatürk'ün en yakınında bulunmuş ve bu devrimlerine aktif destek vermiş devlet, ilim adamları ve yazarların, 'Harf Devrimi' nin gerçek ve asıl sebeplerinin bize okullarda anlatıldığı haliyle değil de Türkiye'de yeni bir 'Toplum Mühendisliği Yapılanması' ndan olarak Doğu İslam Medeniyetinden çıkışı ve Seküler –Lak Batı Medeniyetine girişi kolaylaştırmak için yapıldığına dair Atatürk Döneminde yaşayan ve onun yaptığı inkılaplarına destek veren bir kısım devlet adamları, edebiyatçı ve yazarları itiraf kabilinden görüşlerini açıklamışlardır.

'Harf Devrimi' ni Destekleyenlerin Bunun Yapılış Gerekçelerini İtirafları

İsmet İnönü (başbakan ve cumhurbaşkanı):'Harf İnkılabı bir okuma yazma kolaylığına bağlanamaz. Okuma yazma kolaylığı Enver Paşa'yı (Enver Paşa'nın Arap harflerini ayrı ayrı yazıp Latin alfabesine benzetmesine ve bunu bir süre orduda kullanmasına 'Enver Paşa Alfabesi' denilmiştir) tahrik eden sebeptir. Ama, Harf İnkılabının bizde tesiri ve büyük faydası, kültür değişmesini kolaylaştırmasıdır. İster istemez Arap kültüründen koptuk.' (İsmet İnönü, Hatıralar, C.II, Bilgi Yayınevi, Ankara, 1986, s. 223)

'Hiç şüphe etmeden söylemeliyiz: Türk inkılabının en önemlisi yeni Türk harflerinin (Latin alfabesi) kabulüdür. Yeni harfler, Cumhuriyetin garp medeniyeti cemiyetini kabul etmesinin de başlıca dayanağı olmuştur. Yeni harfler, Türk milletini bir kültür aleminden (dünyasından) bir başka kültür alemine nakletmiştir. Eski harfler, Arap kültür ve medeniyetinin sembolü, ifadesi ve istila vasıtası idi.' (İsmet İnönü, Yeni Türk Harflerinin Yıldönümü, Ulus, 9. 8. 1953)

Celal Bayar (başbakan ve cumhurbaşkanı): 'Bu hadise (Harf İnkılabı), Doğu menşeinden (kaynağından) gelmiş bulunan ve öğrenilmesi çok güç olan bir alfabe sisteminin (Arap alfabesi) terk edilerek, onun yerine modern dünyaya yayılmış olan Latin menşeli harflerin kabulüdür. Başka bir tabirle Türkiye'nin yeni nesillerini yeni hayat zaruretlerine uygun olarak, yeni medeniyete daha yakın olan vasıtalarla yetiştirmeye karar vermesidir.' (Celal Bayar'ın Söylev ve Demeçleri, 1933 – 1955, Haz. Ö. Şahingiray, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 1999, s. 13)

'Toplum yapımıza dönük eylemlerimizin bir tek hedefi bulunduğunu ve bu hedefin Batı uygarlığına ulaşmak olduğunu gördük… Ayrıca laik eğitimi güçlendirmek ve hızla yaymak için Harf Devrimi yapıldı.' (Celal Bayar, Atatürk Metodolojisi ve Günümüz, Haz. İ. Bozdağ, Kervan Yayanları İstanbul, 1960, s. 86 – 87)

Prof. Dr. Mehmet Fuat Köprülü (edebiyatçı yazar-dışişleri bakanı) : 'Alfabe inkılabı, Türk milletini Orta zamanın (Ortaçağdaki İslam medeniyeti yılları) zararlı ananelerinden kurtarıyor, onu yeni bir medeniyet çerçevesi içine sokuyordu. Vatan topraklarını düşman çizmelerinden kurtararak her manasıyla müstakil (bağımsız) bir devlet kuran Büyük Kurtarıcı (M.K. Atatürk), milletini manevi istiklaline de kavuşturmak için milli kültürden başka bir yol olmadığını herkesten çok evvel ve çok etraflı bir surette biliyordu ve gidilecek istikameti de kat'i surette tespit etmişti. Türk milletini Orta Zamanın boğucu bağlarından kurtarıp Garp medeniyeti dairesine sokmak için alfabe inkılabını yapmıştı. Fakat onun hedefi, Türk milletini Garp medeniyetine, 'manevi benliğine, manevi istiklaline, milli kültürüne tamamıyla malik bir uzviyet' haline sokmaktı.' (Mehmet Fuat Köprülü, Alfabe İnkılabımız, Cumhuriyet, 7 Şubat 1933)

Falih Rıfkı Atay (edebiyatçı yazar –gazeteci): 'Atatürk'ün inkılapçılığının temeli, tatlı su Osmanlısına hiç çalmayan Türklüğünden ve hiç tavizci olmayan Garpçılığındadır…

Dilde ilk şart, yazıyı değiştirmek ve Türk kafasını Arap kültür kaynaklarına esir olmaktan kurtarmaktı. Yeni harfler, yalnız Türkçe kelimeler düşünülerek seçilmiştir. Atatürk, Arap kelimelerin şahsiyetlerini korumak için öne sürülen bütün harf ve hareke tekliflerini reddetti. Yeni yazı, Arapça ve Farsça kelimelerinin yabancılıklarını giderecek, onları Türkçeleştirecek, yahut tasfiye edecekti. Yeni yazının dil meselesini hemen ön safa alması da pek tabii idi…' (Falih Rıfkı Atay, Atatürk ve Dil, Türk Dili Dergisi, C.I, Sayı 3, Aralık 1955, s. 124)

Yakup Kadri Karaosmanoğlu (edebiyatçı yazar- gazeteci): '(Atatürk) Nasıl ki, Lozan Barış Antlaşmasıyla siyasi istiklalimizi sağlamışsa, alfabe ve dil reformu hareketleriyle de kültürel istiklalimizi amaç edinmişti…

Bütün amacı, Türk ulusunun Batı kültür dünyasına doğru ilerleyişini kolaylaştırmaktı. Gerçekte gerek harf reformu (Harf Devrimi), gerekse Türk dilini özleştirme hareketi (Dil Devrimi) Türk ulusunu Doğu kültüründen Batı kültürüne geçirmek anlamını taşıyordu.' (Zeynep Korkmaz, Atatürk ve Türk Dili, C. I, s. 334 – 335)

Ahmet Cevat Emre (yazar-bürokrat):'Batı kültürünü benimseyecek bir Türk dili lazımdı… Türkçe, zengin dil hazinelerinden, kök ve eklerinden faydalanarak Batı kültürünün terminolojilerini millileştirebilirdi. Gazi için ideal olan tez; yabancı dillerden kelimeler almadan, Batı kültürünü benimseyebilecek bir Türkçe yaratılacaktı.' (Ahmet Cevat Emre, İki Neslin Tarihi, Hilmi Kitabevi, İstanbul , 1960, s. 321)

Prof. Sadri Maksudi Arsal (edebiyatçı, dil uzmanı): ' Gazi (Atatürk) milletini, Avrupa'nın medeni milletleri arasına girmesini kolaylaştırmak ve sağlamak için Latin harflerini kabul etmeyi zaruri buldu.' (Sadri Maksudu Arsal, Türk Dili İçin, Türk Ocakları Neşriyatı, İstanbul, 1930, Kitabın önsözünden.)