Demokratlar çeşitli itirazları bekliyorlar. Çeşitli şekillerde oyların geçersiz sayılma olasılığı, postayla oy kullanmayı savunan demokratların da sandığa giderek oy kullanmayı teşvik etmesine yol açtı. Olası bir düzenlemede oyların boşa gitmesinden korkar hale geldiler. Seçim merkezlerinde görevli olmak için çağrılar yapmaya başladılar.

ABD'de 3 Kasım Salı günü sandıklar 7'de açılıyor ve akşam 7'ye kadar açık kalacak.

Seçime bir gün kala erken oy kullanan seçmen sayısı 94 milyon.

Bugün on milyonlarca kişinin daha eski usulle oy kullanması bekleniyor.

Salgın postayla oy kullanımındaki artışın en belirgin nedeni. Pek çok oy kullanma noktası Covid-19 nedeniyle kapanmak zorunda kaldı. Daha önceki yıllarda postayla oy kullanımının nadir olduğu eyaletlerde birden bire postayla kullanılan oylarda yığılma görüldü. Ayrıca drive-tru denilen arabayla kimseyle temas etmeden oy kullanılabilecek noktalar da oluşturuldu.

Seçimlerde anketler Biden'i gösteriyor. 2016'da Hillary'yi gösterdi ama sonuç farklı oldu. Son anket yazının sonunda…

Gizli ve utangaç Trump destekçilerinin rolü de olacak bu seçimde. Sorulduğunda Trump'a oy vermeyi ayıp sayan ancak aslında politikaları ve ekonomik sonuçları onaylayan bir kesim var.

SEÇİM GÜVENLİĞİ, OLASI ACİL DURUM İLANI VE KATILIM

ABD'nin Ortadoğu'ya demokrasi götürmesine dayanan sunumlar üzerinden ilerleyen dış politikalardan yıllar sonra bugün ABD Anayasası, seçim sistemi ve demokrasisi sorgulanmakta. 2016 seçimlerinde oy verebilecek nüfusun %40' ı seçime katılım sağlamadı.

İki yıl sonra gerçekleşen ara seçimlerdeyse milletin yarısı oy kullanmadı.

Ancak korona virüs salgını kapıyı çalıp, 200 bin Amerikalının hayatını kaybetmesiyle, sandığa gitmenin halk sağlığı açısından bir tehdide dönüşmesi, tartışmayı büyüttü.

Trump posta ile oy kullanımına güvenmediğini söyledi ve bu oyların geçerliliğine dair gerekli düzenlemeler için yasal olarak harekete geçilmesi çağrısında bulundu.

Postayla oy kullananların çoğunluğunun Demokratik Parti'ye oy verdiğini farz etmek normal.

Koronavirüs önlemlerini en çok mesele eden de o kesim. Trump'a yakın olanlar maske takma zorunluluğuna dahi zaten karşı.

Trump'ın 'güç geçişi olmayacağı, devamlılığı olacağı' açıklamasıysa büyük tartışmaya yol açtı. Aslında bu umutlu bir söylem olmaktan ibaret olarak da okunabilirdi ama 'koltuğu bırakmayacak' senaryosunun güçlenmesine meydan vermiş oldu.

Trump görevi bırakmamak için çeşitli hukuki yolları deneyebilir. Bu yolda açacağı ve açılmış davalarda haklı da olabilir.

Seçime bir gün kala federal yargıç Texas'ta Cumhuriyetçi Parti'nin, araç ile drive-tru kullanılmış olan 127 bin oyun geçersiz sayılması talebini reddetti.

Demokratlar çeşitli itirazları bekliyorlar. Çeşitli şekillerde oyların geçersiz sayılma olasılığı, postayla oy kullanmayı savunan demokratların da sandığa giderek oy kullanmayı teşvik etmesine yol açtı. Olası bir düzenlemede oyların boşa gitmesinden korkar hale geldiler. Seçim merkezlerinde görevli olmak için çağrılar yapmaya başladılar.

Postayla oy kullanmak için gerekli süreçlere dair de sürekli çeşitli kanallardan seçmene ulaşılmaya çalışıldı. Hangi oylar sayılacak, ne zaman sayılacak, ne zaman geçersiz olacak en çok tartışılan başlıklar oldu.

Pennsylvania ve Wisconsin'de gecikme bekleniyor. Florida da çekişmeli geçecek. Florida'yı alan seçimi alacak gözüyle bakılıyor.

Sonuç Trump lehine olursa veya Trump çeşitli itiraz yollarına girişirse diye protesto çağrıları yapıldı. İşyerlerinin, mağazaların, camlarını kaplaması; olası yağmanın da göz önünde tutulduğunu göstermekte.

Kamala'nın başkan yardımcılığına yetkin olup olmadığına dair bazı yasal süreçler zaten sürüyor. Trump'ın tartışmalı yerlere asker gönderebileceğini söyleyen demokratlar, bu protestoları tam da bunun için düzenliyor olabilir mi?

Asıl soru bu kaos ortamında sandıklara dair bir şiddet olayına askerin müdahale etme olasılığı. Trump'ın sonuca baskı için askeri kullandığı kanaatinin işlenmesi planlanıyor olabilir. Zaten Demokratik çevreler bunu anlatmaya başladı. Trump acil durum ilan ederek sandıkların güvenliğini sağlamayı seçebilir. Bu da bir baskı olarak okunacaktır.

Diğer bir ihtimal FBI'ın oy sayımına dair inceleme başlatması ve sayıma müdahil olması. Seçim kurullarında görevli kişilerin tutumu son derece önemli olacak. Demokratlar şimdiden Trump'ın bu girişimlerini 'olası darbe' şeklinde nitelemeye başladı bile.

Bir de Seçiciler Kurulu var. Eyaletin nüfusu ağırlıklı bir sistem bu. Bu kurul da başkanı ayrıca oylayacak. Trump'ın buradan oy alıp alamayacağı da bir diğer tartışma konusu. İşin Anayasa Mahkemesi'ne uzaması mümkün.

Peki sonuçlar uzarsa ne olacak? Eğer 20 Ocak'a kadar yeni seçilen başkan belli olmazsa ABD Anayasası'na göre Temsilciler Meclisi sözcüsü başkan oluyor.

ABD-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ VE SEÇİMLER

Seçim elbette önemli ama bizim gibi yabancı gazetecilere en çok sorulan soruların başında dış politika ve Türkiye ABD ilişkilerinin nasıl etkileneceği geliyor. Hangisi seçilirse ilişkilerin daha iyi olacağı…

Dış politika çevrelerinde ABD'nin Çin veya Rusya ile veya her ikisiyle bir soğuk savaşta olup olmadığı sorusu tartışılıyor.

Şimdiye dek Türkiye'de, farklı isimlerden Trump ile Erdoğan​'ın kişisel ilişkisinin anlamlı olmadığını söyleyen çok yorum duyduk. Evet Cumhuriyetçiler içerisinde ABD'nin çıkarlarını Türkiye ile bir hizada görmeyen klikler var. İşte tam da bu nedenle Trump ve Erdoğan'ın ilişkileri önemli.

Trump yönetiminin Rusya'nın müdahalesi ile seçim kazandığına odaklanan Mueller soruşturması Cumhuriyetçi Parti'de bazı şeyleri değiştirdi. Trump döneminin yarısı bu soruşturmayla geçti. Cumhuriyetçi Parti'nin bazı isimleri, Trump politikalrını savunsalar dahi Trump'ı tarz olarak kaba ve yanlış lider olarak görenler, yönetimden uzaklaşarak The Lincoln Project gibi oluşumlarla Demokratlara kaydı. Ancak parti içerisinde de yeni odaklar gelişiyor.

Örneğin Dick Cheney'nin kızı Liz Cheney hızlı yükselen isimlerden biri. Bush yönetiminin kritik kararlarında imzası olan Cheney Irak Savaşı'ndaki sorgu teknikleri nedeniyle de çok eleştirildi.

Liz Cheney Trump yönetimine sürekli Kürtleri terk etmemek gerektiğini hatırlattı.

Trump'ın kaybetmesi halinde Biden'ın Türkiye için politikaları zaten aşikar. Muhalefeti desteklemek gerektiğini söylüyor… Yani müdahaleci bir çizgide.

Türkler için konu iç siyaset değil de devletlerarası ilişkiler olduğunda, kimse Türkiye'nin iç siyasetine müdahil bir Amerika istemez. Ülkede hak, hukuk ve özgürlükler hakim olsun isteyen, mevcut tabloyu parlak bulmayan kesimler de bunun dış güç eliyle olmasının ne anlama geldiğini bilir.

Bu açıdan Bush-Cheney çizgisinden sonra gelen Trump'ın, 2020 seçimlerini kazanması veya kaybetmesi durumunda Cumhuriyetçi Parti'de, nasıl bir etki bırakacağını göreceğiz. Diğer bir deyişle sonsuz Ortadoğu savaşları mı yoksa sonsuz savaşları sona erdiren çizgi mi kazanacak? En azından savaşlarda Amerikan askeri varlığını azaltıp, Suudi Arabistan'a, BAE'ne silah satan bir Amerika diyebiliriz…

Cheney, babasıyla 2016 seçimleri öncesinde Cumhuriyetçi Parti'yi işgalci politikaları desteklemeye çağıran bir kitaba da imza atmıştı. Ancak artık ABD'nin küresel dengede liderliği taşıyacak bir üretim gücü de yok. Kabuğuna çekilmek Trump'ın gördüğü tek çözüm ve aslında gerçekçi.

OLASI SEÇİM SONRASI SENARYOLARI VE POLİTİKA FARKLARI

Hangi aday kazanırsa hangi alanlarda ne gibi değişiklikler bekleneceğine dair çeşitli senaryolar da var. Yönetim danışmanlık firması Deloitte buna dair bir analiz yayınladı. Aslında her iki aday da kazanmaları durumunda benzer konulara öncelik vermeye söz veriyor. Ekonomi, salgınla mücadele, üretimi destekleme gibi konular örtüşmekte.

Biden farklı bir vergi reformu ve ırkçılıkla mücadele eksenli bir adalet sistemi vaad ediyor. Trump ilaç fiyatlarını düşürmeyi vaad ediyor.

Adayların başkanlığı kazanmaları durumunda Senato'daki resim de politikalardaki değişiklikte etkili. En çok farklılık gözlemlenebilecek alanlar çevre, sağlık politikalarıyla dış politika alanları.

Göçmenlerle ilgili düzenleme de oldukça farklılık gösteriyor.

Biden gelirse şirket vergileri yükselecek. Trump mevcudu %1 düşürmeyi vaad etti ama düşürecek bir yasal teklif henüz yapmadı. Çifte vatandaşların ABD dışı kazançlarına dair vergilendirilmelerinde farklılık var.

Çok sayıda kişi ve şirket düşük vergili ülkelerde, gelir elde ettikleri ve büyüdükleri işler yapmakta. Biden bu üretimlerin ABD'ye geri satışı konusunda offshoring tax penalty öneriyor. Trump ise bu işleri ABD'ye taşımak için vergi kredisi sağlamaktan yana. Özellikle ecza endüstrisi ve robotik alanında üretimi ABD'ye taşımayı kolaylaştıran düzenlemeler planlıyor.

Biden da ABD'ye dönüş yapan işlere belli bir vergi kredisi vaad etmekte. Kişisel gelir vergisine gelince iki tarafın yaklaşımı oldukça farklı. Çalışma kurallarında Biden ücretli izin ve sağlık izinlerinin de ücretli olmasını şart koşan bir çizgide duruyor. Mevcut durumda sağlık izni ve ücretli izin, çalışanların kontratına bağlı olarak görecelik arz ediyor.

Her iki parti de hükümet harcamalarını kısıtlama konusunda benzer çizgide duruyor. Ticaret, Amerikan üretimini desteklemekte de benzer yerdeler.

Trump seçim günü 2016'de yaptığı gibi Fox&Friends'e katılacak. Pazartesi itibariyle son anketlere göreyse Trump Arizona'da Biden'in önde olduğu resimde %1 ilerledi. Son ankete göre Biden %0.6 Trump'a göre avantajlı. Biden Cumhuriyetçi oyların %7.5 'una sahip ve bu %12-13 bandından geriledi. Trump bağımsız ve kararsız oyları toplamış ve Biden'a yaklaşmış görünüyor.