Şirketokrasi diye çevirebileceğimiz bu kelime, şirketler tarafından ya da şirketlerin çıkarları doğrultusunda yönetilen,
Şirketokrasi diye çevirebileceğimiz bu kelime, şirketler tarafından ya da şirketlerin çıkarları doğrultusunda yönetilen, kontrol edilen veya yönlendirilen politik ve ekonomik sistemleri ifade etmek için kullanılan bir kavramdır.
Bu gün dünyayı bir ağ gibi sarmış global şirketlerin yıllık ciroları birçok devletin milli gelirini geride bırakmış durumdadır. Dünyanın en yüksek yıllık gelire sahip ekonomik yapılarını sıraladığımızda ilk 50 ekonomin 13 tanesini şirketler oluşturmaktadır. Bunların önemli bir kısmı ise A.B.D’de bulunmaktadır. Son yıllardaki ekonomik büyümenin ve dışa açılmanın etkisiyle Çin de para baronlarının ilgi odağı olmuş ve bu ülkedeki yapılanmalarını giderek hızlandırmışlardır.
Tek tek düşündüğümüzde belki göz ardı edebileceğimiz bu durum, bu şirketlerin daha küçük ölçekli alt şirketleriyle ve birbirleriyle olan organik bağlantılarıyla birlikte düşünüldüğünde mesele salt bir ekonomik durum olmaktan çıkıp ülkelerin egemenliklerini ilgilendiren vahim bir hal almaktadır.
Ekonominin dünya politikasını belirleyen ana unsur olduğunu düşünürsek bu derece ekonomik büyüklüğe sahip şirketlerin, ülkesel ve global politikaların belirlenmesinde büyük etkileri olduğunu göz ardı edemeyiz.
Dünya politikasını domine eden A.B.D. bu dev yapıların dolaylı olarak yönettiği bir ülke durumundadır. Bu o kadar öyledir ki, dev şirketlerin A.B.D. başkanlık seçimlerini finanse etmeleri, tepe yöneticilerinin başkan yardımcısı, bakan veya merkez bankası başkanı seçilmeleri, ekonomik politikaya yön veren bürokratların bu şirketlerle geçmişte ve halihazırda içli dışlı olmaları olağan karşılanmaktadır . Bu şirketler kurdukları vakıflar, düşünce kuruluşları ve yönettikleri lobiler vasıtasıyla da politik karar alıcıları belirledikleri hedeflere yönlendirmekte veya zorlamaktadırlar . Hal böyle olunca Amerika halkını ve dünyanın geri kalanını ilgilendiren politik kararların bu şirketlerin çıkarlarını birinci derecede gözetmeksizin alınmasını düşünmek biraz safça olmaz mı?
Bu durum herhangi bir ülkeyi politik olarak zor duruma sokmak istenildiğinde o ülkeye ait dev şirketlerin üzerine gidilmesinde de kendini gösteriyor. Son zamanlarda Volkswagen’deki ölçüm skandalının salt bir şirket yolsuzluğunun ötesinde anlamları vardır. Yıllardır devam eden bir yolsuzluğun bugün ortaya çıkarılması, Alman hükümetine yönelik olarak yapılan zaman ayarlı bir operasyon olduğu, dünya politikası ile ilgilenenlerin de dillendirdiği bir gerçektir.
Yine Panama Belgeleri ile ortalığa saçılan ve devamının da geleceği tahmin edilen bilgiler de bizlere şirketlerle politik aktörler arasındaki içli dışlı ilişkileri göstermesi bakımından önemlidir. Üstelik bu skandal buz dağının görünen kısmıdır. Sadece Panama merkezli bir kuruluşa ait az sayıda belgeyi içermektedir. Kara para trafiğinde önemli yere sahip bazı ülkelerdeki belgelere ulaşılabilse skandalın boyutları tahminlerin ötesine geçecektir. Yine de Panama Belgeleri’nin neden şimdi ve neden belirli bir kısmının sızdırıldığı konusu belgeler üzerinde kapsamlı olarak yapılacak ayrı bir araştırmanın konusudur. Bu sızıntının spontane olarak gerçekleştiğini düşünmüyorum. Mutlaka belli hedefler doğrultusunda bilinçli bir sızdırma olduğunu düşünüyorum.
Peki, şirketokrasi insanların hayatlarını nasıl etkiliyor, ne tür zararlara yol açıyor, toplumsal yapıya etkileri neler, insanlar yöneticilerini kendileri özgürce mi seçiyorlar, algılarımız nasıl yönlendiriliyor, toplumsal manipülasyon nasıl yapılıyor, piramitin en altında olan halk, piramiti sırtında taşımaya nasıl ikna ediliyor, buna gönüllü olması nasıl sağlanıyor?
Çok uzun soluklu ve bir o kadar da şok edici bir maceraya hazır olun.