Bombaların Arkasındaki El Kimin?

Hafta başında vicdanı olan herkes tarafından nefretle ve derin bir üzüntüyle karşılanan büyük bir insanlık suçu işlendi yine.

İçlerinde çocukların da bulunduğu masum Müslümanlar canice katledildiler. Mermiyle şarapnelle patlamayla değil, sinsice içlerine işleyen gazlarla zehirlendiler. Nefeslerinin yavaş yavaş kesilişini izledik televizyonlardan. Gerçek değil de sanki bir Hollywood filminden alınan sahneler gibiydi görüntüler.

Onların ciğerleri gazlarla, bizim ciğerlerimiz çaresizlikle yandı. Onlar tertemiz göçüp gittiler cennet bahçelerine, bizlere kalan ise düşkünlüğümüzün utancı oldu.

Ya Kahhar! Kahreyle sorumluları” diye yalvaracağım ama emin değilim ki ucunun bana da dokunmayacağından.

Bu nasıl bir devrandır ya Rab. Ölenler ve savaşanlar dışında sanki kimse masum değil.

Peki, bu son katliam niye yapıldı. Katil Esed’in ilk yaptığı katliam değil bu tabii ki. Canavar bir ordu için böylesi bir katliam yapmak elbette ki olağandır. Ama son on-on beş günde yaşanan gelişmelere baktığımızda ortada bir terslik var gibi duruyor.

Öncelikle Türkiye, Fırat Kalkanı harekâtını sonlandırmasının ardından yeni harekâtlar olacağı ve Suriye’de kalıcı bir güç olarak yer alacağı açıklamalarını yaptı. Bu durum başta İsrail ve İngiltere olmak üzere batılıların pek de hoşuna giden bir gelişme olmadı.

Bunun hemen ardından eskiden beri İsrail’in güdümünde hareket eden ve bölgede yalnızlaşmamak adına sürekli olarak Türkiye’ye yakın durmaya gayreti gösteren Irak Bölgesel Kürt Yönetimi tarafından çıkarılan bayrak krizi ve sonrasında Kerkük’ün Kürt Yönetimi’ne bağlanması ile ilgili referandum kararı alınması, Suriye üzerine yoğunlaşmış Türkiye’nin gücünü ve dikkatini dağıtmak ve Suriye üzerinde etkinliğini kısıtlamak adına atılmış bir adım olarak yorumlanabilir. Bu gelişenin ardından yapılan böyle bir katliamın etkileri Türkiye’nin Suriye’deki etkinliğini ciddi olarak yaralayabilir.





Diğer yandan Amerikan yönetimi geçen hafta Suriye’de Esed’in görevde kalmasıyla ilgili bir sorunu olmadığını açıklamıştı. Bu bir anlamda, Amerika ve Rusya’nın Suriye’nin geleceğine dair planlarda hemen hemen aynı çizgiye geldiklerini de gösteriyordu. Yanı bu anlamda da işler Esed’in istediği gibi gidiyordu.

Tüm bu gelişmeler yaşanırken böylesine bir katliamın dünyanın gözü önünde işlenmiş olması şüphe uyandırıyor. Çünkü bu katliamı yapmakla Esed kendi ipini çekmiş oldu. Yazıyı yazarken, Amerika’nın Esed güçlerine karşı operasyon başlattığı ve hava güçlerini füzelerle vurduğu bilgileri geliyordu. Amerika artık Esed’in görevde kalmasının sözünü bile edemez bundan sonra.

Diğer yandan Rusya’nın da Esed’in görevde kalmasıyla ilgili elini zayıflatan bir katliam oldu bu. Esed’in en büyük destekçisini kaybetme pahasına böyle bir eyleme giriştiğinin düşünmek de hayli zor.

Türkiye ise hiç şüphesiz baştan beri Esed’in gitmesi taraftarı ve bunu Suriye’de barış için ön şart olarak sunuyor. Ancak Amerika’nın ve belki de BM’nin fiili müdahalesi Türkiye’nin de çok işine gelmez bölgede. Özellikle de Rusya ile yakınlaşmışken ve Avrupa Birliği ile sürtüşme yaşarken, Rusya ile yeniden bir çatışma zeminine sürüklenmek istemez Türkiye.

Bunun da ötesinde PYD unsurlarına sürekli destek veren Amerika’nın Suriye’de aktif olarak savaşa dahil olması, Türkiye’nin oluşturduğu kalkanın yıkılması sonucunu bile doğurabilir.

Peki tüm bu karmaşada sesi çıkmayan ama bu durumdan en çok faydalanacak olanlar kim. Diğer bir deyişle bu katliamın kaymağını kim yiyecek. Bu sorunun cevabı bombaların arkasındaki eli deşifre edebilir.

Akla gelen ilk ülke İsrail. Bölgenin karışmasını ve Suriye’nin parçalanmasını ve bu sayede ilerideki hedeflerine yönetebileceği küçük ve güçsüz devletlerle ulaşmayı isteyen İsrail bu katliam sonrası oluşacak ortamdan en çok yarar sağlayacak ülkedir zannımca. Bu katliamın arkasında İsrail ve dolayısıyla Amerikan derin devleti varsa hiç şaşırmam.

Türkiye Amerikan müdahalesine olumlu bakıyor şu anda. Esed’in cezalandırılması için müdahaleye taraftar bir tutum takınıyor. Ama bu iş burada kalmazsa en çok zarar gören ülkelerden biri de biz oluruz.

Dikkatli olmak lazım.