Yağlı Beslenmeyin!
Ankara Koru Hastaneleri Üroloji Kliniği Bölüm Başkanı Prof. Dr.
Hasan Biri ile beslenmenin ürogenital kanserler üzerine etkilerini
konuştuk.
Prostat, mesane ve böbrek kanserleri ürogenital sistemin en sık
görülen kanserleri olarak karşımıza çıkıyor. Prof. Dr. Biri, son
yıllarda kanser önleyici tedbirler, erken tanı ve tedavilerle bu
kanserlerden meydana gelen ölüm oranlarının azaldığını belirtiyor.
Ancak günümüzde bu kanserler erken yaşlarda görülüyor. Uygun diyet
ve beslenme alışkanlığının ürogenital tümörler üzerinde
anti-tümöral etkisi olduğunu bildiren Prof. Dr. Biri, bunun yanında
aşırı ve dengesiz beslenme, malnütrisyon, hazır gıda ve fast food
tüketiminin ürogenital kanserlere yakalanma riskini arttırdığına
dikkat çekiyor.
Batı Avrupa ve Amerika’da yapılan geniş katılımlı çalışmalar yağlı
beslenme ile prostat kanseri görülme sıklığı arasında ciddi bir
ilişki olduğunu ortaya koyuyor. Prof. Dr. Biri, buna ek olarak
yağlı beslenme ile prostat kanseri tanılı hastalarda prostat
kanseri ölüm sıklığının da arttığını dile getiriyor. Detaylı
çalışmalarda ise diyetle alınan tüm yağların değil ağırlıkla doymuş
yağ oranı yüksek olan gıdalarla beslenen erkeklerde prostat kanseri
gelişme riskinin arttığı savunuluyor. Bunun sonucunda yüksek oranda
hayvansal yağlar ve doymuş yağlarla beslenen erkeklerde prostat
kanseri gelişme sıklığı arasında ciddi bir ilişki bulunuyor.
Prostat kanserindeki gibi mesane kanserinin gelişmesinde de doymuş
yağ asitleri ile beslenmenin ve beslenme ile alınan farklı tip
lipitlerin rolü bulunuyor. Yapılan çalışmaların ortak noktası
yüksek yağ oranına sahip hayvansal et tüketiminin yüksek olduğu
bireylerde mesane kanserinin görülme sıklığında artış
olduğudur.
Doymuş Yağlar Zararlı
Yağlar, doymuş yağlar ve doymamış yağlar olarak iki grupta
inceleniyor. Daha çok hayvansal besinlerde bulunan doymuş yağların
insan sağlığı için zararlı yağlar olduğunu vurgulayan Prof. Dr.
Biri, “Daha çok bitkisel besinlerde ve balıklarda bulunan doymamış
yağlar ise insan sağlığı için yararlıdırlar. Yağlı besinleri
tüketirken günlük enerji ihtiyacımızın yüzde 30’dan fazlasını
içermemesine dikkat etmeliyiz” açıklamasında bulunuyor.
Doymamış yağların, vücudun gereksinim duyduğu zorunlu yağ
asitlerinin en iyi kaynakları olduğunun altını çizen Prof. Dr.
Biri, “Oda sıcaklığında sıvı haldedirler ve büyük çoğunluğu
bitkisel kaynaklıdır. Zeytin ve kabuklu yemişler (fındık, fıstık,
ceviz), kabuklu yemiş yağları (yer fıstığı ve badem yağları) ve
avokado gibi besinler doymamış yağları içerir. Oda sıcaklığında
katı olan yağlar ‘doymuş yağ’ adını alır. Hayvansal ürünlerde
bulunan veya bu ürünlerden yapılan yiyeceklerdeki yağlar bu grup
içinde yer alır. Tere yağ, margarin, iç yağ (et, sakatat), süt ve
süt ürünleri (süt-peynir- yoğurt-krema-kaymak, dondurma), hindistan
cevizi, palmiye yağı, kakao yağı, kümes hayvanlarının derisi ve
yumurta sarısında bulunur” diyor.
Prof. Dr. Biri, böbrek kanseri ile yağlı beslenme arasındaki ilişki
de incelendiğinde, yağlı beslenmenin diğer ürolojik kanserler gibi
kanser gelişme riskini arttırdığını kaydediyor.
Haftaya bu konuya devam edeceğim.
Sağlıkla kalın.