Uçak motorlarından çıkan beyaz toz bulutları bazılarına göre buhar veya buz kristalleri...
Uçak motorlarından çıkan beyaz toz bulutları bazılarına göre
buhar veya buz kristalleri...
Uçak motorlarından çıkan buz kristalleri yaklaşık olarak 10 ile 30
saniye arasında dağılıyor. Ama ilaçlama yapan Chamtrail gazları
bazen saatlerce dağılmıyor ve havada adeta bulutların durduğu gibi
durmaya devam ediyor.
Uçaklardan dağılan bu toz bulutları Contrails'dir...
Örneğin Türkiye'de de gösteri yapan savaş uçakları kuyruk kısmından
gaz bırakır ama bunlar kısa sürede dağılır. Bunlar Contrails
gazlarıdır...
Contrail gazları uçağın istikameti yönünde oluşur ama Chamtrail ise
bırakıldıktan sonra dağınık bir hal alır. Uzun süre dağılmadığı
için kilometrelerce giden bir çizgi oluşturur.
Yeni Zelanda da 1989 yılında bir spreyleme oldu. Radara dahi
yakalanmayan uçağın nereden kalktığı tespit edilemedi. Uçağın
bıraktığı gazlar laboratuar testinden geçti ve Baryum, Aliminyum ve
Dibromid isimli kimyasallar tespit edildi.
Daha sonra Körfez savaşında ABD askerlerinin pek çoğu rahatsızlandı
ve ilginç bir şekilde Dibromid maddesine maruz kaldıkları
anlaşıldı. ABD Rusya'dan şüpheleniyordu ve Dibromid maddesi ışıkta
ve nemde çok hızlı salınım sağlıyor ve en küçük etkisi akciğer
sorunu en büyük etkisi ise kansere yol açıyordu.
Türkiye'de kanser oranı 2013 yılında 243 bin kişiyi bulduğu
açıklandı...
Diğer bir konu Alzheimer hastalığı Aliminyum parçacıkları çözülüp
Nano Aliminyum hastalığına sebep oluyor. Bu Chamtrail aslında iklim
mühendisliği projesidir. İsrail'de, Tel Aviv'e bu konuda araştırma
yapan özel bürolar vardır. İklim koşullarını kendilerine faydalı
olacak şekilde değiştirmek için çalışır.
Uzun süre insanlara "Küresel Isınma Tehlikesi" diye bir riskten
bahsettiler. Birleşmiş Milletler'e bağlı kurum var IPCC, bu kurum
uluslararası iklim değişikliği üzerine faaliyet gösteriyor.
Faaliyet alanı küresel ısınmanın önüne geçebilmek için
Jeomühendislik faaliyetleri. Amerikan Bilim Geliştirme kurumu Şubat
2010'da San Diego'da bir toplantı düzenledi.
Toplantıda bir karar alındı, bu karara göre atmosfere güneş
ışınlarını tersine çevirmek ayna görevi gördürmek için iyon
bulutları oluşturan Baryum gazi salgılanacak yani spreyleme
yapılacaktı.
ABD Başkanı Obama'nın CFR (Dış İlişkiler Konseyi) örgütüne üye
bilim danışmanı var Jhon Holdren. Bu adam küresel ısınmayla
mücadele için atmosferin spreylenmesini savunuyor. Yine aynı adam
dünya nüfusunun çok olduğunu ve azaltılması gerektiğini de çeşitli
beyanatlarında dile getiriyor.
ABD'de bir çok kurum Aliminyum'un doğada çok uzun sürede çözülen
kansorejen madde olduğunu raporlarında sundu. ABD'nin CNN kanalı
2009 yılında bir yayın yaptı. Biyolojik silahlar konuşuldu. Bu
yayında ABD'nin atmosferi dünya nüfusunu azaltmak için spreylediği
söylendi. Hiçbir ABD yetkilisi de itiraz etmedi, yalanlama
gelmedi.
Sonra ne oldu?
Eylül 2009'da Aliminyum ve Baryum'a dayanıklı Gen Araştırmaları
için patent alındı.
Şimdi düşünün...
Tohumların, meyva ve sebzelerin, hastalık içeren maddeler olduğunu
düşünün, hastalık içermeyenler ise GDO'lar yani Genetiği
Değiştiril(me)miş Organizmalar. Size hastalık içermeyen tek tohumun
bu olduğunu söyleyip, sizi bu tohuma mecbur etseler?
İşte böyle gıda kontrolü sağlıyorlar...
Eski CIA çalışanı Jhon Getson, CIA'dan emekli olduktan hemen sonra
BBC kanalına bir belge sundu, bu belgeye göre CHAMTRAİL speylemesi
ile dünya nüfusu belirli ölçüde azaltılabilirdi. Ancak Jhon Getson
bu belgeyi yayınladıktan bir hafta sonra, belirlenemeyen bir
sebepten intihar ederek hayatına son verdi.
Sonuç olarak bugün Türkiye semalarında halen bu uçaklar rahatça
dolaşıyor ve spreylenmeye devam ediyoruz...