Resulullah Efendimizin (Salat ve selam olsun ona) Sünnetini,
mütevatir ve sahih hadislerini inkar etmek küfre götürür. Kafir
olurlar demedim, küfre götürür dedim.
Bid’at, dalalet, zındıklık fırkaları Ehl-i Sünnetin din, tefsir,
hadis kitaplarını kabul etmezler.
Ehl-i Sünnetin sahih kabul ettiği nice hadisi Mutezile fırkası
reddeder.
Fazlurrahmancılar, bırakın hadisleri, Kur’anın üç yüz küsur muhkem
ayetini de bugün hükümsüz kabul ediyor.
Bazı Rafizîlere göre esahhülkitab ba’de Kitabillah olan Sahih-i
Buharî’de iki sahih hadis bile yoktur.
Resulullah Efendimizin mütevatir ve sahih hadislerini Avrupa
Birliği norm ve kriterlerine göre ayıklamak ihanet, hıyanet ve
küfürdür.
Sahih-i Buharî, Allahın Kitabından sonra kitapların en
sahihidir.
Bendeniz din alimi değilim ama reformculara, dinde yenilik ve
değişim isteyenlere, Fazlurrahmancılara, taqiyyeci ve kitmancı
Mutezileye, BOP’çulara, hadis ayıklayıcılara, Kemaliyyuna karşı
dinimi savunmakla yükümlüyüm.
İbn Sebe’ciler, Sünneti yıkmaya uğraşıyor. Sünnet giderse Kur’anın
doğru yorumu da elden gider.
Tartışmalı meselelerde doğru olan Ehl-i Sünnet ulemasının
cumhurunun dediğidir.
İş Ebu Reyye ve Nasiruddin el-Elbani’ye kalırsa din elden gider. Bu
ikisi de icazetli Sünnî alim değildir.
Gerçek Kur’an Müslümanlığında Sünnet, İslamın ikinci ana
kaynağıdır. Sünnetsiz Kur’an Müslümanlığı olmaz.
Zaruriyat-ı diniyeyi inkar edenler Kur’an Müslümanı değildir.
Zinanın haram olduğunu inkar edenler Kur’an Müslümanı değildir.
İslamda cihad yoktur diyenler Kur’an Müslümanı değildir.
Kur’an Müslümanlığında dinî hükümlerin dört kaynağı vardır:
Kitabullah… Resulullahın Sünneti… İcmâ-i ulema-i Ümmet ve kıyas-ı
fukaha…
Hindistanda zuhur etmiş olan ve kaynak olarak sadece Kur’anı kabul
edip diğer üç kaynağı inkar eden Kur’aniyyûn taifesi gerçek Kur’an
Müslümanı değildir.
Fırka-i nâciye ile firakı dalle bir olamaz.
Mutezile fırkasına mensup birinin ardında kılınan namazın iade
edilmesi gerekir.
Allahu Teala ve tekaddes hazretlerine zaman, mekan, cisim, cihet
gibi noksan sıfatlar izafe eden mücessime ve müşebbihe taifesine
mensup bir imamın ardında namaz kılınmaz.
Kemaliyyun taifesinin ardında namaz kılınmaz.
Din ile dünyayı ayıran, din dünyaya karışamaz diyenlerin ardında
kılınan namazın iadesi gerekir.
Hak Teala kemal sıfatlarla sıfatlı ve noksan sıfatlardan
münezzehtir.
Emeviyye camiinin minberinde hutbe okurken, “İşte ben şimdi bu
minberin basamaklarından nasıl iniyorsam, Allah da Arş üzerine
böyle istiva etmiştir” diyen kimsenin itikadı bozuktur. Bu kişi
Kur’an Müslümanlarına imam olmaz.
Kur’an Müslümanları itikadlarını İmamı Tahavî gibi büyüklerden
öğrenmelidir. (İnternetten Tahavî Akaidini indirip dikkatle
okuyunuz, belleyiniz, öğreniniz.)
(İkinci yazı)
Trafiği bu Hale Getirenlere Okuyorum
GEÇEN hafta Sultanahmetten Başakşehire tam iki buçuk saatte
gidebildim. Bu hafta da Umraniyeye gidebilmek için yine iki buçuk
saat harcadım. Trafiği böylesine sıkışık ve yoğun bir şehirde
yaşadığım için mutsuzum… İstanbul, dünya şehirleri içinde, kötü
trafik bakımından ikinciymiş. Lafımı esirgemeyeceğim. Bu güzel
şehrimizi bu hale getirenlere isim vermeden aşağıdaki bedduaları
yapıyorum:
*Şehri bu kadar büyüten rezil, sefil, dûn rantçcılar, kazandıkları
efsanevî servetleri huzur, âfiyet içinde yiyemesinler.
Burunlarından fitil fitil gelsin…
*Başları dertten, sıkıntıdan, kasavetten, huzursuzluktan
kurtulmasın.
*Kazanmış oldukları, halen kazandıkları ve ileride kazanacakları
haram paraların bereketi olmasın, ellerinden uçup gitsin.
Onlara, kötülüklerini telafi edecek yollar da gösteriyorum:
*”İstanbula Hizmet Vakfı” kursunlar ve şehrin nüfusunun beş milyona
indirilmesi için ciddî ve etkili faaliyetlere, propagandalara
başlasınlar.
*Haram servetlerini hayır hasenat yaparak elden çıkartsınlar.
*Tevbe edip, peşiman olup Hak Tealadan bağışlanma, halktan helallik
istesinler.
Mega İstanbulun etrafı çepeçevre yeni inşaatla dolu. Bunlar
yerleşime açılınca trafik büsbütün içinden çıkılmaz hale
gelecektir.
Her gün, kendi otomobilinde tek kişi olarak evden işe işten eve
günde dört saat harcayan vatandaşlara da teessüf ediyor, onları da
protesto ediyorum. Yahu bu kahır bir gün iki gün birkaç hafta
çekilir ama yıllar boyu çekilmez.
Niçin bir kısmınız olsun toplu taşıma vasıtalarını
kullanmıyorsunuz?.. Lüks otomobili bir statü olarak görmek
bedevilik, faziletsizlik, akılsızlık değil midir?
Danimarka, Hollanda, İngiltere gibi medenî ülkelerde bisiklet çok
yaygın da bizde niçin yaygın değil?
İstanbulu bu hale getirenler listesinin başında merhum Adnan
Menderes vardır. Ona beddua etmiyorum. Çünkü, şehri genişleteceğim
diye plansız programsız hesapsız kitapsız yollar açarken deli dana
gibi çok cami, türbe, mezarlık, tarihî eser yıkan bu zat çok acılar
çekerek can verdi, İmralı adasında asıldı. Ona beddua etmem.
Sabahleyin ve akşam, trafiğin mıh çıkını gibi olduğu, vatandaşların
çıldırdığı saatlerde maalesef trafik polisleri ortada yok. Şehir
kendi haline terk edilmiş vaziyette. Lakin bazı gün ve saatlerde
yollarda adım başında trafik polisi arabaları görülüyor, ortalık
resmî memur kaynıyor. Devletliler…
Vazifesini yapan kimseyle çamur atmıyorum. Yeni valimizi trafik
sıkışıklığı dolayısıyla suçlamak aklımın köşesinden geçmez. Bu
şehre olan olmuş, o ne yapsın.
Senelerdir yazarım, bu mega İstanbul saatli bir bomba haline geldi.
Günün birinde bir patlar, pîr patlar.
Haram rantçılar büyük binalar yapacak arsa bulamadıkları için
askeriyenin kıymetli arazilerine göz koymuşlardır. Onların gözleriz
doymaz. Bir milyar kazansalar, on milyar isterler. Onlara dünyayı
verseler, yanında ay’ı da isterler.
Allah onlara yeni fırsatlar vermesin. Tepe üstü düşsünler.