İŞLERİNİ, teşebbüslerini Allahü Tealaya sor, Peygambere (Salat ve selam olsun ona) sor, Şeriata sor, İslam ahlakına sor… Allahü Tealaya nasıl soracaksın? Sana bir Kitab göndermiş, yaş kuru her konu onda mevcut. Peygamberin Sünneti var, hadîsleri var… Rabbanî ve râsih ulema ve fukaha var. Kâmil mürşidler var… Muteber ve güvenilir din ve ahlak kitapları var… Her şeyi onlara sor… Sor öğren ona göre hareket et.

Diyelim ki, bir otomobil almak istiyorsun… Yapacağın ilk iş, ihtiyacın olan otomobil kaç liralıktır, bunu doğru olarak bilmelisin… Bir memursun, orta bir esnafsın… Altmış bin liralık bir otomobil ihtiyacını görecek… İçindeki şeytan, benlik ifritin yüz altmış bin liralık lüks bir otomobil istiyor… Borca gir, faizli kredi al, ama mutlaka lüks bir şey olsun diyor…

Kur’ana sorarsan, o Kitabullah sana ruhsat ve izin vermez. İhtiyacının ötesinde bir araba lükstür, israftır, israf haramdır…

Peygambere sorarsan, o da izin vermez… Hiç Peygamber, israfa izin verir, yeşil ışık yakar mı?

Lüks bir oto alman için muttaqi Şeriat hocaları da izin vermez. Allahtan korkan bir hoca harama fetva verir mi?

Hakikî icazetli şeyhler de izin vermez.

Hikmet-i islamiyeye sorsan ondan da izin fetva ruhsat alamazsın.

Sende temiz bir vicdan varsa, o da izin vermez razı olmaz.

Geriye insî ve cinnî şeytanlar kalır. Onlar seni teşvik ederler: Aman lüks olsun, aman sadece iyi olması yetmez, çok iyi bir şey olsun…

Geri zekalılar, sakın mütevazı olmasın, senin gurur ve kibrini okşayacak bir şey olsun der,

Allahın emirlerini, Peygamberin öğütlerini ve irşadlarını dinlemezsen evde, yazlıkta, otomobilde, mobilyada, giyim kuşamda, yeme içmede israfa, lükse, şatafata kaçarsın ve günaha girersin.

İki devre Uruguay’ın devlet başkanlığı yapan Mujica Müslüman değildi ama bazı konularda İslam ahlakına sahipti. Aldığı maaşın onda dokuzunu fakirler fonuna yatırıyordu. Başkanlık sarayında değil, kendi iki gözlü fidanlık evinde oturuyordu. Devletin makam arabasını kullanmıyor, 1987 modeli kendi malı kaplumbağa VW ile geziyordu…

Birtakım demagoglar konuyu çarpıtıp, biz gidip de ikinci el oto pazarından beş on bin liralık eski araba mı alalım yani… diyeceklerdir. Bendeniz öyle bir şey demedim. İhtiyacın 60 bin liralık bir otomobilse o kadarlık bir şey al dedim. Bugün bu paraya öyle güzel, sağlam, dayanıklı otolar var ki, bas gaza Edirne’den Kars’a git, arızasız problemsiz. Ârıza bizim içimizdedir… İfritimiz bize aman çok lüks olsun, israflı olsun, pahalı olsun diyor.

Lokantaya gideceksin, nefs-i emmâren yüz liralık yemek yenen lüks ve israflı bir yeri ister… Allahın sana en büyük nimeti olan İslam ise, gel bu yüz lira ile yanına üç kişi alarak daha az yıldızlı bir lokantaya git, yanındakilere ikramda bulun der.

Kur’ana, Sünnete, Şeriata, İslam ahlakına soran Mevlasını bulur; nefs-i emaresine, fasıklara, ifritlere sorup onların istediğini yapan belasını bulur.
Tercih bizimdir…


(İkinci yazı)

Güçlü ve Vasıflı Müslüman


Sıradan Müslüman vardır, bir de sıra dışı kâmil=olgun gerçek sâlih Müslüman vardır. Sıradan Müslüman da Müslümandır ama kâmil ve gerçek Müslüman yüksektedir.

Bütün Müslümanlar hukuk önünde eşittir, lakın mutlak eşitlik yoktur. Nefs-i emmâre derekesindeki bir Müslüman ile nefs-i kâmile derecesindeki bir olur mu?.. Kur’anda “Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” buyruluyor. Elbette, bilen Müslüman bilmeyenden üstündür.

Resulullah Efendimiz, “Güçlü Müslüman zayıf Müslümandan hayırlıdır” hadîsiyle bize ışık tutuyor. Müslümanın alimi cahilinden, ahlaklısı ahlaksızından, hayırlısı hayırsızından, cömerdi cimrisinden, cesuru korkağından, mücahidi cihattan kaçandan, Allaha itaat edeni isyan edenden, ittihad için çalışanı tefrika çıkartanından, doğru ve dürüst olanı yamuğundan üstündür ve güçlüdür.

Sahih ve tahkiki iman başlı başına bir güçtür. Dosdoğru kılınan namaz güçtür. Farz namazları cemaatle kılmak güçtür. Fıkıh bilmek güçtür. Ahlak çok büyük bir güçtür. Hikmet=bilgelik güçtür. Adalet güçtür, hayırlı hizmetler güçtür. İyilik, hayır hasenat yapmak güçtür.

Gıybet eden kimse zayıftır, ahlaksızdır, sefil ve zelildir.

Tecessüs (başkalarının gizli günah ve ayıplarını aramak ve onları teşhir etmek) rezilliktir, rezillik ise zaaftır.

Ümmet birliği çok muazzam bir güçtür. Çünkü Allahın yardımı Ümmetin üzerinedir. Tefrika, parçalanma, bölünme zaaftır, esaret sebebidir.

Affetmek güçtür, kin tutmak, intikam almak, tefrika çıkartmak zaaftır.

Müslümanlar için en büyük güç kaynağı muhlisen lillah (Allahın rızasını kazanmak için ihlasla) Din, İman, Kur’an hizmetleri yapmak, halkın ve gençliğin imanını kurtarmak ve kuvvetlendirmek için çalışmaktır.

Küçük bir sadaka büyük bir güç kazandırır. Çünkü Allah kendi rızası için sadaka verenlere yardım eder. O’nun yardımı ne büyük bir güçtür.

Şeriata bağlı olmak güçtür… Sünnete bağlı olmak güçtür... Tevazu güçtür… Affetmek güçtür… Gerektiğinden mudara etmek güçtür.

Paraya, mala, zenginliğe, lükse, israfa, aşırı konfora, dünyaya aşık olanlar güçsüz olur. Sırtında ağır bir küfe olan kişi tehlikeden kaçamaz, düşmanlarıyla doğru dürüst savaşamaz.

Doğruluk güçtür… İffet güçtür… Namus güçtür…

Namuslu Müslümanın ölüsü, namussuzun dirisinden yeğdir.

Birlikten güç doğar… Ahlak ve faziletten güç doğar… İlim ve irfandan güç doğar…

Bir güçlü ve vasıflı Müslüman bin zayıf ve vasıfsız Müslümandan hayırlıdır.

Güçlü Müslüman hamiyetlidir, vatanseverdir.

Güçlü Müslüman, ehliyeti yoksa bir memuriyeti, işi, vazifeyi kabul etmez.

Güçlü Müslüman rüşvet almaz, faiz parası yemez, yalan söylemez, iftira etmez, eviyle otomobiliyle kürküyle övünmez. O, beyinsiz değildir.

Çürük çarık moloz zayıf Müslüman bir işe yaramaz.

Bütün imkan ve gayretlerimizi seferber ederek hem kendimizi güçlü Müslüman etmeye çalışalım, hem de kardeşlerimizin güçlü ve vasıflı olmaları için ne yapmak gerekiyorsa yapalım. Ne yapılacağını bilmiyorsak, bilenlere soralım.

Şu hadîs-i şerifi düstur edinelim: “Güçlü Müslüman, zayıf Müslümandan hayırlıdır.”