Sokrates bir filozof olduğu kadar eğitimci de sayılır. Bildiğimiz kadarıyla onun kurduğu fiziksel bir okul yoktu ama çarşı, pazar, düğün, yarışma, tiyatro vb. her türlü mekânı bir eğitim yerine çevirme konusunda oldukça başarılıydı.
Sokrates bir filozof olduğu kadar eğitimci de sayılır. Bildiğimiz kadarıyla onun kurduğu fiziksel bir okul yoktu ama çarşı, pazar, düğün, yarışma, tiyatro vb. her türlü mekanı bir eğitim yerine çevirme konusunda oldukça başarılıydı. Platon'un onu konu aldığı diyalogların neredeyse her biri farklı bir yerde geçer. Dolayısıyla onun hayatın içinde bir eğitim sistemini uyguladığı söylenebilir.
Sokratik eğitim metodu günümüz sınıfları için de uyarlanıp uygulanabilir. Bu sayede eğitimciler öğrencileri daha iyi tanırlar. Soru-cevap yöntemi ile öğrenciler daha çok düşünmeye sevk edilmiş olurlar. Derste sıkılmaları önlenmiş olur. Soru sormayı öğrenebilirler. Dinleme becerileri gelişebilir. Daha iyi odaklanabilir ve bildiklerini sorgulayıp farklı fikirlere hoşgörü ile bakabilirler.
Sokrates'te eğitim ve ahlak iç içedir. Sorduğu sorular genellikle iyi, güzel ve doğrunun ne olduğu tarzındaki sorulardır. O, cesaret, ölçülülük ve adalet gibi erdemleri önemser. Bedenin eğitimini de önemser ama onu en sonunda ruhun eğitimine bağlar. Ona göre dövüş sporlarının amacı ruhu disipline etmektir. Cesaret ise düşünmeden değil düşünerek yapılan işlerde aranmalıdır. Bilgi erdemdir.
Sokrates öğrenme yerine hatırlamayı ön plana çıkararak bizi öğrenme derdinden kurtarmaktadır. Ona göre bizde bilgi zaten vardır. Öğretmen öğrenciye sadece yardım etmelidir. Bu anlamda kendini ve eğitimcileri doğuma yardım eden ebelere benzetir. Dolayısıyla eğitimde çıkış noktası öğretmen değil öğrencidir. Öğretenin bilgisi de önemli ama eğitim öğrenen merkezlidir.
Bir köleye geometri problemi nasıl çözdürülür? Sorular sorarak. Sokrates'te soru-cevap yönteminin ortaya çıkaramadığı bir bilgi yok gibidir. Muhatabın kısa cevaplar vereceği sorular hazırlamak ve bu sorularla adım adım hedefe ilerlemek gerekmektedir. Bu soruların çıkış noktası her zaman öğrencinin bilgi seviyesi olsa da öğretmenin derse hazırlıklı gelmesi de hayatidir.
Sokrates köleliğin yaygın olduğu bir toplumda yaşamış olmasına rağmen bize herkesin öğrenebileceğini de gösterir. Eğitimsiz bir köleye geometri problemi çözdürmesi aslında eğitimde eşitlik ile ilgili fikirler de barındırır. O ayrıca, gençleri eğittiği gibi yaşlıları da eğitiyordu. Zenginlerle zaman geçirdiği gibi fakir insanlarla da zaman geçiriyordu. Onlara çeşitli sorular yöneltiyordu.
Sokrates, sürekli hiçbir şey bilmediğini söyler. Ama biz onun iyi bir eğitim aldığını ve kendisini geliştirdiğini biliyoruz. Döneminin ünlü gezgin öğretmenleri olan sofistler bildiklerini öğretmek için paralı gençlerin peşinde koşarken o bildiklerini anlatmak için asla para istememiştir. Ona göre eğitim erdem içindir. Siyasette hızlı yol almak ve yüksek bir mevki elde etmek için değildir.
Sokrates, soru-cevap yöntemi ile insanlara aslında bir şey bilmediklerini anlatmayı da amaçlamıştır. Mesela cesaretiyle övünen birine cesaretin gerçekte ne olduğunu sorar. Kişi en sonunda ne kadar cahil olduğunu anlar ve komik duruma düşer. Buna ironi denmektedir. Bu durum muhatabın bildiklerini yeniden ele almasına ve düşüncelerini geliştirmesine yardımcı olmaktadır.
Sokrates kendisini at sineği olarak görür. O, insanlara sorular sorarak onları bildiklerinden kuşku duyar hale getirmektedir. Konfor alanlarından çıkarmaktadır. Kendisine bunu niçin yaptığı sorulduğunda ise bunu kendisinden isteyenin tanrı olduğunu söylemiştir. Onun amacı belki de insan bilgisini küçümsemek ve bu bilginin bir hiç olduğunu göstermektir.
Sokrates bu tarz konuşmalarına bir son vermediği için mahkemeye verilir. Mahkemede kendini savunurken bilge olanın sadece tanrı olduğunu ve insanların bilgisinin bir anlamı olmadığını söyler. Bu şekilde konuşmaktan vaz geçemeyeceğini çünkü ondan bunu yapmasını tanrının istediğini söylemiştir. Onun metodunun özü de belki beşerî bilgiyi eleştiren ve ilahi bilgiyi ön plana çıkaran bu tavrıdır.