Seyyid İbrâhim Burhâneddîn Desûkî; Necmüddîn Mahmûd İsfehânî'den ilim öğrendi ve feyzlerinden istifâde etti. Ayrıca Abdürrazzâk hazretlerinin de teveccühlerine kavuştu.
Seyyid İbrahim Burhaneddîn Desûkî; Necmüddîn Mahmûd İsfehanî'den ilim öğrendi ve feyzlerinden istifade etti. Ayrıca Abdürrazzak hazretlerinin de teveccühlerine kavuştu. Ebü'l-Hasan-ı Şazilî hazretlerinden de ilim öğrendi. Abdüsselam bin Meşiş hazretlerinin rûhaniyetinden istifade ettiği gibi, Peygamber efendimizin rûhaniyetlerinden de vasıtasız olarak feyz aldı. Pekçok alim, velî ve kadı, onun talebesiydi. Arapça, Farsça, Süryanice, İbranice ve diğer dillerle konuşurdu. Derin ilme sahip evliyadandı. Bir gün Seyyid İbrahim Desûkî'yi imtihan etmek niyetiyle, yedi kişi yola çıktı. Desûk nahiyesi yakınlarına geldiklerinde İbrahim Desûkî, talebelerinden birini bunlara gönderdi. Talebe, kendisini Seyyid İbrahim Desûkî'nin gönderdiğini, geri dönmelerini istediğini bildirdi. İmtihan için gelenler biraz tereddüd ettiler. O anda kendilerini bir sahrada buldular. Uzun müddet burada perişan bir halde kaldılar. Yiyecek bir şey bulamayıp ot yediler. Üzerlerindeki elbiseleri eskidi. Lime lime olup dökülmeye başladı. Büyük bir zatı imtihan etmek isteği ile bu hale geldiklerini anlayıp, tövbe ettiler. Onların bu hallerine vakıf olan Seyyid İbrahim, talebesini tekrar onların yanına gönderdi. Talebe onlara; "Artık buradan gidiniz!" dedi. O kişiler etraflarına bakınırken, bir anda kendilerini İbrahim Desûkî hazretlerinin huzûrunda buldular. Seyyid hazretleri onlara; "Haydi hazırladığınız sualleri söyleyin!" buyurdu. Onlar da; "Efendim, biz bir kabahat işledik. Bundan çok üzgünüz, affınızı ve bizi talebeliğe kabûl etmenizi istiyoruz." dediler. Seyyid İbrahim Desûkî de bunları affedip, talebeliğe kabûl etti. İbrahim Desûkî hazretleri, birkaç talebesini alış-veriş için şehre gönderdi. Şehirde talebeler, bir iftiraya uğrayıp, zalim bir vali tarafından zindana atıldılar. Hallerini mektupla hocalarına bildirdiler. Seyyid İbrahim Desûkî hazretleri, valiye şu satırları yazıp gönderdi:
Gece okları ulaşır hedefe,
Atılırsa huşû yayları ile.
Menzile kavuşmak için erler kalkar,
Rükû ile beraber secdeyi uzatırlar.
Ellerini açıp Allah'a,
Gönülden ederler dua,
Ok yaydan çıkınca,
Zırh bile etmez fayda.
Mektup valiye ulaşınca, vali, arkadaşlarını topladı. "Şunlara bakın hele, hocaları bana bir mektup göndermiş." dedi ve ağır hakaretlerde bulunup, mektuptaki şiiri okumaya başladı. Tam (Ok yaydan çıkınca) mısrasına gelince, bir ok gelip, valinin göğsüne saplandı ve oracıkta öldü. Valinin adamları, korku içinde mazlumları alelacele salıverdiler. İbrahim Desûkî hazretleri ömrünü hep İslam dînine hizmet etmekle geçirdi. İnsanların doğru yola kavuşması için çok gayret gösterdi. Geceleri uyumaz, sabahlara kadar ibadet eder, Cenab-ı Hakk'a kırık bir kalp ile yalvarırdı. Gündüzleri talebelerine ders verirdi. Sünnet olduğu için öğleden önce bir mikdar uyuyup kaylûle yapardı. Hikmetli sözleri pek çoktur. Oğlu kendisinden nasîhat istedikte; "Ey gözümün nûru evladım. Önce içindeki nefs denilen ejderi öldür! Yüzünü toprağa sür! Hata ve isyanını kabûl ve îtiraf et ve işlediğin hata dolu ibadetlerinin yüzüne çarpılmasından kork!" buyurdu.