Birileri çıkmış “tarikat ve cemaatler devlet kontrolunda olsun” diyor... Ardından Bremen Mızıkacıları ötmeye başlamayacak olsa, haydi neyse dersin... Adam belki Osmanlıdaki gibi, tarikat ve cemaatleri denetleyen bir meşihat makamı olsun diye konuşmuştur dersin...
Birileri çıkmış “tarikat ve cemaatler devlet kontrolunda olsun”
diyor...
Ardından Bremen Mızıkacıları ötmeye başlamayacak olsa, haydi neyse
dersin... Adam belki Osmanlıdaki gibi, tarikat ve cemaatleri
denetleyen bir meşihat makamı olsun diye konuşmuştur dersin...
Fakat iş öyle değil. Sanki konser başlasın diye sinyal veriyor...
Ortalık bir sürü dine edebsizlik eden zırıltılarla inlemeye
başlıyor...
Ehl-i Sünnet’in; “Fırkayı náciye”sini terketmiş ve bozuk, dál,
sapık fırkalara girmiş gûya Müslüman birileri de bunlara bakıp “ne
tarikatı ne cemaati, Peygamberin tarikatı mı vardı?” türünden
akıllara sezâ laflar ediyorlar...
Bu kerestesi kavak ağacı olan kalitesiz Müslüman tipler ötmeye
başlayınca en alttaki eşek anırmadan durur mu?
O da tarikat ve cemaat meselelerinde ahkâm kesmeye başlıyor:
“Atatürk tarikatları boşuna kapatmamış demek ki...” diyor.
Ya öyle mi? Atatürk mason localarını da kapattı ama sizin İsmet
onları özür dileyerek yeniden açtı... Tarikat ve cemaatler ise hálâ
yasak...
Herkes eşit ama birileri daha fazla eşit bu bozuk düzende...
Atatürk kapattı o hâlde büyük hikmeti var... Aslında bugün olsa
bendeniz de belki “hikmetli iş” diye destek verirdim amma ve lâkin
o zamanlar iş öyle değildi. Yalnız dine muhalefete binaen
kapatılıyorlardı...
Aslında gerçekten de tarikat ve cemaatler açısından durum yürekler
acısı: FETÖ yalnızca Nur cemaatleri için değil, tüm tarikat ve
cemaatler için yüzkarası olmuştur meselâ.
Ve dahi daha başka “zaafiyet sebebi” hallerimiz de var:
Bayram ve sair mübarek günlerde, gecelerde Müslümanlar bir araya
gelemiyor, kucaklaşıp İslâm düşmanlarına karşı bir gövde
gösterisinde bulunamıyorlar!.. Parça pinçik düşman elnde/dilinde
oyuncak oluyoruz...
Bir Meşihat Makamı olmasını candan isterim. En önemlisi de şu
tarikat ve cemaat erbabı İslâm kardeşliğini başkasından beklemeden
kendileri başlatsın.
Unutmayalım Allah indinde yegane din İslâmdır. İslâm’da ise
kardeşlik esastır. Hattâ öyle ki, Allah mezkûr âyetin devamında
“dargın kardeşlerinizin arasını bulun, onları sulh edip
barıştırmazsanız rahmetimi ummayın” diyor!..
Tarikat ve Cemaatler “babam senin babanı döver” misâli çocuklukları
bırakıp “benim şeyhim benim için ne güzeldir, lâkin elbette siz
değerli kardeşim için de kendi şeyhi kıymetlidir, güzeldir” demeli,
din kardeşinin hukukunu gözetmeli, cemaat veya tarikatindekilere
nasıl davranıyorsa diğer Müslüman kardeşlerine de öyle
davranmalıdırlar...
Tarikat veya cemaat okul mesabesindedir. Kaliteli okulların
öğrencileri bir birleriyle yarışmalıdır ama dövüşmemelidir..
O hâlde tarikat ve/veya cemaatimizi futbol holiganı gibi değil,
mübarek ceddimizin ehl-i tarikleri gibi tutacak, sevecek ve diğer
cemaat/tarikat kardeşlerimizi de kucaklayıp, en üstün kerametin
İslâm kardeşliğini hakkıyla yaşamak olduğunu asla
unutmayacağız.
Bu güzelliği başaramaz isek, İslâm Güneşinin Düşmanları olan malûm
kesim yáni Bremen Mızıkacıları orkestrası sürekli çalacak, hattâ
yakın gelecekte bugün “sana ne lan?” dediklerimiz bizi fena halde
tepeceklerdir de... Netekim rüzgar ters esmeye başladı
bile..