Müslüman, teslim olmuş insandır. Kendisini ve her şeyi yaratan Allah’a teslim olmuş insana Müslüman denir. Hem teslim olmuştur hem de teslimiyetin gereği olan yaşam tarzını benimsemiştir. Bu teslimiyeti de kerhen değildir; gökler ve dağlar, kendilerini yaratana nasıl teslim olmuşsa, öylece kendisi için teslim olmayı tek yol görerek teslim olur Müslüman...

Müslüman’ın beyni, teslim olmuş beyindir. Gözü teslim olmuş gözdür. Kulağı, teslim olmuş kulaktır. Eli öyledir, ayağı öyledir. Teslim olmuşluğu, Müslümanlığından gelen organlarla yaşar o. Gözünün, kulağının, dilinin filtresidir Müslümanlığın ona yükledikleri. Düşündükleri de uluorta değildir; kimliğine uygun, eyleme dönüştüğünde sonuçları utandırmayan şeyler düşünmeye çalışır. Bedenini teslim edip aklını ötede bırakan olmadığı gibi, aklını teslim ettiğini söyleyip bedenini kaçıran da değildir. Neyi varsa onun, teslim olduğu İslam’a adanmıştır. Biricik varlığı gençliği ise, onun adandığı İslam’ına adanmıştır. Malı varsa malını, namı varsa namını, yüreği varsa yüreğini, sözü varsa sözünü adamış, her şeyiyle adanmıştır.


Müslüman bilir ki, o kendisini teslim ettiğinde, eğer teslimiyetinde sorun yoksa onu teslim alan Rabbi de kendisini asla yalnız bırakmaz. O, okyanusun dibinde bir balığın karnında iken, karanlıklar içinde görmez, bilmez durumda iken bile yalnız değildir. Teslim olduktan sonra su onu boğamaz, karanlıklarda ürkmez, kaybolmaz o. Bir ateşin içinde alevlerin ortasında kalsa da, yanmaz o. Ateş onun selameti olur, güvende bulur kendini. Suyu, ateşi ve onu yaratan Rabbi, ona selamet diliyor olduktan sonra ne su ne de ateş korkulacak şeyler olmaz gözünde.

O bir kere teslim olmuştur.

‘Teslim ol!’ çağrısına Müslüman olarak cevap vermiş ve kendisinden bekleneni yapmıştır. Gökler kadar yüksek, umman kadar derindedir yüreği. Ayakları üzerinde yürürken bile kendini meleklerin kanatlarında hisseder. Korkulardan korkmaz, ölümlerden biri ile ölmez o; ruhu bedeninden çıkar ama ölmez, bilakis ruhu ile bedeni ayrılır ayrılmaz kanatlanır da, ebedî âlemlere doğru açılır.

Yalnızlık hissetmez Müslüman olmuş insan.

Her şeyin ve herkesin sahibi ile beraber, O’nun yanında ve O’nun himayesinde olduktan sonra gece ile gündüz, sıcak ile soğuk, karanlık ile aydınlık aynıdır artık.

Dertsizlik diyarının adamı olma yolunda iken, dertler onu ezemez.

O bir kere teslim olmuştur.

Artık onu, başkasının esir etmesi mümkün olmaz. Elleri kelepçelenir, ağzından dişleri sökülür, gözü çıkarılır, eli ayağı koparılır ama o teslim alınamaz. Korkutulamaz o. Her şeyin sonu olan ölüm onu korkutamazken, ölümden daha ehven olan yaradan, sızıdan neden korksun? Kalabalıklardan ürkmez, yalnızlıkta kaybolmaz. Çünkü o, ne kalabalığa muhtaç bir yalnızdır ne de kalabalıkta yer bulamamış biridir. Meleklerle beraberliğe iman etmiştir, imanı ile de pek değerli, ihmal edilmez biri olduğuna inanmıştır. Bu anlayışla da Müslüman olmuştur zaten. Onun için de kimseye el açmaz, kimseye minnet etmez.

Çevresini dolduran kuşları, karıncaları, haşeratı izleyen gözü öteleri görür. Karnı aç olmayan karıncalardan ibret alır. Onları aç bırakmayan yaratıcılarının aynı zamanda kendisini de yarattığını müdriktir. Karıncaların Rabbi olan Allah, onun da Rabbidir. Karıncaları aç bırakmıyorsa onu neden aç bıraksın diye düşünür. İçi rahat, gözü toktur. Eli üstte, ayağı yoldadır. Dertsizdir, diktir. Güvendedir, güven vermektedir.

O bir kere teslim olmuştur; rızkın ve her şeyin sahibine teslim olmuştur. Toprağı ve toprağın verdiği her şeyin sahibi, onun da gerçek sahibidir. Yağmur yağdıran, bitki bitiren kim ise, onun rızık planlarını yapan da O’dur. O’ndan başka da geçerli bir plan yapabilecek olan yoktur. Ne kendisi ne de onun gibi mahlûk olan biri; kimsenin kendi midesine koyacağı tek bir lokmanın yaratıcısı olması mümkün değildir.

Böyle inanır, böyle yaşar. Semada yüzen kuşlar, denizlere dalan balıklar gibi; hürdür, rızık kelepçeleri ile kelepçelenmiş bilekleri yoktur onun.

Rızık derdi de yoktur, gelecek derdi de.

Hürdür, yücedir.

Teslim olmanın verdiği rahatlık içindedir. Ağzına girecek bir lokmanın hesabının göklerden ötelerde yapılmış olması kadar güven veren ne olabilir? Gelecek derdi nasıl olsun onda ki, geleceği yaratana teslim olmuştur bir kere…

Bir kere teslim oldu ya, o teslimiyet bütün dertlerini bitirmiştir artık. Hürdür, diktir, onurludur. Ezdirmez kendini, eğmez başını fırıncının önünde. Manav tezgâhında takılıp kalmaz asla. Baklagilleri tespih edinmez, tuhafiyeci tezgâhında ördürmez kendini. Dertsizdir, umutludur. Çünkü bir kere teslim olmuştur, neden dert edinsin rızkını?