Öyle bir devrana ve çağa düştük ki, vahşilikler ve azgınlıklar hız kesmiyor. Her gün öyle haberler ve öyle acı veren ve ruhumuzu sızlatan olaylarla karşılaşıyor ya da haberdar oluyoruz ki, hayattaki, yaşama zevkimizi ve umutlarımızı alt-üst ediyor. 

Öyle bir devrana ve çağa düştük ki, vahşilikler ve azgınlıklar hız kesmiyor. Her gün öyle haberler ve öyle acı veren ve ruhumuzu sızlatan olaylarla karşılaşıyor ya da haberdar oluyoruz ki, hayattaki, yaşama zevkimizi ve umutlarımızı alt-üst ediyor.

En başta da Ülkemizdeki şehid haberleri, teröre verdiğimiz nice nice canlar ve şehidler, genç yaşta toprağa verdiğimiz evlatlarımız en çok da onlar üzüyor ve yüreklerimizi yakıyor. Bununla birlikte Dünya'nın gözü önünde Siyonist terörist işgalci İsrail tarafından Gazze'de ve Filistin'de 100 gündür katliamların işlendiği bu ahvalde, bu dönemde yüreğimiz sızlıyor ve ruhumuz paramparça oluyor.

Bu ikisinin sebebi aynıdır. Ülkemizdeki terörün ve Dünya'daki katliamların müsebbibi aynıdır. Tüm fitnenin ve fesadın başı siyonist ABD ve terörist İsrail'dir.

Evet, Dünya ve Ülkemiz genelinde nice nice olaylar ve gelen haberler bizi ruhen üzdüğü gibi, şahısların ve fertlerin özelinde (kadına şiddet, cinayet, kan davası, para, mal, mülk için dökülen kanlar, toplumdaki sertlikler ve gerginliklerle) meydana gelen münferit olaylar da bizi derinden hüzünlendirmektedir.

Bu üzüntü ve hüzün içinde seslenmiyorum. Nereden düştük bu çağa? Nereden denk geldik bu zaman, bu devrana?

İşte bu duygu ve düşüncelerle aşağıdaki üç şiirimi yazdım.

Ancak buna rağmen umutluyuz ve bu umudumu zaten şiirimin sonunda bildirdim.

İşte o üç şiirim:

ÖZLÜYORUM

O eski günlerde fakirdik, yoksulduk belki.

Siyah beyaz resimlerde garipliğimiz belli.

Şimdi şatafatın bu mu olmalıydı bedeli?

Ah, ah, ben o güzel günleri özlüyorum.

Küçücük, minnacık, iki odalıydı evimiz.

Ailece mutlu olmaktı en büyük ödevimiz.

Hani nerede kaldı, toplumsal görevimiz?

Ah, ah, ben o mutlu dünleri özlüyorum.

Apartmanlarda kabuğumuza çekildik.

Komşuluk bitti, dijital aleme takıldık.

Yüksekten düştük, tam baş aşağı çakıldık.

Ah, ah, ben o güzel günleri özlüyorum.

Menfaatsiz selam dahi verilmez oldu.

Yüksek duvarlar ördüler, girilmez oldu.

Garip gurebanın hali sorulmaz oldu.

Ah, ah, ben o mutlu dünleri özlüyorum.

Durdurmak istiyorum artık, zamanı, saati.

Çok yoruldum, kalmadı ruhumun takati.

Tekrar istiyorum çocukluğumdaki vakti.

Ah, ah, ben o güzel günleri özlüyorum.

Ne desem boş, ne desem faydasız, gelmez geri.

Mecburuz, çekeceğiz, elbet biz bu kaderi.

İnşallah anlarız insanlığı, bu değeri.

Ah, ah, ben o mutlu dünleri özlüyorum.

Bilemedik kıymetini, varamadık farkına.

Uyduk da gittik feleğin acımasız çarkına.

Ağla, ağla Ey Sandali geldikçe aklına.

Ah, ah, ben o güzel günleri özlüyorum.

Ah, ah, ben o mutlu dünleri özlüyorum.

ÜZÜLÜYORUM

Eskiden gidenlere üzülürdüm.

Artık gelenlere üzülüyorum.

Eskiden ölenlere üzülürdüm.

Artık kalanlara üzülüyorum.

Maalesef Dünya bir cehennem.

Daha da kötü oluyor her dem.

Kalmadı ne edep, ne erdem.

Üzülüyoruz aldıkça yaş, kıdem.

Savaş meydanı gibi bu Dünya.

Daldık gittik körkütük uykuya.

Keşke yaşananlar olsa rüya.

Güya akıl sahibiyiz güya.

Hepimizin maksadı idi huzur.

Esasında arayan onu bulur.

Dönüp bakmadık, nerede Nur?

Aldandık gittik, kalmadı şuur.

Köle olduk köle, paraya, pula.

Hiç yakışmıyor bu, fani kula.

Hani huzur, kim, nerede bula?

Bilmem, nasıl geliriz biz yola.

Üzülüyorum günler geçtikçe.

Üzülüyorum ahlak, edep yittikçe.

Üzülüyorum insanlık bittikçe.

Üzülüyorum, üzülüyorum gittikçe.

Eskiden gidenlere üzülürdüm.

Artık gelenlere üzülüyorum.

Eskiden ölenlere üzülürdüm.

Artık kalanlara üzülüyorum.

Eskiden ölenlere üzülürdüm.

Artık olanlara üzülüyorum.

Maalesef.

GİTTİKÇE

Öyle bir çağ ki bu, kötülük kol geziyor.

Kötüler her yerde, korkusuz yol kesiyor.

Gittikçe daha berbat oluyor ahvalimiz.

Bilmem ki ne zaman düzelir bu halimiz?

Ah, ah, en zor döneme, devrana düştük.

Ağladık, sızladık, hep feverana düştük.

Gittikçe bu acımız, sızımız diner mi?

Bilmem giden o güzel günler geri döner mi?

Hayatı zorlaştırıyor düzen kurucuları.

Onlar ki yol kesici, çağın vurguncuları.

Gittikçe zulümle daha azgınlaşıyorlar.

Şeytandan daha kötü şeytanlaşıyorlar.

Sık sık soruyorum, nerden düştüm bu çağa?

Sürüklendik selde, sürüldük sarp bir dağa.

Gittikçe aldım, ben de çağdan nasibimi.

Şöyle bir düşün bu zaman eskisi gibi mi?

Gittikçe çölleşiyor yolumun üzeri.

Yemyeşil günlerim gelir mi geri?

Başım önde, yürüyorum aheste.

Bilmiyorum beni bekliyor hangi beste?

Gittikçe daha daha güzel günler olsun.

Bu yaşadıklarımız son hüzünler olsun.

İşte bu dualarımla umudum hep diri.

Yüce Rabbim nasip etsin güzel kaderi.

Karanlığa kızma, haydi kalk, bir mum yak.

Hayata hep inanç ve güven içinde bak.

İmanın seni her daim bu şuurda tutsun.

Gittikçe gittikçe daha da huzurda tutsun.

Umut duyuyorum yine, zaman geçtikçe.

Umut duyuyorum yine, günler bittikçe.

Zorluğun ardında kolaylık var, ümit ettikçe

Elbet kolaylıklar gelir, zorluklar gittikçe.

Elbet kolaylıklar gelir, zorluklar gittikçe.

Vesselam.