Her tarafın, her kesimin, devletin hesabı kitabı, planı,
stratejisi, mekri var. ABD’nin, Rusyanın, AB’nin, İsrail’in, Suudî
Arabistanın, İran’ın, Çinin ve Türkiyenin…
Kripto Yahudilerin, Kripto Haçlıların, Sabataycıların,
Pakradunilerin…
İktidarın hesapları, muhalefetin hesapları…
Dinî cemaatlerin…
Masonların…
Militan Kürtlerin hesapları…
Peki hangisinin hesabı kitabı stratejisi başarıya ulaşacaktır?
Hiçbirininki… Allahın takdiri/kaderi neyse o olacaktır.
ABD’nin, İsrail’in tezgahladığı Büyük Ortadoğu Projesi İslam
dünyasını kan ateş boğazlaşma içinde parçalamaya devam edecek ama
sonunda o plan proje de çökecektir.
Şeytanî şer güçleri dünyayı üçüncü bir genel savaşa sürüklüyor.
Enkazın altında Müslümanların kalacağını sanıyorlar. Kendileri de
kalacaktır, kendileri de yıkılacaktır…
Çok uzağa gitmeye lüzum yok… Önümüzdeki altı ayın büyük ama çok
büyük ve korkunç hadiseleri sahne olacağını sanıyorum.
Sen kâhin misin? Hayır kâhin değil, muhamminim (tahmin edenim).
Bayramdan birkaç gün önce, üç dört dostum bendenizi, bir güney doğu
şehrimize iki günlük bir seyahate çağırmışlardı. Gitmedim… Onlar
gittiler ve dönüşte hakkın varmış dediler.
Yukarıda altı ay içinde demiştim…
Neler olacakmış?
Kâhin değilim… Neler olacağını bilemem ama çok acayip işler
olabilir.
Goeben=Yavuz zırhlısının 1914’te Sivastopolu vurması…
Kobanideki savaş yüzünden bazı doğu ve güneydoğu şehirlerimizde,
İstanbulda olup bitenleri görüyorsunuz.
Çarpışmalar, bombalar, Molotof kokteylleri, ölenler, yaralananlar…
Sokağa çıkma yasakları…
Türkiyemiz bir tuzağın içine çekilmek isteniyor.
Ya Rabbi ne korkunç, ne şeytanî hesaplar…
İslam ve iman kardeşliğini yıktılar, Türkiyenin parçalanmasına yol
açtılar.
Türkiye yüzde 99 olmasa bile çoğunluk itibarıyla Müslüman bir
ülkedir. Ümmet birliği olsaydı, iman kardeşliği olsaydı bugünkü
duruma düşer miydik?
Müslüman halkı dünyevileştirdiler, sonunda büyük bir çözülme,
gevşeme ve yabancılaşma oluştu.
Merhum Üstad Necib Fazıl ne demişti: Biz uzun yıllar boyunca küfür
buzulunu hohlalaya hohlaya erittik ama sonunda korkunç bir çamur
deryası içinde kaldık.
Olup bitenlerle, olacaklarla zinanın, ribanın, iffetsizliğin,
namazı terk etmenin, rüşvetin, haram kara servetlerin, şeytanî
yüksek binaların, açıkta utanmadan arlanmadan işlenen büyük
günahların alakası vardır.
Ayasofya ve bugünkü vahim hadiseler… Bunların arasında bir bağ var
mıdır? Elbette vardır.
Doksan yıldır bu memlekette ne zulümler edildi… Biz hatırlamasak
bile nice ahlar var. Önümüzdeki aylarda o ahların nasıl yakacağını
göreceğiz.
Bunca şirk, küfür, nifak ve günah… Bunca azgınlık… Bunca ah
birikimi… Bunlar büyük çalkantılara, âfetlere, azaplara sebep
olur.
Kurtuluş yok mu bunlardan?
Hiç olmaz olur mu? Ölümden başka her derdin devası vardır.
İşlenmiş kötülükler bilinecek, kabul edilecek, bunlardan pişman
olunacak ve tevbe edilecek.
Bunların telafisi için ne yapmak gerekirse yapılacak.
Mesela Ayasofya tekrar Müslümanlara iade edilecek.
Azgınlıklar, yüzde yüz kaldırılamasa da frenlenecek.
Mü’minler kardeş olacak ve bu kardeşliğin bütün icaplarını yerine
getirecek.
Bir İmam-ı Kebir’e biat ve itaat edilecek.
Ahlaksızlıkla, iffetsizlikle, haram yeme ile mücadele edilecek.
Emr-i mâruf ve nehy-i münker yapılacak.
Ortadoğu, içi ateş dolu bir uçurumun kenarında, bizim param parça
bölük pörçük Müslümanlar, İslamcılar ne yapıyor?
Birleşmek için bir adım atan, bir parmağını kaldıran var mı?
Tashih-i itikad seferberliği var mı?
Beş vakit namaz konusunda yurt genelinde bir kampanya var mı?
Kur’ana, Sünnete, Şeriata, İslam ahlakına yöneliş var mı?
On kadar icazetli alimin, fakihin, şeyhin Müslümanları uyandırmak
ve toparlamak için yayınladıkları bir beyanname var mı?
Bu yazımı okuyacak kardeşlerime acizane ve naçizane bazı
tavsiyelerim olacak:
Az da olsa mutlaka sadaka versinler.
Namazlarını aksatmasınlar.
Can u gönülden ihlasla dua etsinler.
Tûl-i emellerini, dünya hırslarını frenlesinler.
Kesinlikle israf etmesinler.
Doğalgaz kesilmesi ihtimaline karşı hazırlıklı olsunlar, tedbir
alsınlar.
En az bir haftalık su ve erzak depolasınlar.
Perşembenin gelişi çarşambadan belli olurmuş… Dedikoduları, magazin
edebiyatını bırakalım ve önümüzdeki altı ay içindeki perşembelerini
sezmeye çalışalım.
Ne acayip günler yaşıyoruz!
Diyarbakırda altı katlı binanın terasındaki keçi aşağıya atlamış ve
bir çocukcağızı öldürmüş. Tarih boyunca böyle bir kaza olmuş
mu?
Umraniyede bir AVM inşaatının temeli kazılırken dinamit patlatılmış
ve gökten taş yağmış.
Fuhuş, müstehcenlik, azgınlığın, ahlaksızlığın her türlüsü.
Milyonlarca çocuğumuz bonzai tehdidi altında. Devlet, aileler ve
okullar bunu niçin önleyemiyor?
İnşaallah fazla kötülük olmaz. İnşallah Türkiye kendini ıslah eder
de azaba uğramaz.
Siz yine tedbirli olun, hazırlıklı olun.
Ayasofyayı hiç unutmayın, Fatih Sultan Mehmed’in lanet şartlı
vakfiyesini hiç unutmayın. İskilipli Âtıf efendinin feryadını
duymuyor musunuz? O Ankarada bir sabah ezanı okunurken sehpaya
çıkartılıp asılmıştı.
Osmanlı şerbetçisi tatlı su Müslümanları, uyanın uyanın artık?
Hakiki İslam hocalarının, ulemasının, meşayihinin ellerinden öperim
ama din baronlarına bağırabildiğim kadar uyanın uyanın diyorum.
Ben kim mi oluyorum?..
Biçare bir feryatçı…