13 yıl önce son kez yürüyerek girdi yatağına Tekerlekli Sandalye Tenisi Quad Milli Takım Sporcusu Fatih Karataş! Trafik kazası sonucu omurilik felci olan ve uluslararası turnuvalarda Türkiye’yi temsil eden Milli Takım sporcumuz Fatih Karataş ile başlamak istiyorum bir önceki yazıya kaldığımız yerden.

13 yıl önce son kez yürüyerek girdi yatağına Tekerlekli Sandalye Tenisi Quad Milli Takım Sporcusu Fatih Karataş!

Trafik kazası sonucu omurilik felci olan ve uluslararası turnuvalarda Türkiye'yi temsil eden Milli Takım sporcumuz Fatih Karataş ile başlamak istiyorum bir önceki yazıya kaldığımız yerden.

Yaşadıklarını böyle anlatıyor;

'2009 yılında trafik kazası sonucu tekerlekli sandalyeye bağımlı kaldım. Yaklaşık 14 yıldır tekerlekli sandalye kullanıyorum. Tabii ki de engellilik çok zor ama Türkiye'de biraz daha zor oluyor. Tekerlekli sandalyede ya da engelli bireyin toplumda var olması gerektiğini yüzde 80 insanımız bilmiyor. Bu nedenle engellilerimiz çok dışarıya çıkamıyorlar. Ben hayatın içerisinde var olmaya çalışanlardan biriyim. Bütün zorluklara, bütün engellere rağmen tekerlekli sandalye tenisi sporuyla uğraşıyorum. ülkemi bir çok uluslararası arenada temsil ediyorum.

Bu anlamda çok mutluyum. Engelli arkadaşlarıma, kardeşlerime hayatın devam ettiğini bu şekilde göstermeye çalışıyorum. Çünkü bizler öncü olmazsak maalesef hep böyle eve bağımlı, evin içinde var olmaya devam edilecek. Bunları yıkmak için elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Asansörde yer vermezlerse, engelli park yerlerine sağlıklı insanlar park ederse elbette zor ancak bu zorlukları aşmamız için toplumda var olmamız, kendimizi göstermemiz gerekiyor. Bu konuda medyanın, gazetecilerin sadece 3 Aralık'ta değil diğer zamanlarda da engellilerin var olduğunu göstermesi çok önemli.

Mimari engeller gibi bizi engelleyen engeller olmazsa biz hayatın içerisinde var olabiliriz. Engelliye uygun bir sistemde, engelliye uygun bir yerde hep beraber engelsiz bir şekilde yaşayabiliriz. Kaza geçirdiğim zamanlarda evden çıkmam inanılmaz daha zordu. Şimdi biraz imkanlar daha iyi, AVM'lerde daha çok engellilere uygun tuvaletlerin olması gibi.

Aslında insan istedikten sonra hiçbir engelin anlamı yok. Ben omurilik felcinin en ağır evresindeyim. Sevdikten sonra insan hiçbir zorluğu görmüyor, tenisi, sporu çok seviyorum. Sporun içinde olmayı çok seviyorum. Dünyada 13 ülkeye gittim. Tamamen spor amaçlı çok sayıda şehir gezdim. Bu sporun verdiği bir bağımsızlık… O nedenle engelim müsaade ettikçe sporun içerisinde olmaya çalışacağım.

Çalıştığım yerde kaza yaptım. Sonrasındaki evre zordu. Annenizin, babanızın yanınızda olması gerekiyor, siz hayatı tekrar kazanana kadar. Mesela benim babam çalışmadı, annem de çalışmadı. Hep benimle ilgilendiler bu süreçte. Gerçekten çok zorluklar yaşadık. Şu an biraz daha rahat yaşayabiliyoruz. Bir şeyleri kendi başıma yapabiliyorum. Hem maddi hem de manevi anlamda çok zor günlerdi. Şu anda yaşadığımsa; benim turnuvaya gitmem ve oynamam gerekiyor. Yurtdışına çıkmam gerekiyor. Ama biliyorsunuz kur biraz çok arttığı için turnuvalara gidemiyorum. Sponsor bulamıyorum. Maddi anlamda bu sıkıntıları yaşıyorum.'

Şimdi soruyorum hedefi 2024 Paris Paralimpik Olimpiyatları olan, sporla hayata tutunan, örnek ve başarılı Milli Sporcumun neden bu sıkıntıyı yaşıyor? Turnuvalara gidememek ne demek? Bir sporcumuza sponsor olmak bu kadar mı zor?

Olmamalı!

Anadolu Engellileri Birleştirme Derneği İstanbul Şube Başkanı Hasan Çatalbaş'ın anlattığı, engelli vatandaşlarımızın çözüm bekleyen sıkıntılarıyla devam edelim;

MALULEN EMEKLİ OLABİLMEK İÇİN 12 YIL MÜCADELE ETTİM

Haklarını araştırıp tırmalamak, zorlamak, almak size düşüyor. Ben malulen emekli olabilmek için 12 yıl mücadele ettim. Altı yıl kurumum ile altı yılda mahkemem sürdü. Zamanında sağlam olduğumu ispat edebilmem için.

Bunun gibi pek çok sıkıntımız var. Mesela engelli nedir? Türkiye'de yüzde 40 ve üzeri yaşamsal fonksiyonlarını kaybeden engellidir. Fiziksel olabilir, psikolojik olabilir. Avrupa ne diyor? Hafif, orta ve ağır olmak üzere üçe ayırıyor. Yüzde 20 olan da bizim için engellidir, yüzde 55 olan da yüzde 100'de. Derecesine göre haklar tanımış, genel olarak haklardan herkes istifade ediyor. Biz de ise Avrupa uyum yasaları çerçevesinde bu yapıldı. Yüzde 40 altı engeli olanlara hiçbir hak verilmedi. Yüzde 39 engelli raporu veriliyor ama hak veremem diyor. Mesela ben yüzde 100 görme engelliyim raporum yüzde yüzken şu anda yüzde 90. Ben şimdi yüzde 10 iyileştin mi, görüyor muyum? İşte buna 'Avrupa uyum' dediler. 'Balthazard formülü' diye bir formül getirdiler. Bu formüle göre pek çok engelli birçok hakkını kaybetti, hakları geri alındı. Yüzde 60, yüzde 50 engelli olanlar yüzde 40'ın altına düştü. Dolayısıyla engelsiz sağlam, oldular. Bu raporlarla ilgili ciddi travmalar var.

ENGELLİYE HAYATINI ADAYANLARI SOSYAL GÜVENLİK ÇATISI ALTINA ALALIM

Ailelerdeki engellilerle daha çok kadınlar ilgileniyor, hayatını engellinin bakımına adıyor. Ama evinize bir hizmetçi alsanız devlet diyor ki 'sigorta yap' ancak engelliye bakana diyor ki 'Sen engelliye bak, ben sana 3335 TL aylık vereceğim, seni destekliyorum'

'Güzel' fakat engelli yakını vefat eden hem yakınını kaybetme travması yaşıyor hem de maaşı kesiliyor. 50 yaşına gelen bir kadın Türkiye koşullarında nerede iş bulabilir? Yedi yıldır söylüyorum; Ne olur bir engelliye hayatını adayanları sosyal güvenlik çatısı altına alalım. Ülkemizin imkanları buna yeter. Bütçede imkan yok deyip, topu taca atmayalım.

Çorlu'dan bir hanımefendi beni aradı. Öğretmenliği bırakmış, annesine bakabilmek için. 'Annemin biz farkında olmadan ağır engelli raporunu yarı bağımlıya çevirmişler haberimiz yok ortada kaldım' diyor. Raporlar belli aralıklarla güncelleniyor. Sağlık Bakanlığı veri tabanına kaydediliyor. Psikolojik sorunları şekeri, tansiyonu, kalp rahatsızlığı olan bu teyzemizin pandemi döneminde bilgileri sistemde görünmeyince ağır engelli raporu yarı bağımlıya çevriliyor, evde bakımı kesiliyor. Bu insan annesi vefat edince ne yapacak? Öğretmenliğe dönebilir mi? Hayır. İnşallah bu sözlerimi Cumhurbaşkanı Erdoğan duyar. Her platformda dile getiriyorum milletvekillerine, bakanlarımıza konuyu açtım, mektupla da ilettim.

EVDE BİR TANE ASGARİ ÜCRETLİ VARSA ENGELLİ MAAŞI BAĞLANMIYOR

Yüzde 65 engelli bir hanımefendi. Anne-baba ölüyor, ağabeyinin yanına sığınmak zorunda kalıyor. 45 yaşında. Ağabey, yenge sahip çıkıyorlar. Ağabey ticaret yaparken iflas ediyor. Asgari ücretle bir işe başlıyor, başlar başlamaz bu hanımefendinin aylığı kesiliyor. İki gözü iki çeşme ağlıyor 'Ben abime özel ihtiyaçlarımı nasıl söyleyeceğim?' diye. Bir hafta uyumadım.

Evde bakımda eve giren para 3666 TL'yi geçiyorsa evde bakım verilmiyor. Her iki tarafta kan ağlıyor çocuğu 10- 15 bin TL maaş bile alsa vermiyorsa ne yapsın o anne-baba?

ORTEZ- PROTEZ İHTİYAÇ DURUMUNDAN LÜKSE GEÇTİ

Ortez-protezde devlet katkısı var. 6200 TL protez katkısı veriliyor, minimum protez 55.000 TL. Birçok engelli ya yardımla ya da bankadan kredi kullanıyor, ödeyemeyince faiz sarmalına giriyor. Ne huzur ne de rahat kalıyor.

Ortezde 1200 TL yardım. Ortezin minimumuysa 15.000 TL. Bu rakamların güncellenmesi gerektiğini sürekli söylüyoruz.

Engelli için ortez- protez ihtiyaç durumundan lükse geçti. İcra ile engelli vatandaşlar arasında bir iletişim problemimiz var.