Her Yazar Her Konuda Yazmalı mı?
Tabii ki hayır. Fakat, “hayır” demekle mesele izah edilmiş
olamayacağı için, konuyu açmak gerekiyor.
Bahsetmeye çalışacağım, başlıktaki konu sanılanın çok ötesinde
önemli bir konu.
İnsan gerçekten çok derin, çok muamma, çok iyi, çok kötü, çok
felaket, çok güzel gibi ne kadar sıfatlar varsa hepsinin muhatabı
sanıyorum gözleri aşan iyi ve kötü sıfatların hepsi insan için
geçerli. Kötü olması içinde, iyi olması içinde maddi manevi iki
unsurunda insanda olması gerekiyor. Bir velinin beyti yani: “İnsan
melek, insan çıyan, insan canavar
Bilmez ki içinde bir nefesçik canı var”
Bizde bir adet var. Gündem mi değişti? Furyaaa, hemen hemen herkes
aynı konu hakkında yazıyor.Ertesi gün gündem değişiyor bu defa o
gündem yazılıyor. Rutin olarak böyle gidiyor akış.
“Akil insanlar hakkında yazmayacak mısın?” Allah Allah! Akil
insanlar hakkında yazmaya gerek olan, ama kimselerin fark edip
yazamadığı bir konu mu var ki bende yazayım? Hem gerekenler
yazılıyor, neden birde ben yazıyorum ki. Hem de, benim bilgi alanım
olan konu mudur ki yazayım?
Hep gündemi takip ederken insanın iç dünyası unutuldu. İnsan
bilgiyle, ibadetle beslenmezse içten içe manevi çürüme
sergileyeceğini, bu meselenin çok önemli olduğunu bile bilmeyenler
var.
Bir zatın güzel bir tespiti var o tespitine göre insan çiçek
bahçesine benzer, bahçe sahiplerinin hepsi birden bahçeye sadece su
dökerlerse, bahçede yeşeren ne ise o çürür, ya da herkes her gün
gübre dökerse çiçekler yada sebzeler yanar ve kurur. Bahçe
sahiplerinin kimi bahçeyi sulayacak, kimi gübre koyacak, kimi
otları temizleyecek, kimi çapayla yetişmekte olan her ne ise onun
dibini toprak dolduracak, kimi avlu yapacak yani topraktan çıkan
her şey dengeli takip ve dengeli bakım ister.
Takip ettiğim kadarıyla söylüyorum, bugün, insanın iç dünyasıyla
dış dünyasını dengeli ele almayan dünya, insanı çürütüyor. Hep aynı
şeyler, hep aynı şeyler. Bıktırana kadar aynı şeyler, tabiî ki
yerinde iş yapmak olmuyor.
İnsan unutuldu.
Bir insan devamlı zikir yaparda bilgi edinmek için okumazsa,
devamlı okuduğu halde zikir yapmazsa (Buradaki zikirden kastım
zikrullahtır.) o insan asla mutmain olmuş bir kalp sahibi olamaz.
Ayet ve Hadis-i Şeriflerde bu söze deliller olduğu bilinir.
İnsanın içinde hayvanlar sürüsü var. O hayvanlar, insanın içinden
çıkarılması gerekiyor ki, insanın içine insan yerleşsin. Bu da
dengeli bilgi ve dengeli iman sahibi olmakla olur. Fıkıh okuyan hep
fıkıh, ilahi okuyan hep ilahi, tecvit okuyan veya öğreten hep
tecvit, hep matematik, hep aynı şey üzerinde olursa, kalp ölmeye
başlar. Beyin bilgi, kalp ibadetle canlanır, manen dirilir. O halde
denge çok önemli. Her zaman aynı şeyleri yapanların, İslami ruhtan
uzaklaştıklarını, gözlem ve ucu açık anket sorularımla araştırdım
ve gerçeği gördüm.
“İnsanın içinde nasıl hayvan olabilir? ” diyenler var.
Hayvanda adalet, hukuk ve farkındalıklı merhamet yoktur. İnsanın
içinde hayvanlar olmamış olsaydı, üç bel kuruş uğruna iki çocuk
nasıl öldürülürdü? Bir genç kızın boğazı nasıl kesilirdi? Köy
evleri cayır cayır nasıl yakılırdı? Anne baba, (mecburiyet olmadığı
halde) sırf, her şeye karışıyor diye nasıl bakım evlerine
verilirdi? Çocuğu günah işlemiş diye, gece yarısı bir evlat nası
sokağa atılırdı? Kendisinden boşandı diye bir kadın nasıl darp
edilir veya ahirete gönderilirdi?
Kabul edelim lütfen, eğer içimizi eğitmedikse bizim içimizde de
onlar yaşıyor. Kimimiz de onlarca, kimimiz de bir iki.
Konu mecrasından sapmadan aynı yere gelelim.
Kimimiz iç dünyaya, kimimiz dış dünyaya yönelik çalışırsak içlerde
denge kurulur.
Her yazardan her konuda yazması istenmemeli, beklentiler günü
birlik konular üzerine yoğunlaşmamalıdır.
Toplum olarak, biraz insanın iç dünyasına doğru yolculuk yapsak,
yerimizden 140 milyar ışık hızı yılı uzak olan galaksilerle (bu
galaksi 2002 yılında bulunan, daha sonra daha büyük ve daha uzakta
olan galaksi bulundu.) İçimizde, yaratılış bakımından,
galaksilerden daha ilginç karma olan hücrelerimizi aynı karede
tefekküre çalışmazsak, ufkumuzun bir kanadı kırık kalır.
Bütün bunlar için, her beyin bir günde en az üç beş konuda hatırı
sayılır bilgi edinmeli.
Şuan benim yazımdan, her yazarın gündemi yazma mecburiyeti olmadığı
bilgisini yenilediniz. Şimdi, başka bir yazarı okumaya başlayalım
bakalım ne öğreneceğiz.
Selam olsun kendisini yetiştirmek için emek verenlere…