“Engelsiz bakanlığı kurulması için geç kalmadık mı?” yazımız engelli vatandaşlarımızın ilgisini çekti ki bana türlü dertlerini ve sıkıntılarını anlattılar. Bende yazımda bu sorunlarını sizlere aktaracağım.
1-Engelli bireylerin en büyük sıkıntısı SAĞLIK RAPORU konusudur.
Aynı hastalık ve engelliliğe sahip olanlara hastaneler farklı rapor verdiği için farklı engellilik oranları ortaya çıkmaktadır. Örnek olarak baş parmağı kopan birine bir hastane yüzde 10 engelli oranı verirken başka hastane aynı duruma yüzde 15 veriyor. İtiraz edildiği zaman da “o zaman oranı yüksek veren hastaneye git” deniliyor. Belki bu engellinin bacakları tutmuyor. Zaten güç bela hastaneye gelmiş. Bir daha nasıl uğraşsın. Sağlam insan bile hastane şartlarında zorlanabiliyorken.
2-Raporlardaki “süreli” ve “süresiz” ibareli raporlar.
Bir kişiye engelli raporu veriyorsanız bu kişinin o engeli veya hastalığıyla ömür boyu yaşayacağını belgeliyorsunuz. Değil mi? İETT’den indirimli ulaşım kartı almak istendiğinde engellilerden ille de yeni tarihli rapor isteniyor. Yeni tarihli rapor niye isteniyor cevap yok! Eski raporların e-devlette görünmesi isteniyor buda engelliler için ayrı bir zulüm. Eski raporları e-devlete kayıt yaptırmaya gidiyorsunuz bu sefer hem Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı hem de Sağlık Bakanlığı bunu sisteme kayıt yapmak istemiyor ya da bin bir çileden sonra kayıt yapıyorlar. Yani engellilerin rapor çilesi ömür boyu arkalarında geliyor.
3- Ehliyet eziyetine değinmeden yapamayız.
Bir örnekle gidecek olursak baş parmağı kopuk Mehmet’e hastane sen ehliyet alabilirsin diyor ama yine baş parmağı kopuk Ahmet’e başka hastane sen ehliyet alamazsın diyor ve Ahmet, ehliyet alabilmek için hastane hastane, şehir şehir dolaşıyor. Bu engellileri toplumdan soyutlamak için yıldırmaktan başka bir şey değildir.
Çok daha saçmasını söyleyeceğim eskiyen ehliyetini yenilemeye giden bazı engellilere “Sen sürücü olamazsın” deniliyor. Ya hu bu nasıl olabilir. Bu kişilere ehliyet verilmiyor. Yıllardır araç kullanan engelliler bir anda ortada kalıyor. Ne Cimer ne Meclis komisyonu bu konuyu görmezden geliyor.
4- Engelli park yerleri işgal ediliyor.
Araçlarıyla şehirde veya AVM gibi yerlerde engellilere ayrılan bölümlere hiçbir gerekçe olmadan başka araçlar park ediliyor. Polise ihbar ediliyor ancak ekip gönderilmiyor ya da geç gönderiliyor. Bu konuda saygıda özellikle sınıfta kalmışız.
5- Engellilere yönelik aletlerin veya araçların şehir içlerinde çalışmaması.
Birçok üst geçitte asansör veya yürüyen merdiven çalışmıyor. Mağaza, işyeri gibi yerlerin çoğunda engelli rampası yok, olanların tamamına yakını da göstermelik rampalar. O kadar dikler ki tekerlekli iskemle kullanan kişinin bu rampadan çıkması ve inmesi mümkün değil.
6-Engelliler hem devlette hem de özel sektörde rahat iş bulamıyorlar.
Engelliler kolaylıkla iş bulamıyorlar, hemen eleniyorlar. Elenmeyenlere de reva görülen vazifeler, engelli kişinin meziyetlerine ya da engeline hiç uygun olmayan görevler veriliyor.
Bizlere uygun görülen pozisyona ait engelli ilanlarıysa şöyledir: Komi, Bulaşık, Temizlik vb. pozisyonlarda ve bölümlerde “Engelli Personel” pozisyonunda görev alacak çalışma arkadaşı aramaktayız.
7- Allah aşkın engelli aydığı yeterli midir?
18 yaş altı ve üstü engelli aylığı, engellilik derecesine göre belirlenen engelli aylıkları, engelli emekli aylığı ve evde bakım rakamı, siz söyleyin günümüz için uygun tutarlar mıdır? Devlet tarafından karşılanan hasta bezi fiyatları ile piyasa fiyatlarını karşılaştırdığınızda, maddi gücü olmayan bir hasta/engelli günde bir tane hasta bezi ile idare etmek zorunda kalmaktadır.
Hasta bezinde olduğu gibi ortez-protez-işitme cihazı gibi engellilerin kullanmak zorunda olduğu araç gereçlerin de bedelinin tamamı ilgili resmi sosyal güvenlik/sigorta kurumları tarafından karşılanmıyor. Engelli kişinin ödemesi gereken katkı payı tutarı mesela %10-%15 gibi bir nispette olsa, bunu makul karşılarız. Ancak 40-45 bin lira civarındaki bir uzun bacak yürüme cihazı için en az 15-18 bin, 15-20 bin liralık bir işitme cihazı için de 13-17 bin lirayı engelli kişi kendi cebinden ödemek zorunda bırakılıyorsa sosyal devlet sınıfta kaldı demektir.
8-Engellilerin araç alma hakkında da ayrı sıkıntılar var.
Vergi daireleri ÖTV’siz araç alımını hemen hemen imkânsız hale getirmek için akla hayale gelmeyen bahaneler üreterek engellileri bezdirme yoluna gitmektedir. Bir nokta veya virgül eksikliği bahane edilerek işlemlere adeta yeniden başlanmasına zorlanılıyor. Yeniden başlatılması diyorum zira hastane de kendi kararında ısrar edince araç almak imkânsız hâle geliyor. Bu hak gaspı değil de nedir? Tekerlekli iskemleye bağlı olarak yaşamını sürdürmek zorunda olan bir arkadaşımız hastane- vergi dairesi – (gerektiğinde) defterdarlık- araç bayii- yine icabında bir başka şehirdeki hakem hastane arasında mekik dokumasının ne derece zor olduğunu tahmin edebilir misiniz?
9- Camiler bile engelliler düşünülmeden inşa ediliyor.
Yeni inşa edilen camilerimiz engelliler hesaba katılmadan inşa ediliyor. Yoldan avluya, avludan cami içerisine girişte basamak var ise, basamak yanında bir rampa çok camide bulunmuyor. Şadırvanın en azından bir tane çeşmesi engellilere uygun şekilde düzenlenebilir. Çok kolaydır. Tuvalet ise en büyük sıkıntı. Mesela Çatalca’ya bağlı İhsaniye köyünün merkezde bulunan büyük cami, yeni inşa edilmiş düz ayak bir cami olmasına rağmen bir tane alafranga tuvalet veya engellileri uygun bir kabin yok. Oysa içeride çok sayıda kabin var. Ümraniye’de daha yeni inşa edilen Hacı Nusret Yıldırım Camii’nin engelliler tuvaleti çalışmıyor ve depo olarak kullanılıyor. Yine yeni inşa edilmiş sayılan Topkapı Anıt Mezardaki caminin tuvalet ve şadırvanına ulaşmak için takribi 40 basamak inmek gerek.
Yazım çok uzadı farkındayım bu maddeler uzar gider ama bu sorunları da dile getirmek benim borcum. Umarım bir yerlerin dikkatini çeker yazımızda şu yaşanılan sorunlara çare olur.