İnsanların kapasitesini iyi kullanma sistemidir. Yüksek nitelikli
düşünme sistemidir. Kuantum sistemi geleceğe yönelik düşünme
sistemdir. Günlük hayatta odaklı düşünme sistemidir. Geleceğe
yönelik sesler, hayallerin bilinçaltında gizli olmasıdır.
Her insan zaman zaman çok değişik düşünceleri üretirler bu
duyguların ev düşüncelerin çok iyi bilinçaltından bilinç üstüne
çıkarmasıyla çok kaliteli düşünceler ortaya çıkma olasılığı
vardır.
Daha önce tekrar eden düşünceleri kullanma sistemidir. Kuantum
sistemiyle çok başarılı işler yapmak mümkündür. Bu teknik yeni bir
sistemdir. Beden, kalp, ruh ve zihin yaklaşımların ötesine geçerek
tüm yaşamsal süreçlerinizi ve düşüncelerinizi sil baştan
değiştirmek yani bir süreç başlıyor. Buna kuantum düşünce sistemi
denmektedir.
Hayatınızdaki sonuçlara müdahale edebileceğimiz farkında- lığına
kavuşturacak kadar etkili güçlü bir üst boyuttur. (R.Şanal)
“Bende ben değilim. Sen ben misin” (Hazreti Mevlana ) burada çok
ince nüanslı bir düşünce sistemi vardır. Her insanın içinde yatan
ayrı dünyaların varlığından bir kapı aralamaktadır. İnsanoğlu çok
iyi düşündüğünde düşünce dünyasının sonsuza dek bir derya misali
genişlenebileceği ve bu deryada mutlaka kendine uygun bir yaşam
dünyası oluşturma imkânın var olduğu gerçeğiyle karşı karşıya
kalacağını bize mesaj olarak vermektedir.
Mevlana hazretlerinin içinde yaşadığı çağa baktığımızda bugünkü
kadar teknik ve teknolojinin gelişmediği bir çağ olmamasına karşın
bu ileri düzeyde bir düşünce sistemini ortaya koymuş olmasıdır.
Bu kadar etkili bir düşünce ürünü olan sözü söylemiş olması onun
mistik dünyasında ne derece bir genişlik ve derinlik olduğunun bir
göstergesi olarak görmek gerekir diye düşünmekteyim.
Hazreti Mevlana çağları aşan bir mütefekkir olma özelliğini
taşıdığında bir anlamda kuantum düşünce sisteminin bir ayağını
oluşturmaktadır. Var olan bu düşünce sistemine bir giriş
yapmaktadır. İslam dünyasında yetişmiş bütün büyük âlimlerin ve
bilge insanların varlık dünyası buna daima işaret etmiş olmasına
karşın bizlerin bu dünyaya bu güne kadar bakmamış olmamız ve bu
dünya ile alakalı düşünce sistemi kurmamış olmamız bizi dünyamızın
dar ve yüzeysel kalmasına neden olmuştur.
İnsanoğlunun gücünün üzerinde bir düşünce sistemine sahip olduğunun
farkında olması demektir. İçimizde gizli kalmış duygu ve
düşünceleri ortaya çıkarmamız halinde insan olarak nelere kadir
olduğumuzun bir göstergesidir.
“Biliyorum sen bir meleksin, bana yardım etmek üzere gönderildin.
Zor günlerde çıka geldin sen. Hoş geldin melek “ ( candan Er
çetinin şarkısı) burada insanoğlunun içinde gizli olan melekeye
büyük bir gönderme var. İnsanoğlunun varlık sebebinin görüldüğü
gibi basit bir düşünce sistemi olmadığının mesajları olarak bize
verilmektedir.
İçimizde var olan melekelerimizi keşfettiğimizde ve onlarla barışık
olarak yaşamaya başladığımızda gücümüze güç katabileceğimizin
işaretlerini vermektedir.
Bizim en sıkıntılı anımızda bile bize yardım edebilecek
melekelerimizin olduğunu ve son demde bile insanların kendine huzur
ve güven verebilecek bir içsel dünya kurabileceğini ve onunla mutlu
olabileceğini gerçeğiyle karşı karşıya olduğumuzu bilmek çözüm
noktasının odak noktası olarak görülmelidir.
“Bir ben var benden içerü” (Yunus Emre) Bu sözü sıradan söylenmiş
bir söz değildir. Bu sözde bir derinlik vardır. Bu söz 4 boyutun
ötesinde bir derinlikte insanoğluna gönderme yapmaktadır.
İnsanoğlunun düşünce derinliğinden nelere kadir olduğunun bir
işareti olarak görülmelidir.
Biz Müslümanların yüce kitabı olan kuran ı kerimde düşünme ile
ilgili sayısız ayet vardır. Düşünmenin ne derece insan hayatında
önemli bir iş olduğunu bize her defasında hatırlatmış olası
tesadüfî bir olay değildir. Sistematik bir dizelerin sonucudur.
İnsanoğlu düşünmediği zaman kurtuluşa eremez. Düşünen insan
kurtuluşa ereceğine büyük mesajlar dizesi olduğunu bilmek
durumundadır. Düşünemeyen insanın varlığından söz etmenin mümkün
olmadığını bilmesi gerekir. Allahın kutsallığına bilgi sahibi olmak
düşünme melekemizi kullanmayla alakalı olduğunun göstergesidir. Bir
Müslüman’ın düşünce sisteminden ne derece yararlanması gerektiğini
ölçüleri ve kuralları bizim kitabımız olan kuran ı kerimde sayısız
defalar verilmiştir.
Düşünebilen ve düşüncelerini iri ve diri tutanların hesabının da o
derece ağır olacağını bilmemiz gerektiğini yüce kitabımız bize
söylemektedir. Doğrusu her asırda sorumluluk duyan ve sorumluluk
duymanın ne kadar insan için önemli bir iş olduğunu bize hep
anlatılmıştır. Sorumluluk duygusu devre dışı kaldığında
insanoğlunun başına neler gelebileceğinin reçetesi bize
verilmiştir. İnsanlar düşünme melekesini kaybederse neleri kaybetme
ile karşılaşacağını tahmin etmesinin imkânı bile yoktur. Bir
toplumda düşünme melekesi kay bulduğun da o toplumun ne gibi
çelişkiler dünyası yaşayabileceğini düşünmek bile bir maharet
ister.
Düşünme melekesini kaybeden toplumlar dönüştürülme ile karşı
karşıya kalırlar. Bu dönüştürme çoğu zaman ileri ye olmayabilir. Bu
dönüştürme büyük çoğunlukla geriye doğru olmaktadır. O zaman toplum
topyekûn yerinde saymaktadır. Toplum köhne olarak yaşamaya mahkûm
edilmektedir. Geri kalmak bir kader olmayıp bir düşüncesizliğin bir
ürünü olarak ortaya çıktığını bilmek durumundayız. Bu duruma
düşmemek için her insanımız düşünme melekesini güçlü kullanmak için
çaba sarf etmelidir. Bu düşünme melekesini kaybeden toplumlar sürü
olmaya mahkûmdurlar. Sürü şeklindeki toplumları yönetmek kolay
olmaktadır.
Onun için insanlar sürü olmamalı ve sürü olmamak içinde düşünme
melekesini iyi kullanabilecek yeni düşünme sistemini geliştirmesi
gerektirir. Onun için kuantum düşünme sistemi üzerinde yoğunlaşmak
ve yaşam kalitemizi yükseltmek için yeni baştan dünyada ki
gelişmelere bakmak gerekir. Dünyada ileri ülkeler neyle meşgul
olmaktadır. Nelere kafa yormaktadır. Nelere yönelmektedir. İçinde
yaşamakta olduğumuz dünya nereye doğru almaktadır. Dünya bir
yerlere kayarken biz neyle uğraşmaktayız. Bunu sorgulamak için bu
sorgulama metotlarına kafa yormak gerekir. Onun için kuantum
sistemi önemli bir sistem olarak yeni baştan karşımıza çıkmaktadır.
Kuantum düşünce sisteminin dünyadaki ayağı ve bizim ülkemizdeki
ayağı ne zaman ve nasıl başladı ona bakmak gerekiyor.
Bu sistem 2000 ‘lı yıllarda başlayan bir sistemdir. Öz güven
sağlama sistemidir. Güvensizlik iyi bir davranış değildir. Bu
güvensizliğin güvene 1dönüşmesi, sahte insan olmanın dışında gerçek
bir insan olmaya doğru adım atmak demektir. Kuantum düşünme
sistemiyle zengin olmak mümkün mü diye düşünmek gerekir diye
düşünmekteyim. Kuantum düşünme sistemi güvenmek demektir. Kuantum
sistemi var olan gücümüzü bilinçli kullanması demektir.
Hayallerimizi, korkularımızı, kuruntularımızı olumlu olarak
kullanmak demektir.
Kuantum fiziği ve kuantum düşünme sistematiği bir birini
tamamlayıcı özellikler taşır. Kuantum düşünme sistemi umutla
yaşamak ve mutlu olmak olarak algılamak mümkündür. Her insanın
mutlaka başarılı olacağı bir işi vardır. Başarmak istediği işleri
öz güvenle üzerine eğilmesi demektir. Güven ortamının olduğu yerde
mutlaka başarı var demektir. Öz güven tesis edilirse başarı
kaçınılmazdır demektir. Günümüz dünyasında kamu da yükselmenin
önünde bazı engelleyici birçok sebep olabilir. Bu engeller zaman
içinde mutlaka aşılacaktır.
Her idari sisteme üreten insanlar mutlaka lazımdır. Bu üreten
insanlar idari sistemde yer almazsa o ülkede mutlaka bir geri kalma
ve algılama problemi doğar ve sonuçta ülkenin fakirleşmesine sebep
olacaktır. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde algı ve anlama
problemi birinci sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu günkü
dünyada bazı ülkeler gelişmiş ve zengin olmuşlarsa bu konulara çok
dikkat etmiş olmalarındandır.
Kuantum düşünme sistemi tekniğini kullanan ülkelerin insanları
birey bazında mutlumudur? Bu düşünme sistemi, kolay öğrenme tekniği
geliştirmeye daha uygun ortamlardır. Kuantum düşünme sistemiyle
daha sağlıklı düşünme becerisi elde etme imkânımız vardır. Sağlıklı
düşünme sağlıklı yaşama imkânı sağlar bize, sağlıklı düşünme
becerdiğimiz zaman mutlu olmayı elde etmiş oluruz. Kuantum düşünme
sistemiyle mevcut kaynakları tüketmek nasıl olur ve mevcut
kaynaklar bize yeter mi? Diye düşünürsek tam tersi yeni kaynaklar
üretme imkânımız vardır. Kuantum düşünme sistemi bize yeni
kullanılabilir kaynaklar sağlar diye düşünmekteyim.
Biz insanlar sıradan düşünme tekniklerinden sıra dışı düşünme
tekniğine geçtiğimiz zaman üreten birey ve toplum olmaya geçeceğiz.
Bu gün ülkemizde sıra dışı düşünen bu fikirleri saygıyla karşılama
kültürüne sahip olmadığımız ve bu tür düşünceleri yaşatmadığımız
için buluş ve bulgularımız azalmaktadır.
Çoğu zaman kıskançlık ve çekememezlik yüzünden sıra dışı çalışmalar
etraf bile bulmamaktadır. Bizim ülkemizde makam ve mevkiler rant
olarak dağıtıldığı sürece bu aykırı düşünen beyinler ortaya çıkma
fırsatı bulamamaktadır.
Bu gelişmenin önünde büyük engeldir. Bu engeli kaldırmak her
birimizin görevi olduğunu bilir ve buna göre üreten insanımıza
fırsat verirsek o zaman aykırı düşünceler değer bulacaktır. Bu
ülkede her kes aynı şeyleri düşünürse ve aynı şeylerle meşgul
olursa verimlilik olmaz ve ilerleme olmaz. O zaman aykırı düşünme
bize zararlı değildir bilakis faydalı bir düşünme olduğunu bilmek
durumdayız. Allah hepimizi aynı yaratmadığına göre farklı düşünme
yeteneğe sahip olmak hakkımızdır diye düşünmekteyim. Önemli olan bu
farklı düşünmeye sahip insanımıza değerler yaratmak ve onların
düşüncelerinin yeşermesine ortam hazırlamaktır.
Bu gün hep aynı kaynaklarla devam etmeye çalışırsak kullandığımız
kaynakların tükenmesi veya demode olması durumu ile karşı karşıya
kalırız. Bunun olmaması için mutlaka her gün ulaşılması güç işleri
başarmak için düşünme ilkimizi iyi kurgulamak gerekir. Bu iklimi
iyi kurmazsak düşünce ürünü ortaya çıkmaz ve körelme söz konusu
olur.
O zaman bizler bu ülkeye ve vatandaşımıza karşı sorumluluklarımızı
biliyorsak bu ülke için düşünme gücümüzü iyi kullanmak gibi bir
sorumluluğumuzun olduğunu bilmeliyiz.
Kuantum düşünme sistemi ilköğretim ve ortaöğretim yıllarında
öğrencilere verilmelidir. Bu düşünce sistemiyle çocuklarımız öz
güven kazanmalıdır. Öz güven kazanan çocuklar mutlaka başarıyı
yakalayacaktır. Başarılı çocuklar başarılı işler yapacaklardır.
Eğitim öğretimde daha az zayiatla işleri sonuçlandırmayı
öğreneceğiz.
Eğitimciler ve yöneticiler kuantum düşünme sistemine uygun öğrenci
yetiştirirse sınıfta kalma ve sistemin dışına çıkarılan öğrenci
daha az olacaktır. Bu da eğitim öğretimde başarı demektir. O zaman
başarılı gençler yetişecektir. Bu da üretim demektir. Bu da
mutluluk demektir. Bu da zengin birey demektir. Bu da sağlıklı
toplum demektir. Bu da huzur ve güvenli birey demektir. Huzurlu ve
güvenli bireyler huzurlu ve güvenli ülkeyi ortaya koyacaktır. O
zaman ileri bir ülke olmak hakkımız olacaktır.
Ülke olarak kuantum düşünme tekniği paralelinde işler yapılması
ülkede birçok yeni kaynakların bulunması anlamı taşımaktadır. Genç
ve dinamik bir ülke olmak için mutlaka düşünme sistemimizi
derinlemesine ve yüksekliğine uygun ortamlar yaratmak durumda
olduğumuzu bilmeliyiz.
Kuantum düşünce sistemi ortak aklın yapması gerekenleri yapmayı
önermektedir. Bir kişi olmanın ötesinde biz olmayı önermektedir. O
zaman gücümüz bütünsel bir gücü ifade edecektir. Bizi sınırlayıcı
tembellik duygu ve düşüncelerden kurtulduğumuz andan itibaren
gücümüze güç katma imkânı elde etmiş olacağız.
Doğuştan itibaren hakkımız olan bolluğu ve bereketi yaşamak için
çok yüksek düzeyde düşünerek iş yapma imkânı elde etmenin yollarını
bilmek hakkımızdır diye düşünmekteyim. Hazır bilgiler ve hazır
imkânlar bizi çıkmazlara sokmaktadır. Aslında bizim farkında
olmadığımız bizim bedenimizin enerji okyanusu olmasıdır. İşte
önemli olan bu enerji okyanusunun harekete geçirmektir. Öfke ve
suçluluk duyguları bizim bütün bedenimizi sarmaladığı zaman bizin
nasıl bir hal alacağımızı bilmemiz gerekir.
Onun için öfke ve suçluluk duygusundan kendimizi sıyırmak ve duygu
seli yaşayarak bir sıçrama yapmak bizi ruhsal olarak da mutlu
edecektir. Bunu yaptığımızdan itibaren başkalarını tanımak ve
başkalarıyla birlikte güç oluşturmak gerekir. Bireysellikten
kolektif olmaya doğru yol almak insana güven ve huzur verecektir.
Bu düşünce sistemi bize kişiler arası iletişimde en derin boyutunu
sunar. Çok imkâna ve servete sahip olmak her zaman bize huzur
vermeyebilir. Bu imkân ve servetimizi ne derece ne gibi işlerde
kullandığımıza bağlı olduğunu bilmek gerekir. Bu düşünce sisteminde
daha çok kahkaha daha çok dostluk ve daha çok iç huzur demektir.
Yaşamanın temel amacı olan sevinç duygusunu derinliklerimizde
hissetmektir. Daha çok deneyim ve daha çok hayır üretebilmektir.
Üretebiliyorsan o zaman zenginsin demektir. Okyanusun bir
damlasındaki değişim diğer tüm damlaları değiştirir.
Bu ufuk turunda maksat düşünce sisteminin derinliklerini ve bu
derinliklerde yaşayan güzellikleri yaşamaktır. Bu günkü kapitalist
dünyada maddeci düşünceler zaman zaman güzel düşünce iklimimize gem
vurmakta ve gölgelemektedir. Düşünce iklimimizin şen olması ve
şenliklerle donatılması için içimizde var olan devasa düşünce
zenginliklerin farkında olmak gerekir. Bunun olması için
çocuklarımızın yaşına uygun eğitim ve öğretim teknikleri ortaya
koymak gerekir diye düşünmekteyim. İleri ülkeler okul öncesi eğitim
ve bu yaşlarda çocuklara verdikleri eğitim çok önemsenmektedir.
Bununla kalmayarak aile eğitimi ve aile eğitimi öncesi ana
rahimdeki bir çocuğun şekil almasıyla birlikte bir annenin bu
aşamada çocuğuna neler kazandırması gerektiğini bilmesi ve ona göre
günlük olarak sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğinin
vurgusunu yapmak tam zamanıdır. Büyük ilim ve irfan sahibi
Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretleri asırlar öncesi yazmış olduğu
marifet name eserinde düşünce, akıl, zekâ, insan ve insanın ana
rahimdeki duyarlılığı ve dış tepkilere duyarlılığını çok iyi dile
getirmiştir. Çocuk eğitimin ana rahminden itibaren başladığını ve
bu andan itibaren yatırım yapmak gerektiğini bize
söylemektedir.
Bizler bu anlayış ve düşüncelerle insanoğluna değer verir ve
çocuklarımızın düşünce sistemine katkı sağlarsak, çocuğun
doğmasıyla birlikte aile ocağında zekâ açıcı ve zekâ derinlikleri
üzerine çalışmalar başlatmalıyız. Okul öncesi den itibaren her yaş
düzeyine uygun eğitim öğretim ortamı ve bu ortamlara uygun öğretmen
yetiştirmek gerekir ve mevcut öğretmen ve yöneticilerin düşünce
sistemlerinin yeni baştan onarılması ve geliştirilmesinin zaruri
yetine inanmak gerekir. Zaman içinde demode olmuş ve anlayış
kıtlığına neden olan sebepleri mutlaka ortadan kaldırmak gerekir
diye düşünmekteyim.
Okullarda okuyan çocuklarımızın bizden daha zeki ve derin düşünceli
olması bizi korkutmamalı ve bu derin ve zengin düşünceler bize
cesaret kaynağı olmalıdır. Bu derin ve zengin düşünce kaynakları
kullanırsa ve iyi yönetilebilirse toplumda zengin bir düşünce
birikimi yaratacaktır. Düşünceler sıçraması yaşanırsa ülkede üretim
aratacak ve bolluk olacaktır. Bolluk ve zenginlik toplumun bütün
katmanlarına yayıldıkça insanımızın eğitim öğretim düzeyi
yükselecektir. Eğitimli insan kitlesi bu refahı tabana yayacaktır.
O zaman bu ilke ileri düzeydeki ülkelerle yarışma imkânı elde etmiş
olacaktır. Zengin ve zenginlikleri paylaşan ülke huzur ve güven
içinde kaliteli bir yaşam sürecine girecektir.
Bu anlatılanların dışında bir yol izlenmesi bizi içine kapanmış ve
sorunlarıyla boğuşur bir toplum olmaya götürecektir. Bu da
toplumumuz için tehlike demektir. Bu tehlikelerden kaçmak için
birey olarak her birimizin sorumlulukları vardır. Sorumluluklar
bizim görevli bulunduğumuz kurum ve kuruluşlarda tam ve eksiksiz
olarak görev yapmamızı bize emir buyurmaktadır. Bu gün toplum
olarak sadece tüketen bir toplum olmuşsak yukarı da anlatmaya
çalıştığım düşünme sistematiğimizdeki problemlerden
kaynaklanmaktadır.
Bize emanet edilen çocuklarımızı gelecek dünyaya uygun koşullarda
yetiştirmek gibi sorumluluğumuz vardır. Biz eğitimciler düşünme
tekniklerini iyi kavramak ve uygulamak durumda olduğumuzu daima
bilmeliyiz. Okullarda eğitemediğimiz çocukların sorumluluğunu
kimlere ve nasıl ihale edeceğiz.
Bunların sistem dışına çıkması ve eğitim zayiat olarak ortaya
çıkmasında bizim ne kadar katkımız var diye düşünmek gibi bir
sorumluluğumuz yok mu dur?
Bu başarısız çocukların sistemden kaynaklandığını söylemek ne
derece inandırıcı olur ki? Bu çocukların iyi yetişmeden hayata
atılması bizi ne derece sorumlu olmaktan kurtarır ki? Ülkemizde
binlerce işsiz ve güçsüz insanın varlığı kimleri rahatsız
etmelidir? Ülkemizde görev üstlenmiş insanımızın verimsiz olması
neyin işaretidir? Teknik, teknoloji, alternatif düşünce
üretilmiyorsa bunun sorumluları kim olabilir? Ülke olarak patentli
ve marka olmuş bir ürünümüz yoksa bu neyin işaretidir? Kendine ve
bilgisine güvenmeyen bir nesil yetiştirmiş olmamız neyin
işaretidir? İleri ülkelerde sayısız patent ve markalı ürünler neyin
eseri olarak ortaya çıktığını düşünmemek bile ne derece büyük
gafletimizdir.
Bütün bu düşüncelerin ışığında yeni baştan her birey bir başlangıç
yapmalı ve bulunduğu noktadan itibaren düşünme sisteminde bir
sıçrama hakkına sahip olduğunu bilmelidir. Düşünmenin dünya ve
ahretimiz için önemli olduğunu bilmek çözümün ilk odak noktasıdır.
Onun için kuantum düşünme sistemi bana cesaret vermektedir. Aksayan
işlerimizi sorgulamak ve sorgulama sonunda ortaya çıkan sonuçları
değerlendirmek gerektiğini bilmektir. Onun için kuantum düşünme
sistemi bir sıçrama tahtası olarak bilinmelidir. Benim ilgi ve
alakam bu düşüncelerin ışığında olmuştur. Onun için bu konuya ders
olarak çalışmak ve tefekkür etmek istedim ve zekâm ve kabiliyetim
oranında bu gündeme taşımak istedim. Bunu bu şekilde anlamamız
halinde her meslek sahibi kendini ve sorumluluklarını sorgulayacak
ve görev yapmaktaki amaç ve gayesini anlama imkânı elde etmiş
olacaktır.
Kendini sorgulamayan bireyler ve toplumlar doğru iş yapma gibi bir
lüksleri yoktur. Doğru iş yapma alışkanlıkları olmayan bireyler ve
toplumlar üretemezler. Üretmeyen birey ve toplumlar kısır kalmaya
mahkûmdur. Kısır kalmış bireyler ve toplumlar yok olmayla karşı
karşıyadırlar. Bu coğrafya ayakta kalmak ve etkin olmak için
üretmek gerekir. Üretmek içinde düşünsel olarak sağlıklı olmak
gerekir. Sağlıklı düşünceye sahip olmayan birey ve toplumlar
arızalı toplumlardır. Fakir kalmak kader değildir. Çalışmamak ve
miskin durmanın bir sonucudur. Bu sonuca ulaşmadan doğruyu görmek
ve önlem almak gerekir.
Milli eğitim yöneticisi ve öğretmenleri olarak düşünce zengini
olmak ve kısır düşüncelerden uzak olmak bir hedef olmalıdır. Bu
hedef düşünceler ışığında görev ve sorumluluklarımızı yerinde
görmek insanıdır. İnsanı olan görev ve sorumluluklarımız bize zevk
ve güzellik kazandıracaktır. Bu amaç ve hedefle çalışmak ve
başarılı olmak sorumluluktur. Bu bilinç düzeyle yola çıkmalıyız.
Yola bulmalıyız. Yol olmalıyız. Yolda olmalıyız. Yola girmeliyiz.
Yolda yürümeliyiz.
Sonuç olarak düşüncemize katkı sağlayan bütün bilgi, belge ve
projelere evet demek gerekir. Bu konudaki çalışmalara katkı
sağlamak adına yola çıkmak ve bir şeyler öğrenmek isteyenleri
kutluyorum. Bu konuda mesai harcayanlara ne mutlu, insanlık adına
ve yararına beyin yoranların çalışmasına bir nebzede olsa katkı
vermek güzel ve hoş olduğu için var olduğumu bilerek bu Konya kafa
yordum ve içimi dökmeye çalıştım. Bu gün dersim kuantum düşünce
sistemi idi. Ona zaman ayırdım. Zaman ayırmakla kalmadım kendimi
sorgulamış oldum. Bu sorgulama sonucu böyle bir makale ortaya
çıkmış oldu.
Bu makalemde bana kaynaklık eden kaynakçalar:
R.Şanal’ın bu konu da yazmış olduğu eserler
Prof.Dr. Nevzat Tarhan’ın Ruh-kalp ve beden ilişkisi
İmamı Gazeli’nin eserleri
Erzurumlu İbrahim Hakkı Marifet namesi
KAYNAKÇALAR:
Kalp- Nefis- Ruh: Prof.Dr. Robert
Franer
İnanç Psikolojisi: Prof. Dr. Nevzat
Tarhan
Etkili İletişim: John Adair
Daha Nasıl İyi Üretken Düşünme:
GeoffreyPetty
21 Günde NLP : HarryAlder – Beryl
Heather
Kuantum Olumlama: R.Şanal
Düşünceye Yeni Bakış: Münir Arıkan
Modern Psikoloji Tarihi: Duane
P.Schutz- Sydney EllenSchutz
Çocuk Eğitiminde Şimdiki Aklım Olsaydı: Uza. Dr. Kenan Taşkın-
Sevgi
Taşkın
Güzel Sözler Antolojisi: Bilal Eren
0/0 100 Düşünce Gücü: JankEnsıngAddıngtan
Kişisel Başarı da Zirveye Ulaşmanın Yolu – Sınırsız Güç:
AnThonyRobbins
• Çocuklarımıza neyi ne zaman öğretmeliyiz: Ramazan Varol
• Evliliğe Hazırlık Rehberi: Mustafa Topaloğlu
• Sosyoloji: Prof. Dr. Zeki Arslantürk- Doç.Dr. M. Tayfun
• Amman
• Sosyal Şiddet ve Türkiye Gerçeği: Prof.Dr. Orhan Türkdoğan
• Etnik Sosyoloji: Prof.Dr. Orhan Türkdoğan
• Sosyoloji Konuşmaları: prof.Dr. Ümit Meriç Yazar
• Başarıya uzanan Köprü: Mustafa Turan – Osman Suroğlu
• Din Ve Beyin: Prof.Dr. Gazi Özdemir
• Kuantum Düşünce Sistemi: R. Şanal
• Felsefe Tanrı: Doç. Dr. Caner Taslaman
• Kuantum Sıçraması: Nilde Ferhan
• Efaçınar
• NLP: BanuGökçel
• Kuantum ve Kur-anı Kerim : R.Şanal
• Kur-ani Kerim Ayetleri