Grigory Petrov içinde doğduğu ve yaşadığı asrın çok çalkantılı bir
asır olduğunu birçok imparatorlukların nasıl çöktüğü ve çökmez
denilen sistemlerin nasıl çöktüğü söylemektedir.
Grigory Petrov yoksul bir ailenin çocuğu olmasına rağmen azimle,
gayretle, sabırla, önüne büyük hedefler koyarak, o dönemde yetişmiş
başarılı insanları rol model alarak örnek almıştır.
Şartlar ne olursa olsun inançlarından taviz vermemiş ve özgürce
düşünmeyi becere bilmişliğin örneğini ortaya koymuştur. Herkesin
boyun eğdiği komünist sisteme baş kaldırmış ve bu uğurda vermesi
gereken mücadelenin örneğini vermiştir. Başarılması mümkün
görülmeyenleri başarmıştır. Edebiyat, felsefe ve dini değerlere
önem vermiştir. Bu sahada kendi döneminde otorite olmuş
kişidir.
Tarih dersinin insan hayatındaki yerini bütün detaylarıyla
beyinlere nakış edercesine anlamayı ve anlatmayı beceren bir
insandır.
Küçük Finlandiya’nın kitaba vermiş olduğu değer kitabın insan
hayatında açacağı hoş ve güzel ruh güzelliğini işaret etmiştir.
Okuyan toplumların ahlaki yönden de çok yüksek ahlaki değerlere
sahip olacağını işaret etmiştir. Tarih ilminin insan hayatındaki
öneminin ne olduğunu ortaya koymuştur. Özgürlük yanlısı olmayan ve
insan haklarına saygı duymayan liderlerin sonunun neler olabileceği
gerçeğini işaret etmiştir.
Bazı devletler müthiş buhranlar geçirirler ya da tamamen tarih
sahnesinde yok olurlar.
Devlet adamların iyi ve kötü, kahraman veya zalim olmaların
mayasının milletin kendisinde aranması gerektiğini söyler.
Yönetenlerin yönetilenlerin kopyası olduğunu söyler.
Büyük liderlerin ülkelerine ve milletine yapacağı hizmetleri işaret
etmiştir.
Zeki ve yetenek sahibi olanların neleri yapmaya kadir olduklarının
örneklerini vermiştir.
Liderleri doğuran milletlerin kendiside geçtiği gerçeğinin ne kadar
doğru olduğunu söylemektedir.
Halk kitlesini alev haline getirenlerin liderler olduğunu
söylemiştir (Tohmas Corlyl)
Büyük liderlerin şimşek olması önemlidir. O şimşeği meydana
getirdiği milletin kendisidir. Milletin büyük ve köklü olması
önemlidir. Eğer bulutta elektrik yoksa elektriğin meydana
gelmesinin mümkün olmadığını bilmekteyiz. Kahramanlar heyecan
yaratır. Halkın ruhunu tutuşturan liderlerdir.
Milletin aklı, iradesi, vicdanı olgunlaşmıyor mu ya da çürüyor ve
zehirleniyor mu? Bu milletlerin yaşaması için önemlidir. Birey
olarak buna katkımız nedir bu sorgulanıyor. Milletlerin onurunun ve
şerefinin halkın iradesiyle orantılı olduğunu anlamak önemlidir.
Bütün örneklemeyi küçük Finlandiya’nın azimle çalışması ve adeta
doğaya göğüs gerercesine yaşamanın ne olduğunu bize anlatmaktadır.
Ezilmişliğin, sömürülmenin ne olduğu ve olmadığının örneğini vermiş
olması önemlidir.
Okumanın, yazmanın önemsendiği bir toplumun nasıl özgürlüğüne
kavuşturulacağının örneğini sunmuştur. Milletler zaman zaman
esaretten kurtulmanın hesabını yapmalıdır. Bu hesapların organizeli
ve planlı olmaları halinde neleri yapabileceklerinin örneğini
sunmuştur.
Bir ülkede öğretmenlerin, aydınların ve din adamların neler
yaratabileceğini vurgulamıştır. Bir halkın öğretmenin
yaratabileceği ülkenin ne olabileceğinin gerçeğini anlatmıştır.
Halk öğretmenlerinin bataklıklar ülkesini beyaz zambaklar ülkesine
nasıl çevirmiş olduğunun gerçeğini anlatmaktadır.
Toplumların sömürge olmaması için kültürün ne kadar önemli olduğunu
ve yüksek kültür değerlerine ulaşmanın reçetesini vermektedir. Bir
ülke ve millet nüfus olarak az olabilir. Kültür ve bilgice yüksekse
medeniyetlerini kurmuşlardır.Nüfus da asıl olan nicelikli ve
nitelikli bir nüfusa sahip olmanın ne kadar önemli olduğuna parmak
basmıştır.
Kültürlü milletin hukuku da o paralelde gelişmiş olacağına ve
ülkenin özgürlükler yönü ile daha iyi noktalara ulaşabileceğinin
örneğini vermektedir. Aydın zümrenin kim olduğu ve koşullarının en
olduğunun örneğini sunmaktadır. Oto kontrolünü sağlamış bir
milletin nasıl bir huzurlu toplum kurabileceklerini
öğrenmekteyiz.
Bir milletin zararlı alışkanlıklara bulaşması halinde kendisini
bekleyen felaketlerin ne olabileceğini önceden kestirmesi ve bu
zararlı alışkanlıklara topyekun karşı koymanın insanlık görevi
olduğunu biliyoruz. Bu yazarda bunu yapmıştır.
Milletlerin ruh aleminin önemli olduğu, manevi susuzluluğun
giderecek toplum önderlerinin mutlaka olması gerçeği bize
hatırlatıyor.Toplumun önderleri olarak öğretmenlerin bilgi
düzeyinin önemine vurgu yapmıştır. Öğretmenlerin bilgilerini
mutlaka yenilenmesi gerektiği ve bununda olması için hizmet içi
eğitim etkinliklerinin önemine işaret etmektedir. Okuyan toplum
olmanın okuyan ve araştıran bir öğretmenin neleri yapmaya kadir
olduğa işaret etmiştir.
Toplumun en fedakar kişilerin öğretmenlerin olması gerektiğini
anlatıyor. Mesleğine yabancılaşmış öğretmenlerin büyük bir
sorumluluk altında olduğu gerçeğine vurgu yapmaktadır. Öğretmenin
ruh dünyasının canlı olması gerektiğini yazmaktadır. Öğretmenin iyi
bir yaşam koçu olması gerektiğini işaret etmiştir. Bilge insanların
içinde olması ve halkla aynı havayı solması gerekliliğine işaret
etmiştir.
Halkın arasında olmanın neler getireceği ve neleri sağlayacağının
örneklerini vermekte kalmıyor ve bizzat yaşamında bunu yaşıyor.
Bunun halkta güven yarattığını söylüyor. Bir devlet memurun nasıl
bir kültürle yetişmiş olması gerektiği, örnek bir kamu görevlisinin
özelliklerini işlemektedir. Ahlaki yönden iyi olmayan bir kamu
görevlisinin toplumda ve devlette yaratacağı yararlarını altını
çizerek vermektedir.
Bir kamu görevlisinin verimli ve başarılarının yansımasından söz
etmiştir. Yüksek bir görev anlayışından söz ederek görev ve
sorumlulukların yerine getirilemediği taktirde toplumda açacağı
yaralardan söz etmiştir. Yerine getirilmeyen görevlerin ne anlama
geldiğinin izah etmiştir.Yerli. Halkına kötü davranan kamu
görevlinin o halka ait olup olmadığına vurgu yapmıştır.Bu durumun
çok tehlikeli bir durum olduğu bize anlatmaktadır. İyi yetişmiş bir
öğretmenin mum gibi etrafı aydınlattığını etraflı olarak
anlatmıştır. Bütün olumsuzluklara rağmen öğretmenin toplumuna
hizmet etmenin gelişmişlik düzeyi olarak olumlu yönde yansımaların
olacağına vurgu yapmıştır.
Bir öğretmenin özgür ve özgün hareket ederek ülkesine çok güzel
hizmet etmenin mutluluğunu sunmaktadır. Raydan çıkmış bir devlet
treninin kimlerin raylara oturtacağını söylemektedir.
Bütün kamu görevlilerin en az öğretmenler kadar rehberlik,
danışmanlık ve toplum önderi olma özelliğinin olduğunu
anlatmaktadır. Bir ülke kalkınacaksa önce eğitimciler iyi
eğitilmelidir. Eğitimcilerde toplumun fertlerini iyi eğitmelidir.
Kalkınmak isteyen toplumların askeri kışlaları eğitim yuvaları gibi
çalışmalıdır diyor. Ülkelerin öğretmenleri milletler arası
mukayesesi iyi yapabilmelidir. Bu beceriyi kazanması için kendi
tarihini iyi bilmelidir diyor.
Vatan için çalışmanın şerefli bir iş olduğunu ve bunun toplumda yer
etmesini savunuyor. Ülkenin gençlerinin çok önemli olduğu onların
iyi değerlendirmek gerektiğini söylüyor. Bu eserdeki model öğretmen
ülkede bütün sahalara örnek olmuş ve her sahada bilinçli insanların
yetişmesi, yetişen insanların işini çok güzel yapmaları kültürü
verilmiştir. Futboldan tutunuzda yazarlığa, yazarlıktan tutunuzda
askerliğe kadar ne varsa hepsi tek bir vücut haline gelmiş ve
ülkesine hizmet etmenin hazını yaşamışlar, yani bir devlet
yaratmanın heyecanını herkes bulunduğu noktadan hissetmekle
kalmamış, içine hazmetmeyi ve içselleşmeyi görev bilmişler.
Köylüsünden şehirlisine herkes sanki ağız birliği yapmış “Ülkem
için güzel şeyler yaratacağım” dercesine. Ülkenin doktoru, hem
hekim hem sosyolog ve hem eğitimci gibi davranmayı içine sindirmiş
olduğunu bize anlatmaktadır..
“Beyaz zambaklar ülkesinde” kitabını okuyunca hemen aklıma ilk
gelen söz “Allah dünyada çalışana verecektir” mesajı geldi ve
gerçektende bu küçük ülke ilkeli davranmayı öğrenmiş ve insanına
ilkeli davrandığı için büyük bir sinerji kazanmışlar ve kısa
zamanda dünyada sayılır ülke olmuşlar. Hiçbir zaman biz küçüğüz ve
azınlığız ve azlık duygusuna kapılmamışlar. Nicelik ve nitelikli
nüfusların verimli ve başarılı çalışarak insanını ve ülkesine
hizmet etmenin sonuçlarının çok iyi olacağını bu durumu toplum
olarak bunu yaşayarak ispatlamış olduklarını vurgulamıştır.
Kalitenin çoklukta değil nitelik ve nicelikte olduğunu bilmişler.
Örnek ve model devlet olmanın tarihini yazmışlar.çalışarak başarılı
olmuşluğun mutluluğunu yaşamışlardır.
Bu ülke insanın tabiatın bütün olumsuzluklarına rağmen yaşamanın
kutsal olduğunu bilmişler ve tadını çıkarmaya çalışmışlardır.
“Beyaz Zambaklar Ülkesine de” kitabını ben her yıl bir kez tekraren
okuyorum. Okudukça ayrı bir haz almaktayım. Her eğitimci
arkadaşımın mutlaka okuması gerekir diye düşünüyorum. Aslına
bakılırsa bu kitap herkes tarafından en az bir kez okunmalıdır.
Bizim mevcut ezberimizi atıp ve yeni bir ezber edinmemizi söylüyor.
Yeni bir olumlu ve pozitif enerji yaşamanın anahtarını bize
vermektedir.
İçinde yaşadığımız ülkemizin güzelliklerini hissetmesi ve
hazmetmemiz açısından önemli bir kitaptır. İçinde yaşadığımız
ülkemizin güzelliklerini ve nimetlerinin farkında olmak ve ülkemiz
için neler yapabilmenin imkanlarının olduğunu bilmenin yolunu bize
anlatmaktadır. Her yaşta ki insanımız bu kitabı okumalıdır. En
çokta öğrencilerimiz bu kitabı mutlaka okumalıdır.
Okunması ve anlaşılması kolay bir eserdir. Kitabın her cümlesi altı
çizilecek cümlelerdir. Kişisel gelişmemizi ve yeni bir enerji
kazandıracak bir kitaptır. Belki de en önemlisi grup çalışmalarına
sinerji veren bir kitaptır. Kısacası zevkle okunacak kitaptır. Bu
kitabı kuantum düşüncesiyle yaşama evet diyen her insan bunu
okumalıdır. Bu kitap insana duygu, düşünce ve fikir zenginliği
yaşatmaktadır. “Kuantum sıçraması “değimiz sıçratmayı bu kitap ve
buna kitaplar tetiklemektedir. Onun için bu makalemi 2007 yılında
mahalli Yeni Çağ gazetesinde yayımlamıştım. Bunu yeni baştan
ilaveler yaparak bu sayfada yayımlamayı uygun gördüm.