Allah rahmet etsin, ruhu şad olsun, ailesine Allah’tan sabırlar
diliyorum. Bu durum çok tehlikeli bir durumdur. Yıllardan beri bir
gizli güç ülkücüleri sokağa dökmek ve ülkücülerin şehit edilmesi ve
bunun üzerinden kötü amellerini sürdürmek istiyorlar.
Milliyetçilerin ve Ülkücülerin dışında birileri siyasi rantını
devam ettirmek uğruna ülkücülerin sokağa inmesini arzulamaktadır.
Bunların istek ve arzularına milliyetçiler ve ülkücüler alet
olmayacaklardır.Ülkücüler bu olayın farkındadırlar. Bunu yapanlar
bellidir. Sıkıştıkları anda milliyetçilikten dem vururlar, rahata
kavuştuklarında ülkücülere en büyük hakareti reva görenlerdir.Onun
için ülkücüler akıllıca hareket etmeli,sokakta ve halkın nazarında
kendilerini sıkıntıya koyacak davranışlardan uzak
duracaklardır.
Bu oyunun büyük bir olduğunu ülkücüler bililer. Bu coğrafya da
birlikte yaşamak ve birlikte nefes olmak önemlidir. Anadolu
coğrafyasında yaşamanın bedeli büyük ve ağırdır. Bu coğrafyada bu
gün bizler hep birlikte yaşama imkanını bulmuşsak bizden önce
Yemende, Çanakkale de, Sarıkamış da,Dumlupınarda, Sakarya
da,kurtuluş savaşımızda bizim için atalarımız nefeslerini verdiler
ve şehit oldular. Anadolu coğrafyamızın kaybedilmemesi uğruna
coğrafyamızın bir bölümünde 40 yıldan beri insanımız bizim
yaşamamız uğruna nefeslerini verdiler ve vermeye devam
etmektedirler. Bu coğrafya da bugün rahat yaşıyorsak ve nefes
alabiliyorsak bu yiğit insanların nefeslerini verdiği içindir.
Anadolu coğrafyasında ebediyen yaşamak,çocuklarımıza ve
torunlarımıza güzel bir vatan coğrafyası bırakmak için coğrafyamıza
göz dikenlere inat bu coğrafya da yaşayan insanlar olarak
birbirimizle daha iyi kenetlenmek ve tehlikeli oyunlardan
çocuklarımızın uzak durmasını sağlamak her birimizin görev ve
sorumluluğudur. Bu coğrafyada kan akmamalıdır. Kan akıtmak
isteyenlere topyekun karşı durmalıyız. Kardeş olmalıyız. Kardeşçe
yaşamanın yolunu bulmalıyız. Biri birimize karşı daha çok saygı,
sevgi, hoşgörü ortamları yaratarak yaşamalıyız.
Coğrafyamızın düşmanlarını iyi tanımak ve onların kötü emellerine
alet olmamak her birimizin görevi ve sorumluluğudur. Günümüz
dünyasında ; Asya, Ortadoğu, İslam coğrafyasında akan kanı
durdurmak ve kendi coğrafyamızda barışık yaşamak için akıllı ve
zekice davranmak gerekmektedir. Bu sözünü ettiğim coğrafyalarda bu
gün neden, niçin, ne uğruna kan akmaktadır. Bunu kimler ve ne
uğruna kan akıttıklarını bildikleri halde bu coğrafyalarda yaşayan
bizler neden bilmek için tarihimize ve geçmişimize bakmayız.
Bakmanın zamanı gelmiş ve geçmektedir.
Tarih tekerrür etmektedir,tarihten ders çıkarmazsak tarih daha çok
tekerrür edecektir. Dün haçlı ordularıyla üzerimize gelenler, dün
milletimizi bu coğrafyadan çıkarmak için bizimle savaşanları iyi
tanımak ve onların bu günkü stratejik değişikliklerini tanımak
gerekiyor. Bu gün metot ve savaş tekniklerinde değişiklik
yapmışlardır. Bu gün farklı yol ve metotla üzerimize
gelmektedirler. Bizleri içten çökertmek ve bizleri birbirimize
düşürmek ve sonuçta bizleri ve ülkemizi teslim almak uğruna bu
düşmanlıklar yapılmaktadır. Gençlerimizi bir birine düşürmek
istemektedir. Onlara inat bu millet daha çok birbirini sevecektir,
onlara bu millet birlikte yaşayacaktır, onlara inat bu millet kavga
etmemeyi öğrenecektir, onlara inat bu millet et ve tırnak gibi
birbirinden ayrılmayacaktır.
Yeni yetişen gençlerimiz milletimize tarihi geçmişini daha iyi
okumalı,ona sahip çıkarak ülke insanımızı daha çok sevecek ve sahip
çıkmanın yolunu bulacaktır. Bizim gençliğimiz daha çok okumalı,
araştırmalı , bilimsel ve ilmi çalışmalarını yapmalıdır.Gençlerimiz
bilimsel çalışmalarını laboratuarlarda,kütüphanelerde ve
okullarında en iyi başarıyı sağlamak için biri biriyle tatlı bir
rekabet içinde olmalıdır. Bu ülkenin gençlerinin sokak kavgalarında
uzak durması gerekir.
Kalkınmış ve milli geliri yüksek bir ülke bırakmanın yolu daha çok
öğrenmek, öğrendiklerimizi halkımızla paylaşmaktır. Milli bilinci
yüksek bir toplum yaratmanın yolu okumak ve öğrenmekten
geçmektedir. Milli bilinç denilince bu coğrafya da yaşayan tüm
bizlerin milli bilinci “Çanakkale ve Kurtuluş Savaşları kazanmadır
”milli bilinç olarak bunun kabul edilmeli ve bunun etrafında milli
bilicimizi artırarak devam etmeliyiz. 18 Martları, 30 Ağustosları
,1071 Malazgirt savaşlarını milli bilinç olarak daima hatırda
tutmak ve unutmamak gerekmektedir.
Bunu yaptığımızda bu ülkede yaşayan her insan birlik ve beraberlik
içinde yaşamanın zevk ve hazzına ulaşacaktır. Birlikte çalışacak ve
birlikte üretecektir. Milli değerleri yüksek bir toplum yaratacak
ve birbiriyle kenetlenmiş bir toplum yaratacağız. Kalkınmış bir
ülke yaratıldığında milli ekonomisiyle fert başına düşen milli
gelir yükselecektir. Fert başına düşen milli gelirini adil ve
dengeli olarak toplumun tüm katmanlarına dağıttığında bu millet bir
çok meselesini halletmiş olacaktır.
Mesele üretebilmek ve ürettiğini kendi arasında adil olarak
dağıtabilmektir. Bu ülkede yaşayan her insan bir şeyleri üretir ve
ürettiğini adil bir vergileme sistemiyle vergilendirirse o zaman
refah ve zenginlik tabana yayılacak ve her insanımız daha iyi
yaşama imkanı bulacaktır. Kültürlü, sosyal yönü güçlü insanlar daha
iyi ailede, çevrede ve toplumda yetişecektir. O zaman bu millet
huzur ve güven içinde yaşama imkanı bulacaktır.
“Okuyan ve araştıran” bireyden topluma geçmek her birimizin görev
ve sorumluluğudur. “Okuyan insan düşünen insandır” Okuyan ve
düşünen insan olmak her birimizin görev ve sorumluluğudur. Yüksek
bir okuma kültür ve iklimi kazandığımızda meselelerimizi,
sorunlarımız ve problemlerimiz daha iyi görme ve anlama imkanımız
olacaktır. Bunları görmek , anlamak önemlidir. Belki de en önemlisi
kaoslu ve sıkıntılı ortamlarda nasıl kurtulacağımızı öğrenmek
olacaktır.
Demek ki bilinç düzeyi yüksek bireyden topluma geçtiğimizde bir çok
sorunumuzu bilimsel yol ve metotla çözme imkanımız vardır. O zaman
kavgadan ve iç huzursuzluklardan uzak bir yol ve yöntemle
meselelerimizi çözüme kavuşturma imkanımız olacaktır. Birey olmak
önemlidir. Birey olarak çok yönlü düşünmek her birimizin görevidir.
Üzerimizde dolaşmakta olan olumuz ve negatif enerjiden etkilenmeden
olumlu ve pozitif enerjiyi yaşamak her birimizin sorumluluğumuzdur.
Toplumuzun yaşamakta olduğu yüksek olumsuzlukları olumluya çevirmek
gerekir.Kitlelerin arasındaki olumsuz ve negatif enerjiyi yok
ederek onu olumlu enerjiye çevirmek bu toplumda yaşayan ve nefes
alan her insanın sorumluluğudur.
Tamda bu günlerde toplum bilimcileri, sosyologlar,psikologlar
kısacası toplum ve insan mühendisleri devreye girmeli yazı ve
konuşmalarıyla bu toplumun psikolojisine olumlu katı sağlayarak bu
toplumun olumsuz olarak yükselen ateşini düşürmek ve sorunlara aklı
selim çözüm bulunmasına katkı sağlamalıdır. Buna bu toplumu biri
birine düşürmek için uğraş veren her kimse onları iyi tanımak
bizlerin görevidir. Onlara pirim vermemek belki de işin çözüm
noktasıdır.
Bugün kalkınmış ve milli gelir düzeyi yüksek toplumlar bizim kadar
iç huzursuz ve çatışma yaşamamaktadırlar. Bunların iç huzursuzluk
çatışma yaşamamalarının ana nedeni bireye vermiş oldukları
değerdir. Birey değerlidir. Her şey birey içindir. İnsan varsa her
şey vardır. İnsan yoksa hiçbir şey yoktur.İnsana değer vermek bizim
inanç değerlerimizin en büyük değeri olduğu hale bizler bunu
unutuyor olmamız ve insanımıza gereken değeri vermemiş olmamız en
büyük eksiğimizdir. İnsanımıza değer vermeyenince iç huzursuzluk ve
çatışmalar yaşamaktayız.
O zaman işe bu nokta da bakmak ve her insanımıza aynı değeri vermek
, makam ve mevkisi ne olursa olsun insan olduğu için değer bulması
önemlidir. Makam, mevki ,siyası güç ve kuvveti olana ayrı bir değer
,sıradan olan insana ayrı değer verilirse o toplumda gerçek huzur
ve güvenin olmasının imkanı yoktur. Ne yazık ki gelişmemiş ,
gelişmekte olan ülke ve toplumlarda bu hastalık haline gelmiştir.
Mevki, makam ,siyasi gücü olanlar toplumda daha çok rağbet görmekte
ve olmayanlar ise arada kay bulmaktadır. İnsanlık o zaman gerçek
anlamda değer bulmamaktadır. Bu noktada büyük eksik ve
fazlalıklarımız vardır ve var olmaya devam etmektedir. Bu böyle
olunca insanların bilinç altına şöyle bir yerleşme yapılmış
olmaktadır; Ben makam, mevki ve siyası gücü elimde bulundurursam
değer bulacağım yoksa değer bumlamayacağım.
Bu durum toplumda büyük huzursuzluklara yol açmaktadır. O zaman her
şey bunun üzerine şekil almakta ve tüm rantlar bunun üzerine
sürdürülmektedir. Bu günkü gelişmemiş dünyanın en büyük sıkıntısı,
problemi, kavgası bunun için verilmiş olmasıdır. Kavga bu noktada
verilmiş olmasından dolayı toplumda insanlar yalnızlaşmakta ve
pozitif ayrımcılığa terk edilmektedir. Pozitif ayrımcılığa terk
edilmiş insanlar ve toplumlar onun için toplumda iç huzursuzluğa
neden olmaktadır. Onun için kendi arasında kavgalı ve şiddet
yaşamaktadırlar. Kavganın ve şiddetin ana kaynağı budur. Bunu
görmek ve buradan itibaren insanı değerli kılmaktır.Her insana aynı
değeri vererek toplumu yeni baştan inşa etmek gerekir. Eğitim
öğretim kurumlarında değerlerimizi bunun üzerine inşa etmek
gerekir.
Değerleri yüksek bir tolum yaratmanın odak noktası her insana
verilecek değerde gizlidir. Onu değerli kılan yüce yaratanın onu
değerli bir varlık olarak yaratmış olmasındadır.bunu bilmek tüm
enerjimiz bu uğurda harcamak gerekir. Bu olmadıkça kendi
meselelerine gerçek anlamda çözmenin imkanı olmayacaktır. İnsan
olarak kendi meselelerimizi insan merkezli olarak çözmenin yolu
bulmalıyız. O zaman toplumda var olan sıkıntılar, problemler ve
sorunlar devam etmeyecektir. O zaman birileri rahat bölmek ve
parçalamak için iç huzursuzlukların kaynağı olan dinsel, mezhepsel,
ırklar, kabileler üzerinden kaşıma yaparak hedefine
ulaşamayacaktır.
Bu gün bu yapılmak istenen iç huzursuzluk ve güvensizlikler
yaratmak ve insanımızı topyekun huzursuz yapmaktır. Bunun için
insanımızın birbiriyle kavga etmesini arzulamaktadırlar. Bunu
başardıklarında toplum kan kaybedecek ,her gün bu ülkede toplumsal
sıkıntılar yaşanacaktır. O zaman toplum her geçen kan
kaybedecektir, her gün kan kaybeden bir toplumun birlik ve
beraberlik içinde yaşamanın damarları yok edilecektir. Tam bu
durumda kendine rant çıkaracak çıkar sahipleri devreye girecek ve
rant uğruna toplumu bölecektir. Bu kavga bu rant uğruna
verilmektedir. Rantın büyüğünü elde edenler ölmemekte ve onlar
ortalıkta dolaşmamaktadırlar. Onlar dünyalıklarına dünyalık
katmaktadırlar.
Bu insanlar ve toplum bunun farkında olmalıdır. Bu konu ülkenin
değerlerini ranta dönüştürenlerin oyunu olduğunu bilmek gerekiyor.
Bizler bizi bölmeye ve hedefine ulaşmak isteyenleri iyi
tanımalıyız.
Onların toplumu bölmek adına vermiş oldukları mücadeleyi iyi
anlamamız gerekiyor. Bu uğurda toplumuzu bilinçlendirmek
gerekiyor.
Bizim insanımız kendi aralarındaki kavgayı bırakmalıdır. Tüm
değerlerimizi yok sayan ve o değerler üzerinde kendine rant elde
etmek isteyenlere pirim vermemelidir.
İnsanımız akıllı ve zekice hareket ederse o zaman kendi arasında
kavga etmeyecek ve ölümler yaşanmayacaktır. Kavgamızı yanlış
kulvarlarda vermiş olduğumuz için kendi aramızda kavga etmekteyiz.
Onun için birlik ve beraberliğimiz bozmak isteyenleri net olarak
görmüyoruz. Bunu görmediğimiz için bizi birbirimize düşürmek
isteyenler üzerimizden rant kavgalarını ve kazanımlarına devam
etmektedirler. İnsanlık düşmanı bu insanların bu oynamak istedikler
oyuna müsaade etmeden bizler en çıkmaz ve kaoslu ortamlardan
kurtulmayı daima bilmeliyiz.
Yüce Mevla’m bu topluma birlik, dirilik ,berberlik içinde yaşamak
nasip etsin. Art niyetli ve kötü emeli olanlara alet etmesin. Yüce
Mevla’m bu millette rahmetiyle ve rahmanıyla yetişsin. Onun rahman
ve rahim olan sıfatıyla sıfatlanmamızı ve toplumumuzda saygı,
sevgi, hoşgörü, huzur ve güven ortamı yaratsın. O zaman kendi
aramızda bir çok küçük ve meselemizi çözüme kavuşturmak hedefine
ulaşmış olacağız. O zaman tartışmasız ve kavgasız bir toplumda
yaşayarak gerçek kavga ve mücadelemizi maddi ve manevi yönde
ilerlemek adına çalışacak ve ileri bir toplum olacağız. O zaman
daha huzur ve güven içinde yaşayan bir toplum olmayı becermiş
olacağız. O zaman geleceğe güvenle bakan çocuklarımıza ve
torunlarımıza bu ülkeyi ve bırakmış olacağız. O zaman her iki
dünyada gerçek mutluluğa erişmiş olacağız.