Yönlendirmeyen eğitim
Ortaokul 2.’inci sınıfta idim. Yaş 13. Okulumuza müfettiş gelmiş bizim sınıfımıza da uğramış ve öğrencilere sorular soruyordu. Bir ara beni işaret etti ve sordu: Atatürk niçin önemlidir? “Ülkeyi kurtarmış, bu yüzden önemli. Ama bence Atatürk’le ilgili olarak bilinmesi gereken bundan daha önemli bir nokta var” dedim. “Neymiş?” dedi merakla. “Ülkeyi kurtardıktan sonra yaptığı reformlardır” dedim. Müfettiş cevabımı çok beğendi. Çok sevindi. Sevinci yüzünden okunuyordu. Ben de kendi içimden. “İşte şimdi keşfedildim. Şimdi bu müfettiş ihtiyaçlarımı sorar ve beni bu köy ortaokulundan alıp çok daha iyi eğitim imkanları olan bir yere götürür” diye düşündüm.
Müfettişi etkilemeyi başarmıştım. Ama iş öyle uzun boylu olmadı. Müfettiş gittikten sonra okul müdürümüz yanıma geldi. “Müfettişler seni çok beğenmişler” dedi. Ben yine umutlandım. “Peki ne dediler” dedim: Okul müdürümüz: “Dediler ki çalışmalarına aynen böyle devam etsin.”
Hayal kırıklığına uğramıştım. Bana en azından ne ihtiyacım olduğu sorulabilirdi. Kitap sayısı ve çeşidi sınırlı olan ortaokulumuza kitap yardımı için bir yerlere başvurular yapılabilirdi. Ayrıca lise giriş sınavlarına yönlendirilebilirdim. O dönem 8’inci sınıf sonunda sınav yapıldığını söyleyen bile olmadı. Ben de hayatıma bildiğim gibi yani liseye giriş sınavlarından haberim olmadan devam ettim. Okuduğum kitapları tekrar okudum…
Eğitim sistemimizin pek çok temel sorunu var. Kimine göre yetersiz fiziksel imkanlar kimine göre ise sık sık yapılan sistem değişiklikleri en önemli sorunlar. Hiçbiri görmezden gelinemez. Baktığımız zaman hala ikili eğitim yapan okullarımız var. Sınıflarımız hala kalabalık. Sistemimiz ise her sene sınava birkaç ay kala değişiyor.
Bu sorunlar önemli ama en az bu sorunlar kadar önemli olan bir başka sorunumuz da var: O da eğitim kurumlarımızda yönlendirme meselesidir. Öğrenciyi yönlendiriyor muyuz yoksa kendi haline mi bırakıyoruz?
Kanaatimce ülkemizde öğrencilerin bir kısmını kendi hallerine bırakıyoruz bir kısmını yanlış yönlendiriyoruz. Sadece çok az bir kısmı aile ve bazı eğitimcilerin fedakarlıkları sayesinde doğru yere gidebiliyorlar.
Müfettişin ve okul müdürümün beni kendi halime bırakmasını kabul ediyorum. Gençliği kendi haline bırakmayı bir yere kadar anlıyorum ama gençleri yanlış yönlendirenlere kim dur diyecek? Gençleri üniversite kapılarına yığanlara kim dur diyecek?