Yaklaşan Seçimlerden Ne Beklemeliyiz
Her siyasi parti yaklaşan her seçimi bir ölüm kalım meselesi, bir beka sorunu gibi yansıtır. Siyasi partilere göre önemsiz seçim yoktur. Bu yüzden her parti bu seçimin galibi kendisi olmayacaksa ülkenin yaşanmaz bir yer haline geleceğini ispatlamaya çalışır.
Peki; gerçekten böyle midir? Mesela yaklaşan seçimlerde hangi ittifak, aday veya partinin başarı göstereceği bu kadar önemli midir? Bir siyasi parti seçimi kazansa ya da kaybetse bu ülke yaşanılır bir yer olmaktan çıkar mı?
Bu konulara biraz daha soğukkanlı ve tarafsız bakmakta yarar var. Ülkenin beka sorunu basit bir şey değildir. Bir seçim sonucuna bağlı olamaz. Osmanlı Devleti’ni düşünün: Zaman zaman akli dengesi yerinde olmayan veya çocuk yaştaki padişahlar tarafından bile yönetildiği oldu. Peki hemen çöktü mü? Tabi ki hayır. Osmanlı’da padişahın değişmesi neyse Cumhuriyet’te iktidarın değişmesi odur. Sivil toplum ve bürokrasi yerinde ise iktidar krizleri aşılacaktır.
Bu ülkenin temel sorunları sol iktidarlar döneminde de sağ iktidarlar döneminde de yoğun şekilde tartışıldı. Eğitim, sağlık, ekonomi, milli savunma, terör… Tamamen çözdüğümüz ve yanı başımızdaki AB ülkelerinin standardına getirdiğimiz bir şeyimiz henüz yok. Ve bu şimdiye kadar gelen bütün iktidarların çalışmalarının sonucu.
Demek ki Türkiye’de iktidara kim gelirse gelsin, kim Cumhurbaşkanı olursa olsun tartışacağımız konu ekonomi ve terör olacaktır. Cumhur ittifakı çoğunluğu alırsa daha dindar olmayacağız. Demokrasi ittifakı çoğunluk olursa daha demokratik olmayacağız. Bilinçli seçmenler olarak seçimlerden büyük bir beklenti içine girmemek daha sağlıklıdır. Bu beklenti bütün siyasi partilerin birlikte uğraşarak yarattıkları bir algıdır. Gerçek değildir.
Burada seçimlerimiz önemsiz demiyorum. Kimi seçerseniz fark etmez demiyorum. Aşırı beklentiye dikkat çekiyorum. Bir de seçmek dışında sorumluluklarımız da var. Bu da ifade etmeye çalıştığım çok temel bir şey.
Herkes herkesin siyasi görüşünü ulu orta tartışmaya açmasın. Bu doğru değildir. Bu seçimlerde tercihiniz komşunuzdan, kardeşinizden, iş arkadaşlarınızdan, dostlarınızdan, eş ve akrabanızdan farklı olabilir. Bu konuyu önemli bulup hararetle tartışırken kendinizi kaybediyor olabilirsiniz. Ama unutmayın ki hiçbir seçim mucizeler doğurmaz. Dostlarınız, akrabalarınız, arkadaşlarınız, kırdığınız kalpler kalıcıdır. İktidarlar, seçimler ve mitingler ise geçicidir.
Bir ülkede iktidar olmak o ülkeyi değiştirmenin önemli yollarından sadece biridir. Asla tek yol değildir. Bunun dışında eğitim ile, medya ile, bürokrasi ile, sendikalar ve cemaat gibi sivil toplum örgütleri ile çok yol alınabilir. Tek fark şu ki doğrudan değil de toplumu dolaylı olarak değiştirmeye de aday olmalıyız. Asıl takdir edilmesi gereken tavır da budur.
Bu toplumun işçileri, öğretmenleri, memurları, polisleri, doktorları, çiftçileri, esnafları olarak her anlamda kendimizi ve ailemizi eğiterek çevremizde bir fark oluşturabiliriz. İşimizi en iyi şekilde yaparak başkalarına ilham olabiliriz.
Hangi partiye, adaya veya ittifaka oy verecekseniz verin. Fakat şunu unutmayın: Bir iktidar değişikliğinden ve seçim sonucundan büyük beklentiler içine girmek geri kalmış ülkelerin vatandaşlarına özgü bir tavırdır.