Osmanlı Devleti’nde ilk büyük depremin 15.yy. da meydana geldiği
bilinmektedir. 13 Safer 894/16 Ocak 1489 tarihindeki deprem,
çeşitli bina ve camilerde oldukça büyük hasarlara yol açmıştır.
Ancak 6 Cemaziyülevvel 915/22 Ağustos 1509’daki depremin büyüklüğü
fazla olduğundan şehirdeki tahribatta o derece fazladır. Cuma
gecesi meydana gelen bu deprem, literatüre "Kıyamet-i Suğra" (küçük
kıyamet) olarak geçmiştir.
1509’da meydana gelen deprem sonrası, yer sarsıntılarının İstanbul
ve Edirne’de ve civar şehirlerde, aralıklarla 40 gün devam ettiği
ve halkın korkuyla, kapalı mekanları terk edip; bağ bahçe, sokak
gibi açık yerlerde konaklayıp, bir çoğunun da günlerini dua ederek
geçirdiği bildirilmektedir. Bu depremde yaklaşık 109 camii ve 1070
ev tamamen yıkılmıştır. Fatih Külliyesi’nden bimarhane, imaret ve
Sahn-ı Seman Medreselerinin kubbeleri çökmüş, Beyazıd Camii
Medresesi tamamen yıkılmıştır. Yedikule surlarının büyük kısmı ve
deniz tarafından Bahçekapı’ya kadar uzanan Topkapı Sarayı’nın
surları da harap olmuştur. Deniz yükselip İstanbul ve Galata
surlarını aşınca, şehrin birçok mahallesi sular altında kalmıştır.
Bu deprem sonucu İstanbul’da ölü sayısının beş bin civarında olduğu
ve yaralı sayısının da on binden fazla olduğu düşünülmektedir.
1509 depremi sonrasında, İstanbul şehrinin tamiri için Sultan 2.
Bayezid emir vermiş ve bu hususta yapılan istişare neticesinde ev
başına 20 akçe ve yirmi evden de bir ücretli amele alınması
kararlaştırılmıştır. Bu suretle Anadolu ve Rumeli Sancaklarında 77
bin amele toplanarak İstanbul’a sevk edilmiştir. Bu amelelerin
başlarına da üç bin yapı ustası tayin edilmiş ve bunların
içerisinden on bir bin kişiye de kireç yapma vazifesi verilmiştir.
Büyük gayret sarf edilerek şehrin ihyası 65 gün gibi kısa bir
zamanda hemen tamamlanmıştır. Zarar gören yerlerden İstanbul
surları başta olmak üzere, yeniden yapılırcasına onarılmıştır. Yeni
Saray(Topkapı), Galata Kulesi, Anadolu ve Rumeli Hisarları, Büyük
Çekmece ve Küçük Çekmece Köprüleri ile Silivri Kapı burçları da
tamir edilmiştir.
1 Recep 963/30 Nisan 1557 tarihinde İstanbul’da büyük bir deprem
meydana gelmiş, şehirde önemli ölçüde hasar oluşmuş bu arada Fatih
Camii de zarar görmüştür. Bu deprem güneşin batışından sonra büyük
bir uğultu ile başlamış ve birbirini takip eden üç sarsıntı ile
devam etmiştir. Deniz üzerinde bulunan gemiler dahi birbiriyle
çarpışmıştır. 11 Temmuz 1690 tarihinde gece vakti meydana gelen
depremin sarsıntıları birkaç gün devam etmiş ve bu esnada Fatih
Camii’nin kubbelerinin bir kısmı hasara uğramış, Topkapı’daki Sur
Kapısı da yıkılmıştır. İstanbul’da 22 Mayıs 1766’da sabah başlayıp
iki dakika kadar devam eden deprem, kargir ve ahşap birçok binayı
yıkmış, enkaz altında kalan birçok kişinin hayatını kaybetmesine
neden olmuştur. Yer sarsıntıları yaklaşık üç ay suretle aralıklarla
devam etmiştir. Panik içinde kalan halk çatı altına giremeyip,
uygun, geniş ve açık yerlere çadırlar kurarak barınmaya
çalışmıştır. Fatih Sultan Mehmet’in yaptırdığı Fatih Camii tamamen
yıkılmış, devrin padişahı 3. Mehmet tarafından bugünkü Fatih Camii
yaptırılmıştır. Fatih Camii’nden başka, Kapalıçarşı, surlar,
Baruthane, Saraçhane, Tophane, Yeniçeri Kışlaları, Saray-ı
Hümayun’da bazı yerler ve birçok camii ve mescidin ya minareleri
yıkılmış ya da kubbeleri, çatıları çökmüştür. İstanbul’un 1766
yılında yaşadığı deprem daha önce meydana gelen depremlerin en
ağırı olmuştur. Temmuz 1790, Şubat 1806 ve 1837 yıllarında meydana
gelen depremler öncekilere nazaran İstanbul’da pek mühim hasar
meydana getirmemiştir. Ancak 23 Eylül 1841’de meydana gelen
depremde, şehir üç defa sallanmış; birçok kargir ev, duvar, han ve
hamam harabeye dönmüş, çok sayıda insan hayatını kaybetmiştir. 1
Mayıs 1855 yılındaki deprem, Bursa’da kıyamet olarak adlandırılmış,
çok büyük tahribata neden olmuştur.
İstanbul'u tarih boyunca etkileyen büyük depremlerden biri de 10
Temmuz 1894'te yaşandı. Deprem yaklaşık 18 saniye sürdü ve
birbirini takip eden 3 dalga halinde etkisini hissettirdi.
Depremzedelere yardım kampanyası düzenlenmesi de bu arada gündeme
geldi. 2. Abdülhamid 16 Temmuz 1894 tarihli iradesinde, depremden
zarar görenler için kendi adına 1000 lira bağışladığını, şehzade ve
sultanlarının ise 500 lira ile kampanyaya katıldıklarını belirtti.
Bu arada yabancı ülkeler de yardım kampanyaları düzenledi.
Bu deprem sonrasında 2. Abdülhamid, biri Yıldız Sarayı bahçesine,
diğeri İstanbul Rasathanesi'ne konulmak üzere son sistem 2
sismograf alınmasına karar verdi. Tahminlere göre, bu depremde 280
kişi öldü, 298 kişi de yaralandı. Osmanlı döneminde İstanbul'u
etkileyen son büyük deprem 9 Ağustos 1912'de Şarköy-Mürefte'de
meydana gelen 7,3 büyüklüğündeki depremdi.