Sevgili dostlar malum olduğu üzere uzun zamandır bir Kanal İstanbul Projesi konuşuluyor. Biz çok önceden olduğu gibi, bu Kanal İstanbul Projesine farklı bakıyor ve bu konudaki gizli projeye özellikle dikkat çekiyorduk.
Sevgili dostlar malum olduğu üzere uzun zamandır bir Kanal İstanbul Projesi konuşuluyor. Biz çok önceden olduğu gibi, bu Kanal İstanbul Projesine farklı bakıyor ve bu konudaki gizli projeye özellikle dikkat çekiyorduk. Kanal İstanbul Projesi için, ortaya atıldığı ilk yıllardan beri çok farklı görüşler ileriye sürüldü. Çevre başta olmak üzere yapım maliyeti, güvenlik ve birçok husus konuşuldu. Ancak bu projenin iki önemli tehlikesi var; Biri dini, diğeri ise Jeostratejik tehlikedir… Bu hususları bilmeden körü körüne riskli bir proje yapmak göründüğü gibi kolay değildir.
Kanal İstanbul Projesi başta Vatikan olmak üzere ABD'nin önem verdiği ve olmasını çok istediği bir projedir. Vatikan İstanbul içinde 'Küçük Vatikan Projesi' için İstanbul'a ayrı bir kutsiyet getirmek amacıyla, 'Kanal İstanbul Projesi'ne destek oluyor. Aynı zamanda İstanbul'a 'Vatikan Modeli' uygulamak için, anılan proje bir fırsat olarak görülmektedir. Patrikhane ile aradaki buzlarını Papa I. Francis döneminde eriten ve Ekümeniklik projesi için harekete geçen Vatikan'ın bu planı iyi anlaşılmalıdır. Bu hususlardan dolayı projeye en çok destek veren devletlerin başında 'Vatikan' bulunuyor. Projenin ortaya atıldığı ilk yıllardan bu yana İstanbul sur içindeki kiliselerde restorasyon ve atıl durumdaki bazı kiliselerin yeniden faaliyete başlatılması konularını da bu yönde ele almak daha doğru olacaktır. Bu söylediklerimiz Ütopya gibi gelebilir ancak bu hususta yapılan araştırmalar söylediklerimizi onaylar niteliktedir. İstanbul'a 'Küçük Vatikan Projesi' öyle göründüğü gibi sıradan bir proje değil. Vatikan'ın en önemli hedefleri içerisinde olan bir projedir. İstanbul içinde küçük ama etkin bir Ekümeniklik…
İkinci husus ise İstanbul'un Jeostratejik konumudur. Montrö Boğazlar sözleşmesinin delinmesini ve Karadeniz üzerine rahat bir şekilde ulaşılmasını, ABD bu proje sayesinde mümkün görüyor. 2011 yılında proje ilk ortaya atıldığında da ABD bunun özellikle Türkiye'de gündeme getirilmesini istemişti. Gelinen noktada İstanbul'a gelebilecek tehditleri arttıran bu proje, Rusya ile de stratejik ittifaka zarar verebilir. Bu bağlamda da aslında ölü doğmuş bir proje diyebiliriz. Oysa Kanal İstanbul Projesi yerine, daha güvenli ve riskleri azaltan Osmanlı Devleti zamanında 7 kez bu kanal için teşebbüste bulunulmuş daha güvenli bir proje var. Bu Proje Kanal İzmit Projesidir…
Kanal İzmit Projesi, ilk defa Kanuni Sultan Süleyman tarafından ele alınmıştır. Özellikle Mimar Sinan tarafından bölgenin tüm etüt planları çıkarılmış ve projede önemli bir safhaya gelinmişti. Lakin sonrasında çıkan savaşlardan dolayı proje askıya alındı. Daha sonraları da III. Murad Han, IV. Mehmed, III. Mustafa, II. Mahmud, Abdülmecid ve Abdülaziz Han zamanında pek çok defa Kanal İzmit projesi gündeme gelmiş bazı çalışmalar dahi yapılmış ama bir neticeye ulaştırılamamıştı… Karadeniz'i Sakarya Nehri aracılığı ile Sapanca Gölü'ne, oradan da İzmit Körfezi'ne bağlama projesi çok ama çok önemlidir. Proje çerçevesinde, 98 kilometrelik kısmı Sakarya Nehri`nden ve yaklaşık 42 kilometrelik kısmı da Sapanca Gölü havzasından geçecek olan yolun güzergahı belirlenerek, suni bir kanal için çalışmalar yeniden başlayabilir...
Sevgili dostlar, Nehir taşımacılığı kara içinde yapılacak diğer taşımacılık faaliyetlerine göre oldukça avantajlıdır. Yakıt tüketimi demiryollarının %50'si, karayollarının ise %17'si oranındadır. Karalara nazaran yoğunluk, kaza, hava ve ses kirliliği açısından nehir ulaşımı avantajlıdır. Avrupa birliğinde 27 devletten 20'sinde nehir taşımacılığı yapılmaktadır. Bu ülkelerde 37.000 km'lik nehir yolu ağı bulunur. Önemli nehirler kanallarla birbirine bağlanarak denizler arası taşımacılık yapılır. ABD'de toplam yüklerin %22'si iç sularda taşınmaktadır. Avrupa'da bu oran %24'tür.
Son dönemde özellikle İYİ Parti yöneticilerinin üstünde durduğu ve Kanal İstanbul gibi tehlikeli ve büyük riskler barındıran bir proje yerine bu projenin hayata geçirilmesi hususunda yapılan çalışmalar çok önemlidir. Bu manada bu projenin daha fazla ön plana çıkması ülkemiz için çok olumlu sonuçlar verebilir. Özellikle İYİ Parti Doğa ve Çevre politikaları İstanbul İl Başkan Yardımcısı Jeofizik Müh. Sn. Aysel Kırali'nin bu yönde büyük bir çabası ve gayreti var. Bu manada proje ile ilgili yakın zamanda daha önemli söylemler ve daha iyi sonuçlar da görülecektir. Milletimizin büyük çoğunluğu bu projeyi desteklemektedir. İYİ Partinin bu manada yaptığı her çalışma kıymetlidir ve bizler de bu proje konusunda büyük bir heyecanla çalışmaları yakından takip ediyoruz. Umarım bu çalışmaların daha fazla tanıtımı yapılır ve ülkemiz adına çok daha iyi ve güvenli projelere imza atılır.