Öğretmenler İçin Yenilenme Yolları
Birincisi; alanında lisans sonrası ve doktora çalışmaları yapmak öğretmenlerimizi ciddi anlamda geliştirmektedir. Buradaki sorun ise bu öğretmenlerin bir süre sonra üniversitelere geçmeleridir. Üniversiteden lise veya ortaokullara dönüş ise çok nadirdir. Dr. veya profesör ünvanlı öğretmen veya okul yöneticisi yok denecek kadar azdır. Yani lise ve ortaokul öğrencilerimiz akademik anlamda birikimli öğretmenlerden ders alamıyor. Bu noktada üniversiteye geçme temelinde değil de çalışılan kademeye uygun ve o kademede faydalı olabilecek bir akademik kariyer planı daha anlamlı olabilir. Eğitime profesyonellik getirebilir. Mesela lisede çalışan bir rehber öğretmenin yüksek lisans tezinin kendi şehrinde yaşayan lise öğrencileri arasındaki bağımlılık türleri konusunda olması çalışırken işine yarayacaktır.
Akademik kariyer dışında öğretmenlerimizin belli bilgi ve beceri paketlerini elde etmeleri de gereklidir. Mesela beden dili, hızlı okuma, hızlı yazma (10 parmak), iletişim teknikleri, diksiyon-fonetik, etkili sunum teknikleri, protokol kuralları, yazışma kuralları, ilkyardım, tasarım ve çeşitli sunum programları konusunda çeşitli eğitimler ve sertifikalar almaları mesleki gelişimlerine ciddi katkı sağlayacaktır.
Burada şunu da ifade etmeliyiz ki kişisel gelişim kursları bir dönem moda idi. Bu kurslara gereğinden fazla değer veren çok kişi oldu. Beklentiler yükseltildi. Kişisel gelişimin her türlü problemimizi çözeceği düşünüldü. Şimdi yavaş yavaş da olsa işler rayına giriyor. Bu kursların değeri konusunda daha doğru bir algımız var. Örnek vermek gerekirse; bir seminere katılmak iyidir. İnsanı geliştirir. Bir psikoloji profesörünü bir buçuk saat dinlemek çok aydınlatıcı olabilir. Ama bu seminer kişisel gelişiminize kalıcı bir etki yapamaz. Bu noktada öğretmenlerimiz uzun süren, uygulamalı, eğiten ve davranış değiştiren çalışmalara yani haftalık kurslara yönelmeliler. Kişisel gelişim kurslarının önemi burada ortaya çıkıyor.
Üçüncüsü; öğretmenlerimiz spor yapmalıdır. Spor doğru yapıldığında fiziksel açıdan da hareketli ve enerji dolu olmayı sağlar. Burada sadece profesyonel spordan bahsetmiyorum. Yapılması gereken şey daha hareketli olmak ve bedenin yapabildiği şeylerin peşine düşmektir. Bir öğretmen derste bedenini de bir eğitim-öğretim materyali gibi kullanabilmelidir. Kıymetli bir kimya öğretmeni arkadaşım derste “periyodik tabloyu anlatırken periyodik tablo oluyorum” diyordu. Bu anlamda bedenini kullanamayan öğretmen kendisini sorgulamalıdır. En azından bir ders saati boyunca ayakta durmak özel bir sorunu yoksa öğretmen için zorlayıcı olmamalı. Masada oturmak yerine daha hareketli olmayı tercih etmeli. Tahta, masa, öğrenci sıraları gibi birkaç nokta arasında yer değişiklikleri yapmalıdır.
Dördüncüsü sanatla iç içe olmaktır. Sanat ince düşünmenin yollarını öğretir. Gençler her türlü ince düşünceye yatkındırlar. Belli bir sanat dalının doğrudan içerisinde olarak bu sanat dalına ilgi duyan öğrenciler ile iletişim kurmak daha kolaydır. Müzik, sinema, tiyatro ve fotoğrafa ilgi duymak da bir öğretmen için büyük bir iç zenginliğidir. Sinemanın formatı giderek değişiyor. Film izlemek için sinemalara gitme zorunluluğu yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Online platformlar güçleniyor. Piyasada ise çok fazla film var. Ama en azından en etkili 100 film listemizi yapıp izlemeye çalışmak avantaj olacaktır. Eğitimle ilgili 100 film izlenebilir. Tiyatronun etkisi ise devam ediyor. Hala insanları bir araya toplayabiliyor. Fotoğrafçılık da basit gibi görünmesine rağmen hem fotoğraf çekip bir konsept oluşturmak hem de çekilen fotoğrafları muhafaza etmek ciddi bir çalışma disiplini gerektiriyor. Müzik ise artık evrensel bir dil haline geldi.