Köyün Sadeliği Şehrin Zenginliğine Karşı
Eskiden, çok azımız köy hayatına ilgi duyardı. Bunun çeşitli nedenleri vardı. En önemlisi köylerimizde yaşamın zor olmasıydı. Köy nüfusumuzun hızla azalmasından da bu durumu anlayabiliriz. Şimdilerde köy hayatı bu ilk şoku atlatmış gibi. Gelen hızlı şehirleşme dalgasından sonra köy hayatını deneyimlemek isteyen insanların sayısında da bir artış yaşanıyor. Herkeste bir köy yaşamı, organik ürün ve doğrudan bir şeyler üretme özlemi var. İnsanlar yılın belli bir mevsiminde bile olsa köy hayatını deneyimlemek istiyorlar. Köylerinde bir evleri olsun istiyorlar. Bu amaçla zamanında terk ettikleri köylerine ev inşa edenler artıyor.
Zamanında şehirlere koşup gelenler imkân ve seçenekler için geldiler. Zenginlik ve eğitim için geldiler. Fakat köyde doğup büyümüş, taşı toprağı altın diye şehirlere gelenlerin hepsi zengin olmadı. Hepsi iyi bir eğitim de alamadı. Uzun süre varoşlara mecbur oldular. İkinci sınıf vatandaş muamelesi gördüler. Ama köylerine de dönmediler. Şehre iyi veya kötü alıştılar. Zenginliği iyi kötü tattılar. Bununla beraber köylerini, köyün verdiği o üretkenlik, sadelik ve samimiyet duygusunu aramayı da bırakmadılar.
Düşünün bir köyde yaşıyorsunuz ve evlilik çağına geldiniz. O köyde evlilik yaşına gelmiş kişi sayısı bellidir. Her kızın ve delikanlının da huyu suyu bilinir. Karar hızlı alınır. Kararınızı bu birkaç kişiye bakarak verirsiniz. Düğünün nasıl olacağı da az çok bellidir evlendikten sonra nasıl geçineceğiniz de… Birkaç iş kolundan birini seçersiniz. Çiftçilik ya da hayvancılık gibi… Şehirde ise her anlamda bir masraf, zenginlik ve seçenek çokluğu vardır. Şehir bizi bu seçeneklerle boğuşturur. Yorar. İşleri sadeleştirmeye izin vermez.
Mahallenizde çok fazla insan vardır. Birini yakından tanımak ve iç yüzünü görmek oldukça zaman alır. İyi bir eş adayı bulmak istiyorsanız bu arayış köyün aksine şehirde yıllar sürebilir. Seçenekler fazladır. Şehir, insanı seçeneğe boğar ama yalnız bırakır. Karar verme mekanizmalarını felç eder. Bu durum iyi bir eğitim almak ve iyi bir işte çalışmak isteyen insanlar için de böyledir. Doğrudan üretime katılmak yerine üretime hazır olmak için yıllarca dirsek çürütürsünüz. Okul bittikten sonra iş seçimi için de senaryo aynıdır. Çok sayıda iş kolu vardır ama gençlerin önemli bir kısmı da işsizdir.
İmkanlarına rağmen temel gereksinimler olan iş kurmak veya aile kurmak şehirde biraz daha zor, karmaşık ve uzun süre hazırlık yapılması gereken süreçler. Her şeyiniz kurulduktan sonra bile baş etmeniz gereken çok fazla şey var. Şehir hayatı bütün vaatlerine rağmen daha donanımlı ve daha sabırlı insan istiyor. Belki de çözüm şehirde uzun yıllar eğitim aldıktan sonra işinizi ve aile hayatınızı köyde kurmakta saklı. Yani tersine göç. Köylerin maddi imkanlarının arttığını da hesaba katarsak neden olmasın ki?