Çip taktırmak için de sıraya girerler mi bilinmez ama Elon Musk’ın Neuralink şirketinin insan beynine çip yerleştirilmesini ABD Gıda ve İlaç İdaresi FDA, geçtiğimiz günlerde onayladı. İlk denemelerinin yakında başlayacağı ifade edildi. ‘Komplo’ diye dalgaya alınan her şey ‘Sağlık’ adına karar alma yetkisine sahip kurum tarafından izin veriliyor. Demek ki her ‘Komplo’ gerçeğin ta kendisiymiş öyle değil mi? İşte asıl mesele de bu ya...
Çip taktırmak için de sıraya girerler mi bilinmez ama Elon Musk'ın Neuralink şirketinin insan beynine çip yerleştirilmesini ABD Gıda ve İlaç İdaresi FDA, geçtiğimiz günlerde onayladı. İlk denemelerinin yakında başlayacağı ifade edildi. 'Komplo' diye dalgaya alınan her şey 'Sağlık' adına karar alma yetkisine sahip kurum tarafından izin veriliyor. Demek ki her 'Komplo' gerçeğin ta kendisiymiş öyle değil mi? İşte asıl mesele de bu ya...
Kontrollü ve danışıklı siyasi tiyatro nihayet bitti.
Şimdi gelelim bir başka önemli gelişmeye.
İktidar – muhalefet ortaklığı ile 06 Ekim 2021 tarihinde tüm partilerin fire vermeden T.B.M.M'de imzaladığı Paris İklim Anlaşması'nın daha fazla uygulanabilmesi için bu hafta Cenevre'de çağrı yapıldı. DSÖ'nün 75. Yılında 76. Dünya Sağlık Asamblesi'nde 21 Mayıs – 30 Mayıs tarihi arasında gerçekleşen toplantının 24 Mayıs tarihli oturumunda, 'Küresel İklim Eylemi' için acil çağrı, ateşli bir şekilde talep edildi. Sözde 'İklim Krizi'nin Sağlık Krizi'ne dönüştüğü varsayılarak iklim üzerinden kısıtlamalar ve 300 madde üzerinde bir çok kararlar alındı. Bu kararlar üzerinde üye ülkelerle uzlaşıldı. Bir kaç ay istişare izni verildi.
Şeytan ayrıntıda gizlidir. Şeytanlık da ayrıntıda gizlidir. Ülkemiz aylardır siyaset ve seçim gündemiyle yatıp kalkıyordu. Görsel medyada ve sosyal medyada siyasetin ve siyasetçilerin ne dediği ile ilgili haberlerden başka bir gündem son zamanlarda göremedik. 'O lider ne dedi, bu lider ne dedi?' diye oyalanırken DSÖ Genel Direktör Tedros Adhanom Ghebreyesus (Geberesice) liderliğinde Cenevre'de, üye devletlerin ülke temsilcileriyle bir araya geldi. 21 Mayıs – 30 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşen toplantıda 2024 yılına ilişkin 'Pandemi Önleme, Hazırlık ve Müdahale' yetkileri konuşuldu. 300 madde üzerindeki değişiklikler ve UST maddelerindeki ayrıntılar, DSÖ Anayasa'nın ulus devletlerin anayasasının üzerinde olması gerektiği gibi hususlar taslak olarak temsilcilerin onayına sunuldu. Katılım gösteren temsilciler arasında bu değişikliklere yönelik bir eleştiri veya aykırı çıkış şu ana kadar yaşanmadı. 194 üye ülkelerden biri olan Türkiye'yi de temsilen bazı bürokratlar bu toplantıya katıldı. DSÖ'nün Cenevre'deki toplantısı 30 Mayıs Salı günü sona erdi. Tedros, üye ülkelerin Sağlık Bakanlarına ödüller verdi, teşekkür etti, tüm kararlara 'Tamam!' diyen delegelere memnuniyetini ifade etti. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, seçim tarihleriyle çakışan bu toplantıya aday olduğu seçim bölgesinde siyasi çalışmaları nedeniyle katılamadı. Bakan Koca, geçtiğimiz aylarda ikili görüşmede DSÖ Genel Direktörü Tedros'un elinden ödülünü almış ve ikili görüşmeler yapıldığını resmi twitter sayfasından da paylaşmıştı. Sağlık Bakanı 2. Tur seçimlerine denk gelişinden ötürü katılamadığı toplantıya, kendisini vekileten 11 yetkili Cenevre'de yerini aldı. Dünya Sağlık Terör Örgütü'nün 76. Dünya Sağlık Meclisi'nde (UST) Uluslararası sağlık tüzüğü düzenlemelerindeki (en son 2005 yılında değiştirilen) önemli değişikliklerin yanı sıra tamamen yeni bir pandemi anlaşmasıyla ilgili tartışmaları, ulusal hükümetlerin gücünün Birleşmiş Milletler'e, Dünya Sağlık Örgütü'ne ve Genel Direktör'üne devredilecek devasa yetkileri büyük tehlike arz ediyor. Şimdi yıkıcı bir fırtına hepimizin üzerine doğru gelmek üzere. Medya yine kör, yine sağır, yine dilsiz bu konulara ve tehlikelere karşı. DSÖ ikinci bir pandemi hazırlığının onayını aldı. Toplantıya katılan delegeler alınan kararları kabul ettiler.
Üye ülkeler DSÖ'nün 2024 – 2025 bütçesinin %20 arttırılmasını da kabul etti. Ne yazık ki medyada, kamuoyunda ve siyasette hafife alınıyor. Daha doğrusu bu gelişmelerden belki de çoğunun haberi yok, ya da 'Covid' oyununda olduğu gibi halkın önüne konulmuyor. Dünyanın geleceği üzerine alınan kararlar, insanlar üzerinde bir baskı unsuru içeren bu maddeler değiştirilerek bir avuç örgüte teslim edilecek. Bu tehlike yalnızca insanları değil, hayvanları, ekolojik dengeyi birbirine bağlayan 'TEK SAĞLIK' yetkisi altında müdahale edilebilecek. Bu durumda ulus devletlerin anayasası değil DSÖ'nün 19. Ve 21. Maddeleri uygulanarak olası bir müdahale riskinde polis ve askeri görevlendirebilecek.
Dünya Sağlık Terör Örgütü'nün toplantısına ilişkin hiç bir siyasi partiden, hiç bir siyasetçiden henüz bir tepki gelmedi, tepki gösteren de olmadı. Dünya Sağlık Asamblesi'nde alınan kararlara ilişkin açıklama veya bilgilendirme yapılmadı. Birileri karar alıyor ve insanlara dayatılıyor. Ve bunu tüm ulus devletlerin insanları adına yapıyor. Yani hepimizin..
'Cenevre geleceğin tuzaklarını hazırlayan bir cehennem tuzağı. Yapay cennet vaat ederken, aslında tüm insanlığa, tüm hayvanlara, tüm bitkilere, doğadaki tüm canlı varlıklara, tüm ekolojik yaşama cehennem hazırlamaktadır.' DSÖ'nün üye devletlerin temsilcileriyle bir araya geldiği toplantıyı yakından takip ettiğini ifade eden Kaliforniya merkezli bir araştırmacı ve yazar olan James Roguski Cenevre'de 'Pandemi Hazırlık ve Müdahale' toplantısına ilişkin şu ifadeleri kullandı: 'Eğer BM ve dünyadaki küresel şirketler ve hükümetler içindeki destek yapısı bunu bizimle birlikte Başarabiliyorsa, o zaman yolumuza çıkan tüm baskıyı hak ediyoruz. Uyarılmadığımız gibi değil. Son salgının dersleri açıktı. İster yerel sağlık Müdürünüz olsun, ister Birleşmiş Milletler'de üst düzey görevlerde bulunan şeytani varlıklar olsun, bu canavarlara hayatınız üzerinde verdiğiniz herhangi bir güç veya otorite, bu gücü sizin üzerinizde kalıcı olarak talep etmeyeceksiniz ve onların itaati, size boyun eğmeleri gerekiyor. Teslimiyetinizi reddederseniz, geri bırakılacak, satın alamayacak, satamayacak, taşınamayacak, çalışamayacak veya herhangi bir devlet yardımı alamayacaksınız. Dostlarım, inanmak isteseniz de istemeseniz de öyledir. Ezici çoğunluk canavara sadakatlerini verecek. DSÖ tarafından tanınan bir dijital kimlik kartıyla işaretleneceksiniz. Artık sertifikalı, itaatkar bir dünya vatandaşısınız, uluslararası ölçekte sorunsuz seyahat edebilirsiniz. Bu güce egemenlik bırakılmamalıdır.' diyerek uyardı.
DSÖ'nün yetki almak istediği konular BM'nin, '17 Sürdürülebilir Kalkınma Eylem Planları' doğrultusunda ilerliyor. Covid diğer planlara geçiş için sadece bir paravandı. DSÖ lideri Tedros'un çağrısıyla üye ülkelerin temsilcileri ısrarla davet edildi. Bu kez hazırlanan taslak, konuşulan konular daha ciddi bir boyuta taşınıyor. DSÖ karar alma organı olan Dünya Sağlık Asamblesi'nin, 76. Dünya Sağlık Kurulu'nda ikinci pandemi'nin daha sert olacağını ve herkesin kapısını çalacağını ifade etti. DSÖ ulus devletlerin temel hak ve özgürlüklerini, kişi hak ve hürriyetlerini, dokunulmaz maddelerini, kişinin rızası olmadan tıbbi müdahale yapılamaz ilkesini ve daha bir çok konuda egemen yetkiler talep etmektedir. İklim eylem planları, arazi kullanımları, hayvansız dünya, sağlık ve egemenlik yetkisini talep etmektedir.
Cenevre'ye katılanların isimleri yazılmamış, isimlerinin baş harfleri yazılmış!
Cenevre İsviçre'nin 'Küresel şehir' niteliği olarak ifade edilir. Birleşmiş Milletler'in ana karargahı burada yer alır. Dünya Sağlık Terör Örgütü de de önemli kararları bu karargahta alır. İsviçre'nin bir de Davos kasabası vardır. Dünya Ekonomik Forumu'nun ülke liderleri toplantıları da ağırlıklı olarak burada yapılmaktadır. Cenevre İsviçre'nin en kozmopolit şehridir. Kendilerini dünyanın seçilmişleri olarak tanımlayan Küresel Elitler'in şeytani planlarının onaylandığı bölgelerden biridir. Nehir kıyısında, manzarasıyla sayılı kentlerden biridir. DSÖ'nün 75. Yıl dönümünde 76. Dünya Sağlık Kurulu toplantısına Türkiye'yi temsilen 11 yetkili isim katıldı. Üye ülkelerin delegelerinin isimleri listelerde gizli tutulmuş, isminin baş harfleri ve soy isimleri verilmişti. Soy isimlerinden yola çıkarak tümünün ismini ortaya çıkarmaya gayret ettim. DSÖ'nün 21 Mayıs - 30 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşen toplantısında ulus devletlerin egemenliğini tehdit eden maddelerine karşı ılımlı görüş bildiren delegeler ve görev alanları şu şekildedir:
Baş Delege
Tolga Tolunay
Sağlık Bakan Yardımcısı
Baş Delege Yardımcısı
Güven Begeç Büyükelçi, Daimi Temsilci, Cenevre
Delege
Dr. Selami Kılıç
Genel Müdür, Avrupa Birliği ve Dışişleri, Sağlık Bakanlığı
Alternatif katılımcılar
Arzu Erçelik Vandeweyer
Daimi Temsilci Yardımcısı, Cenevre
Dr. Bekir Keskinkılıç
Genel Müdür Yardımcısı, Halk Sağlığı, Sağlık Bakanlığı
Serdar Özkan
Birinci Danışman, Daimi Misyon, Cenevre
Yusuf Irmak
Daire Başkanı Avrupa Birliği ve Dışişleri Genel Müdürlüğü Sağlık Bakanlığı
Cansu Bahran
İkinci Katip, Daimi Misyon, Cenevre
Dr. Gül Mersinlioğlu Serin
Sağlık Uzmanı, Avrupa Birliği ve Dışişleri Genel Müdürlüğü Sağlık Bakanlığı
Banu Nesibe Konur
Sağlık Uzmanı, Avrupa Birliği ve Dışişleri Genel Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı
Dr. Ömer Faruk Sarı
Sağlık Uzmanı, Avrupa Birliği ve Dışişleri Genel Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı
DSÖ'nün katılımlı listesinde yer alan isimleri tespit ettik. Tabi listede isimler gizli tutulmuş.
DSÖ'nün devletlerin egemenliğini tehlikeye atan bu tuzağı tüm dünyaya kurulmuş bir kumpastır. Söz konusu tartışmalı maddelerde baskılara karşı gelenlere tecrit uygulamaları yer alabilir. Olası bir P(l)andemi'de zorunlu karantina kampları, dijital kimlik sistemi, sansür, gen terapisi, iklim yasakları, temel besin yasakları, karbon ayak izi, Paris İklim Anlaşması baskıları, Bill Gates'in Germ Ordusu'nun devreye girmesi, temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması, anayasal hakların geçersizliği, tıbbi müdahalelerin DSÖ'nün belirlediği güvenlik güçleriyle yapılması, finansman, cinsiyetsiz toplum eleştirilerine ceza verilmesi, nüfus hareketinin azaltılması, dezenformasyon kılıfıyla sansür gibi bir çok riskli maddeler içeriyor. Böylesine ciddi bir konu ne siyasette, ne de medyada yer almıyor.
Gerçeklerle yüzleşme zamanı. Hem de öyle, böyle filan değil. Deccali dönem ve insani dönem. Akl-i selim devri. Her şey bundan sonra başlıyor. Algı ve tiyatrolara yenik düşmeyin. İlerleyen süreç siyasi kitlelerin şovu değil, insan ailesinin dönemi. Ne olursa olsun insanlık buna müsade etmemeli, göz yummamalı, insani iradeyi hep birlikte uyarmalıyız.
Broşürlerimizde de ifade ettiğimiz gibi; Covid tiyatrosu bir fragmandı. Şimdi asıl film, 'İklim' plandemisiyle başlıyor! Tüm bu gerçeklerden sonra sistemin ömür boyu kölesi mi olmayı seçiyorsunuz, yoksa insanca yaşamayı mı? Karar sizin.
Selam ve sevgilerimle..