Biyolojik Silahlar
Türkiye’nin üç tarafı denizlerle kaplı, dört tarafı düşmanlarla çevrili denirdi. Aslında bu söz yabana atılacak bir söz değil. Hatta eksik. Buna yeryüzünü ve gökyüzünü de eklemek icap eder.
Tarihte biyolojik silah nasıl kullanıldı, günümüzde nasıl kullanılıyor? Teknolojinin gelişmesiyle beraber klasik yöntemler unutulmuş olsa da hala kullanılan yöntemler mevcut.
Bursa’da bir çiftçi tarlasında ceviz ağaçlarını ilaçlarken, paraşütle atılmış içinde milyonlarca böceğin olduğu bir poşet buluyor. Sırtındaki ilaç pompasıyla hemen müdahale ederek büyük çoğunluğunu öldürüyor.
Tabi Bursalı Mustafa amca, hemen yetkililere haber veriyor. Nedir ne değildir diye.
Peki, bu türüne pek rastlanmayan milyonlarca böcekleri havadan paraşütle kim ya da kimler, hangi güç, ne amaçla atıyor?
Herhalde yan köyden Hasan amca tarlayı-tapanı, bahçeyi-bostanı bırakıp, milyonlarca böcek yetiştirip, poşete doldurup, paraşüt takıp, havadan geçen havayolu şirketlerinden birine rica edip “ geçerken şunu komşu köyden falancanın tarlasına atın” demiş.
İşin şakası yok.
Televizyonlar da Ana Haber bültenlerinde pek yer almasa da bu olay hafife alınmayacak kadar ciddi.
Kaldı ki bu sadece bilinen ve bulunan vaka.
Gerçek şu ki bu böcekler hayvan severler tarafından bırakılmadı. Doğanın yeşilliğine yeşillik katsın diye de bırakılmadı.
Bu olay, aynı yöntemlerin kullanıldığı iddia edilen, özellikle Tokat, Çorum ve Yozgat’ta doğaya bırakılan kenelerden bulaşan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) Hastalığını akıllara getiriyor. Yüzlerce insanın ölümüne sebep olan kene hadisesi insanları parklardan bağdan bahçeden soğuttu. İnsanlar önlem olarak yaz ayında paçalar çorapta gezdi.
Bir başka olay Gölcük depremi! Sismik araştırma gemilerinin kırılmamış fay hatlarında biriken enerjinin tetiklenmesiyle oluştuğu yönünde iddialar var.
Mümkün mü?
Yapay zekânın konuşulduğu ve bazı ülkelerin buna büyük yatırımlar yaptığı bir çağda; neden olmasın?
Yapay zekâ konusunu bir başka yazımızda işlemeye çalışalım.
Kimyasal silahların kullanıldığı bir dönemde, biyolojik silahların kullanılmaması mümkün değil.
Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO), üretilen sebze ve meyvelerde yüksek oranda ilaç ve hormon kullanımı, hepsi birer biyolojik tehdittir.
Ucuz hastalık pahalı tedavi yöntemlerini uygulayan kapitalist küresel şirketler virüs üreterek yanında ilacını da pazarlayarak kendilerine bir rant çemberi geliştirmişler.
Çember dönüyor, cepler doluyor.
Kalın sağlıcakla…