BATAKLIKLAR ÜLKESİNDEN, DÜNYANIN EN MUTLU ÜLKESİNE!

Grigoriy Petrov’un bir milletin uyanış hikâyesini ve başarı öyküsünü anlatan “Beyaz Zambaklar Ülkesinde” kitabını ülkemizde hemen hemen okumayan yoktur.

Bu kitapta fakir ve eğitimsiz bir halkın, bataklıklar ülkesini nasıl beyaz zambaklar ülkesine çevirdiklerinin, bunu nasıl başardıklarının hikâyesi anlatılır.

Teknolojide ve eğitimde son yıllarda büyük başarılara imza atan, yapılan bir araştırmada dünyanın en mutlu ülkesi olarak belirlenen Finlandiya, bu başarısını neye borçlu?

Tabi ki Eğitime!

Eğitime büyük yatırımlar yaptığı yıllarda her yıl %10 küçülürken, işsizlik seviyesi %20’lerin üzerine çıkıyor.

Milli gelir yerlerde sürünüyor…

Bütün sıkıntılara rağmen, en büyük yatırımları eğitime yapıyor.

Tıpkı Uruguay’ın topraktan çıkan bütün tahılları bir yıl boyunca denize döktürüp, ülkeyi dünyaya balık ihracatı yapacak hale getirdikleri gibi..

Peki, bu süreçte nasıl bir metot uyguluyorlar?

-Eğitimde herkese eşit imkânlar sağlanıyor.

-Tüm öğrenciler zeka seviyesi ne olursa olsun aynı sınıfta okutuluyor.

-Finlandiya varlığını askeri güçle değil, eğitim ve kültürle koruyabileceğini öngören politikalar geliştiriyor.

-Fin eğitim sistemi, bireysel özgürlüğe önem veren, öğrencilere sorumluluk yükleyen, eğlenerek öğrenme ve öğretme prensibine göre işletiliyor.

-Eğitim masraflarının tamamı devlet tarafından karşılanıyor.

-Ülkede özel okul açılmasına müsaade edilmiyor.

-Öğretmen ve öğrencilerin öğle yemeği devlet tarafından karşılanıyor. Öğrencilere yedikleri yemeğin vergilerden karşılandığı ve israf etmemeleri gerektiği sürekli hatırlatılıyor.

-Öğrenciler ve öğretmenler okula girerken ayakkabılarını çıkarıyorlar.

-Bu süreçte toplumsal adaletten asla taviz vermiyorlar.

-Ranta dayalı değil, istihdam oluşturan bir kalkınma modeli uyguluyorlar.

- Çocukları zengin olmak için değil, mutlu olmak için eğitiyorlar.

-Adil rekabet ortamını sağlayan ve garanti altına alan düzenlemeleri yapıyorlar.

-Eğitime ticari olarak değil, bir milletin geleceği olarak bakıyorlar.

-Öğretmenlik en prestijli meslek olarak görülüyor. En yüksek maaş öğretmenlere ödeniyor.

-Okulun kantininde sadece süt ve meyve satılıyor.

-En çok kitap okuyan ülkeler sıralamasında devamlı zirvede yer alıyor.

-Okulda öğrencilerin sorumluluk duygularının gelişmesi için hizmetli yok. Sınıfların temizliği, çöplerin atılması öğrenciler tarafından nöbetleşe yapılıyor.

-Öğrencilere ilkokulda ödev verilmiyor. İlk altı yıl asla not verilmiyor. Alfabede harf kalmayan sınav çeşitleri ve her yıl değişen sınav sistemi yok. Ticari pazar haline gelen dershaneler veya etüt merkezleri yok. Öğrenciler her ay, her yıl yarış atı gibi sınavdan çıkıp sınava girmiyor. Sadece 16 yaşına geldiğinde ülke genelinde bir sınava giriyor.

- Okullarda servis olayı yok. Bütün öğrenciler, birinci sınıftan itibaren okula yürüyerek veya bisikletle gidiyor.

-Eğitimde başarı oranları öğrencinin öğrenme güçlüğüne bağlanırken, öğretme güçlüğü çeken öğretmen faktörü de göz ardı edilmiyor.

Demek ki, neymiş!

Finlandiya’nın bu başarısı, tabi ki tesadüf değilmiş.

Kalın Sağlıcakla…