Al Noor ve Linwood İki Şehit Cami
İnsanların huzur ve barış içinde yaşadığı, ifade özgürlüğünün benimsendiği, görece savaştan uzak ortamlar ve zamanlar tarih boyunca İslamiyet’in yayılması için büyük fırsatlar sunmuştur. Kimileri İslamiyet’in kılıçla yayıldığını tekrarlayıp dursalar da İslam mesajı tam tersine çoğu durumda kılıçla engellenmiştir. Müslümanların ibadet etmelerine ve İslam’ı anlatmalarına akıl almaz yöntemlerle karşı çıkılmıştır. Fakat bu engellemeler Müslümanların daha da güçlenmelerini sağlamıştır.
Bunun İslam tarihindeki örneklerinden biri Hudeybiye’dir. İslamiyet’in ilk yıllarında, Peygamberimiz liderliğindeki Medineli Müslümanlar Mekke’ye doğru umre ziyareti için yola çıkmış ve Hudeybiye denilen mevkide konaklamışlardır. Mekke’ye girip umre yapmaları müşrikler tarafından engellenmiştir. Bu engellenme Müslümanların hiç hoşuna gitmemiştir. Bunun üstüne bir de şartları Müslümanların aleyhine olan bir barış anlaşması imzalamışlardır.
Hudeybiye Barışı diye adlandırılan anlaşmaya göre Umre yapmak için hazırlanan Müslümanlar o yıl umre yapmayacaklardır. Müslüman Medine cemaatinden biri Müşrik Mekkelilerin yanına kaçarsa iade edilmeyecek fakat Mekke’den Medine’ye kaçanlar iade edilecektir.
Fakat bir şey oldu ve Kuran yenilgi gibi görünen o Barış’ı henüz geri dönerken bir zafer diye duyurdu. Müslümanlar Hudeybiye'de bir süre kaldıktan sonra Medine'ye geri döndüler. Yolda, "Biz sana apaçık bir fetih verdik. Bununla Allah senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlayacak ve sana olan nimetini tamamlayacak ve seni doğru bir yola iletecek. Allah sana şanlı bir zafer verecek" (el-Fetih, 48/1,2) âyetleriyle başlayan Fetih Sûresi nazil oldu. İlerleyen yıllarda Allah’ın ayeti daha iyi anlaşıldı. Savaşsız ortam tebliğ için büyük fırsatlar sundu. İslam çok hızlı yayıldı. Hayber ve Mekke’nin fetihleri de artarda geldi.
Şimdi böyle bir saldırı için neden Yeni Zelanda seçilir? Çünkü bugün Yeni Zelanda ve Avustralya gibi yerler İslam’ın hızlı bir şekilde yayılabilmesi için çok uygun. Coğrafi açıdan birbirinden çok uzak olmasına rağmen İskoçya ya da Kanada da öyle. Katil terörist İskoç kökenli olduğunu söylemiş. İskoçya’da 2014 yılında bulundum. İskoçya bağımsızlık referandumunun yapılmasına aylar vardı. Sokaklar sakindi. Çok küçük propaganda toplantıları dışında bir şey yoktu. Cuma namazı kılma fırsatı bulduğum camideki manzarayı ise hiç unutmuyorum. İskoçya’da Cuma namazı kılan insanlar İskoçya’nın bağımsızlığı için sokağa çıkan insanlardan çoktu. Bence asıl korkulan ve kıskanılan da bu.
Müslümanlar huzurlu ortamlarda cami etraflarında ciddi bir şekilde örgütleniyorlar. Gelişiyorlar. İnsanlara İslamiyet’i anlatıyorlar. Camiler bu yüzden hedefte. Dünyanın her tarafındaki Müslümanlar tabi ki bundan sonra daha dikkatli olmalılar. Ama böyle bir saldırıdan sonra camilere kilit vurulacağını sananlar varsa yanılıyorlar. Camilerin binlerce yıllık misyonunda bir değişme beklenmesin. Bilinsin ki o camiler dünyanın her tarafından Müslümanlar tarafından ziyaret edilecek. O camilerde binlerce insan İslam’ı seçecek. Artık “Al Noor” ve “Linwood” camilerini hepimiz biliyoruz. İki şehit cami.