Kolay değildi 100 yıllık ve üstelik binlerce yalanın, yanlışın ve iftiranın boca edildiği bir partiye genel başkan olmak. Kolay değildi kendisini Atatürkçü, laik, çağdaş, demokrat ve cumhuriyetçi ilan edip statükoyu, vesayeti ve üsttenciliği özbenlik ve mutlak bir hak görüp bu hak (!) üzerinden tüm topluma jakoben tavrı soluksuz sergileyenlerin hükümran olduğu bir partiye genel başkan olmak.

Kolay değildi 100 yıllık ve üstelik binlerce yalanın, yanlışın ve iftiranın boca edildiği bir partiye genel başkan olmak. Kolay değildi kendisini Atatürkçü, laik, çağdaş, demokrat ve cumhuriyetçi ilan edip statükoyu, vesayeti ve üsttenciliği özbenlik ve mutlak bir hak görüp bu hak (!) üzerinden tüm topluma jakoben tavrı soluksuz sergileyenlerin hükümran olduğu bir partiye genel başkan olmak.

Kolay değildi binbir türlü yalanı, yanlışı ve iftiraları adeta bir el bombası kabilinden kucağında taşırken, hem bu yalanı, yanlışı ve iftirayı izole ederken içerdeki dominant jakobenler ile savaşmak ama büyük yarılma ve kopuşlara mahal vermeyecek ama aynı zamanda yeni, başka, anlamlı ve hakikaten demokrasiyi, hukuku, insan haklarını merkeze koyan, vesayette karşın mesafeli olmanın da ötesinde şiddetle karşı koyan bir partiyi hayata geçirmek.

Kolay değil laikçilikten laikliğe geçiş, kolay değildi jakoben, nobran ve dominant bir geleneği bertaraf edip demokrasiyi hakim kılmak. Kolay değildi parti içi kemik ve kronik algıyı yumuşatmak, demokratik ve hukuki bir zemine kavuşturmak. Kolay değildi kendisinden farklı düşünen, inanan ve yaşayanların hayatlarına saygı, empati ve hukuki zeminde bakabilecek bir devinim ve dönüşümü mevcut partiye hakim kılmak.

Kolay mıydı? Diğer mahallenin kucağında ve ruhunda ciddi bir bagaj olan irrite bakışlara, din dışına itilmiş inançlara, islam, Allah, Kuran ve bağlı değerlere düşman (!) bir parti inancını kırmadan, dökmeden ve incitmeden değiştirip dönüştürmek. Onlar ile aralarında uçsuz bucaksız mesafeyi kapatmak veya kısaltmak; amansız, vicdansız ve hakkaniyetten uzak kavgayı kardeşlik zemininde vuzuha kavuşturmak kolay mıydı?

Karşı mahallenin gencinin, yaşlısının, kadınının ve erkeğinin CHP binalarının bulunduğu sokaktan geçmeyi dahi imana bulaştırılacak bir zulümmüş gibi algılayan ve bunu da imani bir şube haline getirmiş bu kitle ile aradaki mesafeyi ve kini tersine çevirmek ve tüm inanışların saygın olduğu ve bu tavrın CHP'nin ilan edilmemiş bir ok'u olduğu kanaatini vermek kolay mıydı?

Demokrasiyi, insan haklarını, eşitliği, paylaşım ve bölüşümü, hakkaniyeti ve çok sesliliği partiye hakim kılmaya çalışırken ciddi ve kalın tabakayı yumuşatarak, kırıp dökmeden dönüştürmek kolay mıydı? Uzunca yıllardır vesayeti ve uygulayıcılarını yanlış yolda olduklarına inandırmak ve direnenleri hukuk ve usul-ü dairesinde yönetimin dışında bırakmak kolay mıydı?

Bütün bunlar ağır bir bedel isterken özveri, sabır, inanç, direnç ve elbette önemli bir zaman gerektiriyordu. Kağıt üzerinde genel başkanı olduğu ama muktedir olamadığı bu yapılanma süreci içerisinde girilmiş seçimlerin sonuçlarını da sayın Kemal Kılıçdaroğlu hanesine yazmak hakkaniyet içeren bir yaklaşım olmayacaktır.

Söküm, yapım ve monte aşamasının tamamlanıp idealize edildiği sürecin hemen arkasında yapılan seçimlerde İstanbul, Ankara, Adana, Antalya, Mersin, İzmir gibi metropol tüm şehirlere mührünü vuran Kemal Kılıçdaroğlu kazanan ve emeğinin semeresini anasının ak sütü gibi helal etmiş kişidir.

Zor, sancılı, kaygılı ve bedeli ağır olan bu süreçten kırılmış, incinmiş, üzülmüş ama inancından sapmadan kararlı ve istikrarlı şekilde ilerleyen sayın Kılıçdaroğlu için özellikle Türk siyasi tarihi ve sonra CHP'nin ayrı, önemli ve takdire şayan bir sayfa açacağına dair zerre kadar kuşku duymamaktayım.

Karşı mahallenin kinini, nefretini ve İslam dışılık inancını çok büyük ölçüde değiştirip dönüştüren, hukuku, demokrasiyi ve insan haklarını merkeze alarak vesayetin ve yasa dışılığın önünde kapı gibi duran Kılıçdaroğlu, kurulmuş masanın ve Millet İttifakının da tartışma götürmez kahramanlarının başında gelmektedir. Karşı mahallenin bir ferdi olan ve üstelik önemli de bir bagajı olan ben ve düşünce dünyamı ve size olan hissiyatlarımı bu hale getirdiğiniz için size sevgi, saygı ve şükranlarımı arz ediyorum.