Kabullenememe, bir başka deyişle kişinin kendisi ile ve doğru bildikleri ile kurduğu bağın zedelenme korkusundan hareketle daha bir bağlanma, laf ve söz söyletmeme ve söylenmiş olabilecek sözün ilimsel ve bilimsel mahiyetine hiç bir ehemmiyet yüklemeden reddetme eğilimidir.
İnsanın ve insanlığın en büyük sıkıntısı ve sıkıntılarına gerekçe olarak kullanıp çözüme ulaşamamasının önünde ki en büyük takoz ve engellerin başında, bahsini yapacağımız kabullenememek hastalığı gelmektedir.
Kabullenememe, bir başka deyişle kişinin kendisi ile ve doğru bildikleri ile kurduğu bağın zedelenme korkusundan hareketle daha bir bağlanma, laf ve söz söyletmeme ve söylenmiş olabilecek sözün ilimsel ve bilimsel mahiyetine hiç bir ehemmiyet yüklemeden reddetme eğilimidir.
İşte bu eğilim, bir diğer taraftan kişinin kendisi ve kendisinden farklı düşünenlerle birlikte total bir didişme, kavga etme ve çatışma psikolojisidir. Oysa her ikisinin bir arada olamayacağı yanılgısı da bir bakıma kabullenmeme güdüsünü besleyen bir başka sakat anlayıştır.
Yok denecek kadar az bir topluluk ile daracık alanda kısa paslaşmalardan başka seçenekleri olmayan ve sathi birlikteliğin verebileceği tatmin neye ve nereye tekabül edebilir ise ancak o kadar ile itminan olma açlığı, daha bir hırçın birey olmanın en temel argümanları arasındadır.
Kabullenememe, arkaik planda kendi bildiğine olan inanç ve imandan besleniyor olması hasebiyle farklı ses, söylem, tat ve tanıya olan düşmanlığı, inanç ve imanına gelecek olduğuna inandığı halelden kaynaklanmakta ve dolayısıyla o yüzeysel ve üstünkörü inancından zerre taviz vermeme eğilimidir.
Bir başka vahim anlamı daha var kabullenememenin. Kıskanmak ve hased etmenin farklı versiyonudur kabullenememek. Eğer bir doğru, bir hak ve bir bilgi sevmediğiniz, anlaşamadığınız kişiden südur ediyor ise eğer, işte tam bu noktada ansızın ve tüm ağırlığı ile devreye giriveriyor kabullenememek.
Böylesi bir bilgi ondan nasıl südur eder ? O kişinin elinde böylesi bir kıymet nasıl bulunur ? cinsinden zehirimsi tavır, kişinin hem dini hem imanı ve hem de şahsiyetinin katili olurken, hased ve kıskançlık uğruna kurban verilmiş onca değer zerre değer ifade etmemektedir.
Sapkın muhafazakarlık !
Bir bakıma muhafaza etme, koruma ve kollama eğilimidir kabullenememe. Koruyup kollanılmak istenilenin ne denli korunma ve kollanılmaya layık olduğuna dair herhangi bir araştırma, tefekkür ve tedebbür etmeye gereksinim dahi duyulmayacak derece de bir teslimiyet, inanç ve imandır kabullenememe.
Kabullenememe, atalar dinine olan sadakatin, teslimiyetin ve tavizsiz bir tavrın içerisinde olmaktır. Bağnazlıktır diğer taraftan. Tek doğrunun kendisi ve inandığı doğrular olduğuna ve bir başka düşünce, inanç, söylem ve tespitin bir hiç olduğu bağnazlığının en çirkin şekilde dışa vurumudur kabullenememe.
Oysa kabullenmek hem akıl ve hem de vücut sağlığının en temel öğeleri arasındadır. Farklı bir inanç, düşünce ve tavır içerisine girmeye '' bu benim kaldırabileceğim bir şey değil '' dendiği an kişilik bozukluğunun, davranış sapmasının, şefkat, merhamet ve paylaşım hislerinin törpülendiği sakat bir duygusal tepkimedir kabullenememe.
Kendisinden başkasını, başka bir söylemi, düşünceyi yok sayma eğilimidir ki dar, yapay, yüzeysel bir alana hapsolma eğilimidir aynı zaman da.
Gelişmek, değişmek, dönüşmek, büyümektir kabullenmek. Kabullenebildiğimiz oran da paylaşacak, bölüşecek, sevecek, anlayacak ve anlaşabileceğiz. Kabullenebildiğimiz oranda farklı sesin, sözün, söylem, inanç ve düşüncenin de en az kendi düşünce ve inançlarımız kadar saygıyı hak ettiğine teslim olabilmektir kabullenmek.
Ya kabulleneceğiz, tevazu sahibi olacak ve bunu da kullanacağız yada hem kendimiz ve hem de bizim dışımızda ki herkes ve herşey ile amansız kavgalara devam ederek hem kendimiz ve hem de dışımızda kalan herşeye yaşamı haram edeceğiz.
Böylesi sakat bir davranışı dine havale etseniz din
İnsanlığa havale etseniz insanlık sizden davacı olacaktır.
Hadi kabullenmeye....