Böylesi bir başlık değil bireyi bir toplumu, bir ülkeyi ve bir devleti kendi içerisine çöktürecek bir sonuç ve başlıktır. Malumunuz üniversite sınav sonuçları açıklandı ve yukarıda da söylediğim gibi koca bir ülkeyi kendi içerisine çötürecek/ çöktürmesi gereken sonuç, bizler için klasik olmaktan başka hiç bir şey ifade etmemektedir.
Böylesi bir başlık değil bireyi bir toplumu, bir ülkeyi ve bir devleti kendi içerisine çöktürecek bir sonuç ve başlıktır. Malumunuz üniversite sınav sonuçları açıklandı ve yukarıda da söylediğim gibi koca bir ülkeyi kendi içerisine çötürecek/ çöktürmesi gereken sonuç, bizler için klasik olmaktan başka hiç bir şey ifade etmemektedir.
Böylesi utanç dolu bir sonucun elbette bir çok parametre ve bir çok bileşeni vardır. Ve elbette her parametre ve her bileşenin kendi payınca sorumluluğu, yükümlülüğü ve utançtan yana payı vardır ve almalıdır da.
Ancak mesele bir ya da iki kez yaşanmış bir mesele değildir. Adete bir mukadderat kabilinden her sene ve her sene yaşadığımız, olmasını içimize kadar kanıksadığımız ve öyle ki, olmadığı zaman şaşıracağımız bir hal ve bir muhal çelişmesi ve çekişmesidir.
Kime ve nereden ve hangi tonda haykırmalı, bağırmalı ve hakaret etmeliyim ? Doğrusu kestiremediğim bu vahim sonuç, utancın utandığı ama sorumluların ise pişkin pişkin sırıtıp ve üstelik hiç bir şey olmamış gibi rutin yaşama devam ediyor oluşları, bir sonra ki senenin sonuçlarını da orta yere koymuş olmuyor mu !?
Nice etkili ve yetkililerin, bu kez bu iş bitecek ve sorunlar çözülecek denilen kişilerin çeşitli makamlara getirilişi dahi klasik muıkadderatın önüne geçemediği gibi gelenin gideni arattığı, utancın ve utanmanın içerisini boşalttığı bir duruma doğru evrildi.
Artık, ne bu sonuç ne çok daha beteri, utanmamız için yeterli bir gerekçe olmanın son derece uzağına düşmüş durumdadır. Eğitim sistemimiz ve yöneticilerine dair inanç ve güvenin kırıntısının kalmadığı, güvenin esamesinin dahi okunmadığı bu durum, on yıllar boyunca tedavi ve telafisinin olmayacağı bir sonuca doğru yol almış durumdadır.
Kaç nesli heba ettiğimizin farkına varamadığımız için kaç nesille beraber nice nice milyar dolar kayıplardan da bihaber durumdayız. Milyarlarca dolar yatırımların heba oluşuna mı, yüzlerce milyar dolar kazancın kaybına mı, genç ve dinamik beyinlerin harcanıp gidişlerine mi yanayım ? Doğrusu apışıp kalmış durumdayım.
Eğitim sistemimizin ve sonucunda eğitime tabi tutulan milyonlarca çocuk ve gencimizin düzelmesi bir kenara, gün geçmiyor ki müstehcen içerikleri dolayısıyla skandal kitaplar sebebiyle çocuklarımız ve gençlerimizin beyinlerine zerk edilen zehirler, belimizi kıran bir başka baş belası olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kimlerin denetimine tabi tutulmuş ve nasıl bir denetimden geçmiş olabilirler ki!? Böylesi fecaat durumlara cevaz verilmiş, çocuklarımız ve gençlerimizin zehirlenmeleriyle birlikte bir de önemli miktarlarda bedeller ödenmiştir.
Nerede Milli eğitim bakanlığı ?
Talim terbiye kurulları ne iş yaparlar ?
Onca ilgili kişilerin ve üstelik sıfırları bol maaşları alırlarken böylesi fecaat yazı ve kitapların denetimsizliği kimlerin sorumluluğu altındadır? Kimlerden sorulmalı bu zehirlenen çocukların veballeri? Kimler vermeli bu büyük vebalin hesabını?
Yöneticilerinden tutun da ebeveynlere ve oradan da çocuklarımızın birey olmak istemeyişlerine varıncaya kadar koca bir topluluğun kocaman vebali olan bu sonuç , kaybedecek tek saniyemizin olmadığı, bıçağın kemiğe dayandığı bir sonuçtur.
Devlet ve millet olarak tüm gücümüzü bu alana ve bu kaybın telafisine kaydırmadığımız ve olayın vahametinin sınırlarının ve sonuçlarının ne kadar büyük kayıplar getireceğinin farkına varamadığımız sürece, yiyeceğimiz her kuruş ekmek hepimize haramdır...