Din adamlarının toplum üzerinde büyük bir etki alanı vardır. Bu
etki alanı kimi zaman daralmakta ve kimi gücünü korumaktadır. Etki
alanını ve gücünü koruması din adamların tutum ve davranışlarıyla
direk bağlantılıdır. Toplumları sadece din adamlarımı yönlendiriyor
hayır daha birçok etken vardır. Toplumlar bilgi ve belgeleri birçok
değişik yoldan alma imkânında sahiptir. Aileden, çevreden ve eğitim
öğretim faaliyeti yapan her ortamda bilgi almaktadır.
İnsanlık başlangıçta bu derece bilgi ve belge toplamaya sahip
imkânlara sahip değildi. Onun için topladığı bilgi ve belge kadar
sorumlu idi. Tarih ilk devrelerinde bilgi ve belge daha az idi.
Zaman içinde bilgi ve belge arttıkça insanın sorumluluk alanı da o
derece arttı. Yüce yaratanımız yüce Kuran’ı Keriminde tüm insanlığa
hitaben “Hiç bilenler bilmeyenler bir olu mu? “ diye ilahi mesajını
her fırsatta bize vermiştir ve vermeye devam etmektedir. Tüm semavi
dinlerde bu mesaj vardır. Var olmaya devam etmiştir. Tüm bu
mesajlar açık ve net olmasına rağmen insanlık zaman zaman gaflet ve
ihanet içine girmek sertiyle gerçeklerden uzaklaşmıştır.
Gerçeklerden uzaklaşan toplumlar yüce yaratan tarafından ikaz
edilmiştir. İnsanlık bu ikazlardan bazen ders almış ve kendini
düzeltmenin yolunu seçerek insanlığı tehlikeli yolan alarak
selamete çıkarmıştır. İnsanlığı bu hatalı davranış ve tutumlardan
alı koyanlar kimi zaman sıradan insanlar ve kimi zaman da yüce
yaratıcının görevlendirdiği nebi ve peygamberler olmuştur.
Bazı ödemlerde de yüce yatanın mesajını doğru okuyup ve doğru
olarak yorumlayan bilge insanlar olmuştur. Tarihin her devresinde
önder ve lider insanlar olmuştur. İnsanlık adına güzel ve hoş işler
yaparak insanların güven ve huzurunu kazanarak insanlığa hizmet
sunmuşlardır. Bütün semavi dinlerde insana değer vermenin
kutsallığında söz edilmiştir. İnsan merkezli ve insana hizmet
etmenin ne kadar kutsal bir iş olduğu açıkça zikredilmiştir. İnsana
hizmetin hakka hizmet etmek olduğu mesajı verilmiştir. Tüm nebi ve
peygamberler bu noktada işe başlayarak insanlığa hizmet sunmuş
olmanın mutluluğunu doymuştur. İnsanın güven ve huzur içinde
yaşamını sürdürmesi için büyük emek sarf etmiş ve yücelik elde
etmişlerdir.
İnsanlık tarihinin başlangıcından beri insanlığa hizmet edenler
hanif insanlar olarak ve insanlığa zulüm edenler zalim ve kötü
insan olarak tarihe geçmiştir. Hanif olanlar tarih boyunca iyilikle
anılmaktadır. Kötü insanlar zalim olarak anılmaya devam edecektir.
Yaratıcımız yüce kitabında bize hanif olmamızı emir
buyurmaktadır.
Hanif insanları tüm özellikleriyle bize yüce kitabında
anlatmaktadır. O hanif insanları ne derece sevdiğini bize yüce
kitabında örnek vermektedir. Fıtratı temiz insanları ne kadar
sevdiğini bize haber vermektedir. Her insanın temiz bir fıtrat
üzere yaratıldığını biz haber vermektedir. Temiz fıtrat üzere
yaşamanın kutsallığından yüce yaratıcımız kutsal kitabından
söylemektedir. Bu açık ve seçik mesajlara rağmen insanlıktan
nasibini almamış insanım diyen bir sürü insanla karşı karşıyayız.
Yapılması gereken yüce yaratanın ilahı mesajlarını yeni baştan
okumak ve içselleştirmektir. Bu kadar açık ve seçik ilahi mesajlara
rağmen şımarık bir hayat tarzı bizi daha sıkıntılı günlere götürür.
İsyanlı günler bize birçok hak ve hakikati unutturur. Bu fert
bazında böyle olduğu gibi toplum açısında da böyledir.
Toplumlar bilge insanlarıyla huzur ve güven içinde yaşarlar.
İnsanlara düşen bilge insanına değer vermektir. Bilge insanlarda
toplumlara yön verirken haktan, hakikatten ve adaletten
ayrılmamalıdır. İnsan merkezli ve insan değer veren bir anlayışla
yola çıkmak durumundadır. Topluma tepeden bakan insanlar olmalıdır.
Kendini toplumun içinde bir fert olarak görmeli ve buna göre
insanlığa hizmet sunmalıdır. Bilge insanlar, din adamları toplumda
kendilerini ayrı bir sınıf olarak görmemelidir. Toplumda gerçek
yerlerinin insanlığa hizmet olduğunu unutmamladırlar. Yüce Allah
yüce kitabında bilge insanlara, toplum önderlerine, zenginlere,
hükmedici durumda olanlara ve yöneticilere ayrı sorumluluklar
yüklemiştir.
Her birini diğer insanlardan ayıran sorumluluklarının olduğunu bize
mesajlarında vermektedir. Bu sınıf insanları ayrıcalıklı kılan
görev ve sorumluluklarındandır. Toplumda sosyal adalet, hak, hukuk
konularında bakışlarının hakça olmasını bu sınıflardan
istemektedir. Sosyal ve yerleşik düzeninin kurulmasının birçok
sebebi vardır. En belirgin sebebi hak, hukukun her kes için
uygulanmasıdır. Her kes için huzur ve güven ortamın sağlanması için
hizmet sunmaktır. Her kesin emeğine saygılı ve her kesin hakkını
kuruyan ve insanın yaşam hakkının kutsal olduğunu bilmektir. Yukarı
da sözünü ettiğim bu sınıf insanlar bulundukları makam, mevkileri
ve yetkileri doğrultusunda insanlığa hizmet sunmak durumundadır.
Yüce yaratanın onlara vermiş olduğu bu güç ve kuvveti insanlık
uğruna seferber etmeyi istemektedir. Maddi kaynakları elinde
bulunduranlar bu maddi kaynakları sosyal adalet terazisiyle
bölüşmeyi ve dağıtmayı bilmelidir. Adaletin olduğu yerde zulüm
yoktur. Zulmün olduğu yerde adalet yoktur. Her insanın adil olması
önemlidir. Yöneticilerin adil olması bir sorumluluğun gereğidir.
Yüce yaratıcının rahmet ve gazabını bilen adil olmak durumundadır.
Mazlumu korumak insanlık görev ve sorumluluğudur. Mazlumun hak ve
hukukunu sağlamak bu yukarı da sayılan sınıf insanların görev ve
sorumluluğudur.
Bu açıklamalar ışığında din adamları büyük bir sorumluluk
altındadır. Doğru söylemek ve doğrunun mücadelesini vermek onların
görevidir. Bu günkü kapitalist dünya sisteminde doğru işlerin
yanında almak ve doğru yapanlara yardımcı olmak onların cephesini
belirler. Hak ve hakikatleri savunmak onların olmazsa olmazları
olmalıdır. Bu kapitalist düzende mazlumları ve onların haklarını
savunmak ve seslendirmek onların uğraş alanı olmalıdır. İnsan
emeğine saygı onların işi olmalıdır. Emeğin sömürü düzenine
dönüşmemesi için yapılması gereken ikazların ilahi mesajlar
doğrultusunda yapılması onların sorumlulukları arasında yer
almaktadır. Onların görev ve sorumluluğu güçlüden yana değil
haklıdan yana olması sorumluluğu gereğidir. Toplumdan onları farklı
kılan bu görev ve sorumluluktur.
Davranış ve tutumlarıyla yüce yaratanın ilahi adaletine zarar
verenleri ikaz etme onların sorumluluğudur. Din adamların cahiller
gibi davranış sergilemeye hakları yoktur. Onların gaflet içinde
görev yapmaya hakkı yoktur. Din adamları yüce yaratanın kitabından
mesajları doğru anlamak ve doğru anlatmak gibi sorumlulukları
vardır. Onların hak ve hakikati saptırmaya yetkisi yoktur. Gücü
nispetinden doğrudan yana olmak gibi sorumluluğu vardır. Bu
kapitalist dünyada dar gelirli insanların emeğinin sömürülmemesi
için telkinde bulunmak durumundadırlar. Sömürü peşinde olanların
yanında yer almamalıdırlar.
Din adamları ölülerden çok dirilerin meseleleriyle daha çok ilgili
olmalıdır. İnsan haklarına daha çok saygı duyan insanlar
olmalıdırlar. Bu konularda korkmadan toplumları aydınlatmalıdırlar.
İnsanlık dışı davranışta bulunan bireyleri düzeltmek için mesai
harcamayı kural haline getirmelidirler. Dini otorite makamında
model insan olmaya gayret etmeli ve kendi şahsında yüce dine zarar
verecek davranışlardan uzak durmalıdır. İnsanların ruh dünyasıyla
ilgili olmayı bilen bir sınıf olmalıdırlar. Din adamı şahsiyetiyle
güven, huzur veren biri olmalıdır.
Bu günkü dünyada dünyalık mala daha çok değer veren insanların çok
olduğu dönemde insanların manevi dünyasını güçlü kılacak ve onlara
her fırsatta yüce yaratanın mesajlarını doğru olarak yansıtacak
sorumlu davranmayı bilmek durumunda olduğunu bilmelidir.
Bilge insanlar, zenginler, hükmediciler ve yöneticiler adaletten
ayrılmamalıdır. Bu dört sınıf insanın adil olması, haktan ve
hukuktan yana olması insanlığın huzur ve güvenini temin eder.
Sonuç olarak insanım diyen her insan sorumludur. Fakat bu yukarıda
sayılan sınıf insanlar toplumu direk etkileyen insanlar olduğu için
bunların ortaya koyduğu davranış biçimi toplumu derinden
etkilemektedir. Onun için bu günkü dünyada özellikle din adamları
bir kez daha kendini sorgulamalı ve yaratıcının istediği çizgiye
dönmeli ve insanlara bu paralelde hizmet sunmalıdır. Din adamı
bilgisinden aldığı güç doğrultusunda bildiklerini korkmadan
söylemesini davranış haline getirmelidir. Bunu yapmadığı takdirde
sıradan bir insandan farkı kalmaz. Onu ayrıcalıklı kılan doğru
okuduğu ve bildiğini uygulayan ve söyleyebilendir. Onu yüce kılan
bilgisi ve bilgisi ışığında ortaya koyduğu davranışlarıdır. Toplum
olarak gelişmek ve medeni dünyada yerimizi almak için bilgili
insanlara, adil davranış ortaya koyan insanlara, adil yöneten
yöneticilere ve zenginliğin hakkını veren insanlara ihtiyacı
vardır.
Yukarı da sayılan sınıf insanların görev ve sorumluluklarını
bilmesi ve topluma doğru yön vermesi sağlıklı toplumların
oluşmasına ortam hazırlayacaktır.
Kapitali insanlık için ve onun tabii ihtiyaçları için kullanmak ve
toplumda her insanın geçinebileceği kadar ona ortam hazırlamak
insanlığın görevidir. Kazanmanın ve harcamanın dengesini kurmak
insanlık için önemlidir. Yeryüzünde herkese yetecek kadar maddi
kaynakların var olduğunu biliyoruz. Önemli olan bu kaynakların
dengeli dağıtımını sağlamaktır. Sosyal adaletin sağlanması için söz
sahibi olan her kim varsa onlar gerçek görevini yapmalıdır. Bu
sınıf insanlar tüm söylevlerini bunun üzerine bina etmelidirler. Bu
yazıyı okuyan okuyucularım şunu düşünebilir. Başka sınıf insanların
sorumlulukları yok mudur? Elbette ki her insanın sorumlulukları
vardır. En çok toplumları etkileyen ve toplumlara yön verenlerin
bunlar olduğu kanaatini taşıyorum. Yoksa her insan görevleri kadar
sorumludur. Önemli olan sorumluluğunu bilen bireyler ve toplumlar
yetiştirmektir. Bir başka yazımızda eğitimcilerin toplumun her
ferdinin yetiştirilmesinde ne kadar sorumlu olduğunu işleyemeye
çalışacağım.
Bu yazımda insanı derinden etkileyen bu dört sınıf insanı konu
olarak ele almak istedim. Empati yaprak eğitimci ve yönetici olarak
sorumluluklarımızın farkında olmayı ve konuyu dinlemesine
sorgulamak istedim. . Bu yazıyı fikir ve düşünce dünyamı temiz
tutmak ve temiz düşünce yapımızla insanlığa hizmet sunmak için
yazmış oldum. Düşünce ve fikirlerimi iyi niyet ve temiz
duygularımla sunmak istedim. Hatalar bana ait olup, yazımdaki temiz
duygu ve düşünceler topluma feda olsun. İnsanlığa hizmet sunanlara
ne mutlu ve aynı mutluğu tatmak bizlerin görevidir. .
24.05.2014