İSLAMCILIK, çeşit çeşit siyasal İslam ve ucuz popülist din
edebiyatı ilerledikçe; Kur’ana, Sünnete, İslam ahlakına ve
hikmetine uygun gerçek dindarlık geriliyor. Oruç tutanların, beş
vakit namaz kılanların sayısı azalıyor. İslam ahlakı konusunda
korkunç bir fesat görülüyor. Din din denilerek dinin içi
boşaltılıyor.
Müslüman olmayan İsveç, Norveç, Danimarka, Yeni Zelanda gibi
ülkelerdeki şeffaflık ve temizlik, doğruluk ve dürüstlük bizde
yok.
İslam’ın kesinlikle haram kıldığı, yasakladığı rüşvet alma verme,
haram yeme, gayr-i meşru rantlar, riba, zina, yalan iftira gıybet,
emanete hıyanet, gıybet, dedikodu korkunç boyutlara ulaşmış,
genelleşmiş. Birbirlerine kardeş olmaları gereken mü’minler,
birbirinden kopuk bin parçaya, hizbe, fırkaya bölünmüşler ve
bunların bazısı bazısıyla çekişiyor. Dindar geçinenler de,
dinsizler de din din diye feryat ediyor ama ortada gerçek dindarlık
var mı? Varsa yüzde kaç nispetinde?
Gerçek temiz dindarlar azınlığa düşmüş.
Din ve mukaddesat sömürüsü almış yürümüş.
Bir Ramazan daha geçirdik ve bayram yaptık. Bu kutsal bereket,
feyiz ve rahmet ayında neler yaptık?
Tek bir Ümmet çatısı altında birleşmek için ne gibi teşebbüs ve
faaliyetlerimiz oldu?
Başımıza râşid ve muktedir bir İmam seçmek için çırpındık mı?
İslam dünyası kan revan içindeyken, maddeten ve mânen mağdur ve
mazlum kardeşlerimize yardım için yeterli şekilde çalışabildik
mi?
Ülke çapında topyekun bir ıslah ve ahlak seferberliği başlatabildik
mi?
Görülmemiş bir hürriyete ve zenginliğe sahip olmamızı rağmen,
yapılması gereken hizmetleri yaptık mı?
Zekatlarımızı Kur’ana, Sünnete, Şeriata, fıkha uygun şekilde verdik
mi?
Lisanlarımızı gıybet ve yalan pisliğinden arındırdık mı?
Ülke çapında bir ilmihal ve ahlak eğitimi kampanyası başlattık
mı?
Emr bi’l-mâruf ve nehy ‘ani’l-münker farzını doğru dürüst yaptık
mı?
Hakikî dindarlığın olmadığı yerdeki İslamcılıkları, siyasal İslamı,
ucuz din edebiyatını ne yapayım ben. İlim, irfan, ihlas, takva,
istikamet (doğruluk), uhuvvet, islamî faziletler, ahlak ve karakter
üstünlüğü, ittihad, Ümmet birliği, İmam-ı Kebir yoksa ne işe yarar
bunlar?
Yakın tarihimizde Müslümanlar tek parti zulmü altında inlerken
Ümmet bünyesinde bugünkü kadar iç fesat, çekişme, tefrika
yoktu.
Realitede Ümmet var mı, bilmiyorum ama varsa ne hale gelmiş, ne
boyalara girmiş bu Ümmet.
Şu cemaat ve tarikat holiganları, Müslümanların başına
müşterek=ortak bir İmam seçilmesi için niçin çalışmıyorlar?
Yekûn olarak milyarlarca dolar hizmet bütçelerine sahip şu
muhteremler neler yapıyor, neler yapmıyor?
Gençliğin ve halkın bir kısmı dinsizliğe kayıyor, korkunç irtidat
selleri akıyor. Bunları kurtarmak için ne gibi çalışmalar
yapıyoruz?
Ah ah ah!.. Dinin içi boşaltılıyor, küfür ve nifakın isteğine uygun
yeni bir light ve ılımlı İslam türetilmek isteniyor ama bizim
çoğumuzun durumun vahametinden haberi yok.
Önce Şeriat elden gitti. Şimdi din elden gidiyor. Namaz kılanlar,
oruç tutanlar azınlığa düştü. İslam ahlakı darbe üzerine darbe
yiyor. Haram yeme yaygın hale geldi.
Ramazan gecelerinde minareler arasına ışıklı mahya geriliyormuş, ne
yapayım ben onu.
(İkinci yazı)
Ribaya Câizdir Diyen Meal
Riba deyin, faiz deyin haramdır. Nasıl haramdır? Kesin şekilde
haramdır. Kur’anla haramdır, Sünnet ile haramdır, haram olduğunda
icmâ vardır.
Böyle muhkem, kesin bir haramı inkar edip faiz helaldir diyen kişi
dinden çıkar küfre düşer. Bunu bilmek için müftü ve fakih olmak
gerekmez.
Domuz eti haramdır. Açlıktan ölmek durumuna gelen bir Müslümanın,
yiyecek başka hiçbir şey bulamazsa, ölmemek için ve ölmeyecek kadar
domuz eti yemesine ruhsat verilmiştir.
Fıkıhta bunun kaidesi “Zaruretler memnu şeyleri mübah
kılar”dır.
Bazı reformcu İlahiyatçıların faiz/riba konusundaki geçersiz
ictihadlarının ve fetvalarının hiçbir kıymeti yoktur. Bunlara
itibar edilmez.
Diyanet’in bu konuda Müslüman halkı uyarmaması teessüfe şayan bir
ihmaldir.
Bankalardan korkabilirler ama Allahtan daha fazla korkmaları
gerekmez mi?
Türkiyenin kanı iliği canı faize gitmektedir. Riba ile Türkiye
soyulmaktadır.
Riba zengini daha zengin, fakiri daha fakir etmektedir.
İki Müslüman şahıs veya iki Müslüman kurum birbirleriyle kesinlikle
riba muamelesi yapmamalıdır.
Riba ile mesken kredisi alınamaz. Otomobil kredisi alınamaz…
Gazetelerde, faizli banka kredisine caiz diyen bir Kur’an Mealinden
bahs ediliyordu. Maalesef piyasada Kur’an meali ve tercümesi
enflasyonu var ve bunların çoğu vahim yanlışlarla doludur. Ehl-i
Sünnet Müslümanları böyle mealleri ve tercümeleri alıp
okumamalıdır. Onları satın almak, revaçlarına yol açmak, okumak
dine hıyanet olur.
Ulemadan fukahadan olan, müfessirlik icazeti bulunan kimselerin
hazırladıkları tefsirlerden, meal ve tercümelerden
yararlanılmalıdır.
Sadece riba konusunda mı büyük hatâ yapılıyor? Öyle meal ve
tefsirler var ki, İslam’ın Allah katında tek hak ve makbul din
olduğu inancına aykırı görüşler ileri sürülerek Müslüman halk
sapıtılmak isteniyor.
Mutezilenin, Haricîlerin, Vehhabîlerin, light ve ılımlı İslam
misyonerlerinin, Fazlurrahmancıların, din tahripçilerinin,
tahrifçilerin, seküler ve laik bir din türetmek isteyenlerin, dinde
yenilik ve değişim yapmak isteyenlerin, Kemalistlerin kitapları
okunmamalıdır.
Biz dinimizi İngiliz ajanı sarıklı taqiyyeci bulaşık Farmasonlardan
ve onların tilmizlerinden öğrenecek değiliz.