Ömesin yavrularımız ve her çocuk gibi gülmenin, koşmanın, oyunlar oynamanın, annesi, babası ve tüm sevdiklerinin göz ve gönül aydınlığı olsunlar. Ölmesin Ebrar-lar ve kocaman bir devlet ve elbette necip bir milletin tereyağından kıl çeker gibi halledeceği basit bir sorun sebebiyle ciğerparelerimiz ölmesinler.

Ömesin yavrularımız ve her çocuk gibi gülmenin, koşmanın, oyunlar oynamanın, annesi, babası ve tüm sevdiklerinin göz ve gönül aydınlığı olsunlar.

Ölmesin Ebrar-lar ve kocaman bir devlet ve elbette necip bir milletin tereyağından kıl çeker gibi halledeceği basit bir sorun sebebiyle ciğerparelerimiz ölmesinler.

Kurusun anaların gözyaşları. Dinsin acıları ve koşan, gülen, oynayan, hayata istedikleri gibi katılmış ve müdahil olan çocuklarının görmenin mutluluğu, huzur ve haklı talebi çok görülmesin analara.

Ebrarlar ölmesinler. Üstelik son derece basit bir talepte bulunan bu çocuklar ve onların anne ve babaları, gözleri önünde eriyen çocuklarına baktıkça her geçen ve üstelik tarifi imkansız acıları yaşarken yavruları ile birlikte ölmesinler.

Ebrar, Smatip1 ölümcül bir kas hastalığı ile bütün ailesi ile birlikte yaşam savaşı vermektedir. Doğumundan çok kısa bir zaman sonra konuşan bu teşhis dolayısıyla kasları her geçen gün eriyor ve bütün bir millet olarak ellerimiz arasında kayıp gidiyorlar.

Teşhis konulmasından kısa bir zaman sonra makineye bağımlı yaşam sürdüren Ebrar yürüyemiyor, konuşamıyor ve artık malesef ki agızdan beslenemiyor bile. Vahametin sınırları hergeçen gün kendisini katlarken, tedavi imkanlarının sınırlı ve devasa boyutları gerekli kılıyor olması hasebiyle çaresiz, elleri koları bağlı ama evlatları ile birlikte her geçen gün eriyen ailelerin dram ve feryatları arşa yükseliyor.

Devletin, tedavi masraflarını SGK kapsamına dahil etmemiş olması, kendi devleti tarafından atıl duruma itilmiş aileler olarak acılar, sancılar, kırgınlık, küskünlük ve dramın da katlanarak büyümektedir.

Devletin, adeta sırtını döndüğü ve kaderleri ile başbaşa bıraktığı acılı aile, çeşitli sosyal medya platformları yoluyla yardım kampanyası başlatmış ve kalan cüz-i zamanı evlatlarını kurtarmak için canhıraş bir mücadele ile birlikte geçirmektedirler.

Şuan itibarıyla hayatta kalması için verilen mücadele ve çocuğun çektiği ızdırapları, yeme ve içmesi için kullanılan yol ve yöntemleri burada kaleme alacak ve sizlere de okutacak kadar kalb sağlamlığına sahip olamadığım için dramın boyutlarını serdetmekle yetinmek istiyorum.

Ailemiz ve çocuklarımızın çektikleri bu sıradışı ızdırap bütün ülke olarak vicdanlarımızı, imani ve insani reflekslerimizi devreye sokmayacak, gerekli olanlara dair bir eylem içerisine sokmayacağını düşünmek dahi istemiyorum.

Hepimiz ve hepimizin çocuklarının her türlü olumsuzluğa, sıkıntı, sorun ve hastalıklara birer aday olduğumuz gerçekliği tüm çıplaklığı ile orta yerde duruyorken duyarsız, umarsız, tepkisiz ve hissiz kalıyor olmak, ne insani ve ne de islami iddialarımızile tutarlılık göstermeyecektir.

Buradan sayın Cumhurbaşkanına ve sayın sağlık bakanına ivedi bir seslenişte bulunmak istiyorum.

Cumhurbaaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan !

Evlatlarımız ellerimiz arasından kayıp gidiyor. Onlarla birlikte anneler, babalar ve bütün aile tükeniyor, yıkılıyor ve toplu infialler yaşanıyor.

Zaten çok cüz-i sayıda bulunan hasta sayısı da üç çeşit kriter isteniyor olması dolayısıyla bir elin parmakları mesabesine kadar düşmüş durumdadır. Bu bir avuç evladımızın gerekli tedavilerinin ve masraflarının karşılanması noktasında acz içerisine düşecek ne bir devlet ne de millet değiliz.

Sayın Cumhurbaşkanı !

Burada ki ölümlere ve kitlesel tükenişlere dur demek, evlatlarımız ile birlikte ailelerimizin tükeniş ve ölüşlerine engel olmak adına sizden konuya hassasiyet göstermenizi ve yaşanmış ve yaşanmaya ramak kalmış ızdıraplara dur demeniz, hassasiyetle istirham ediyorum.

Şu mübarek Ramazan ayı içerisinde ki Haşyet ve mana ikliminin de doruklara çıktığı bir sürecin içerisindeyken evlatlarımız ve ailelerimize bir muştu vereceğiniz inancını korumak istiyorum.

SAYIN CUMHURBAŞKANI EBRAR ( LARIMIZ ) EVLATLARIMIZ ÖLMESİNLER...