Annemin kadife sesiyle “Dilan, kızım kahvaltı hazır.işe geç kalacaksın” deyişi güne başlamak için ideal. Bir güzel kahvaltı yaptıktan sonra tam evden çıkıyordum, saksıdaki benefşeleri sulamayı unutmuştum.

Aksak ayaklarımla, bizim sokaktan geçerken bakkal amca, penceredeki Huriye teyze ve köşedeki Veysel, namı diğer Aşık Veysel bir kıza aşıkta… Herkese selam verdim. Ufaktan mahalleden uzaklaştıktan sonra artık yaşam sanki derin dondurucuya atılmıştı. O kadar iletişim kopuk o kadar duyarsız… Saat 08:15 geçiyordu. Yağmur mevsimi de ben buradayım dercesine yağmaya başladı. Evden de tedarikli çıkmamıştım, durağa gidene kadar ıslanacaktım. Malum İstanbul’da yaşayan dört mevsimi bir günde mutlaka yaşar. Beklenen 93T otobüsü görüldü. Yalnız yanlış giden bir şeyler vardı. Spor bir araba hızla o yağmurlu havada su biriktisine çarptı ve biz muhteşem ıslandık. Karşılığında Z raporu kesilmeden duraktaki yolcularda küfür beddua havada uçuştu. Ben mi ne yaptım? Sadece Allah islah etsin...

Günün ilk golünü yedikten sonra otobüse binmeye çalışıyordum… Arkamda dört kişi vardı ama bir baktım en son ben kaldım. Şoför’e meşhur özürlü kartımı gösterdikten sonra şoför; kardeşim görmüyormusunuz engeli kendisi. Oradan biri “biz de engelliyiz bas gaza gidelim. işe geç kalacağız” dedi. Evet, bence de engellisiniz, tepenizdeki yarım kiloluk et parçasından olabilir.

Neyse Taksim’e doğru intikal ettik.

Bu sefer de indiğimizde sorun yaşadık. Allahtan tabiatımda sabırlı biriyim. Saat:08.45 gösteriyordu. 15 dakika sonra iş yerinde olmam lazımdı. Taksim tam bir ülke niteliğinde, o kadar hınca hınc insan barındırıyor içinde. O kalabalıkta tam ben de kayboluyordum… Birden bütün insanlar bana bakmaya başladı ben etrafıma baktıkça, suratlar ve jest mimikler, daha da keskinleşti koşmaya başladı. Koşmaya başladım benden ne istiyorsunuz size ne yaptım diye haykırıyordum. Can havliyle çıkmaz bir sokağa girdim sağım solum arkam hep duvar tıpkı bütün engellilerin ömrünün yarısından fazla evde geçirmesi gibi mat. Bütün kalabalık üstüme geliyordu. Heyecan, kaçma telaşı karışık duyguları hepsini birden yaşıyordum. Birden arkamdaki duvardan bir pencere açıldı. Biri elini uzattı ve kurtuldum. İçerdeyken diyaframım ve kalp atışlarım komşu olacak kadar hızlı çalışıyordu. Annem “Kızım uyan ilaç saatin geldi” dedi. Annemle bakıştım bir an….

Meğerse bu gördüklerim bir rüyaymış. Ama yaşadıklarımla da örtüşüyor saklamaya ne hacet.
Ama o yardım eli kimdi? Şimdi onu arıyorum bu dünya kaosunda.