Başarılı genç tiyatro oyuncularından Ayla Varol ile enine boyuna
makyajsız dekorsuz. Yalın bir sohbet gerçekleştirdik. Derler ya
Tiyatro icra etmek yürek ister diye o sinenin içindeki yüreğin
temposunu konuşmak için Ayla Varol’u tanımak istedik…
Zahrettin Çelik: Herkesin Tiyatro ya tanışma ve başlama
hikâyesi vardır. Sizin nasıl bir hikayeniz var ve sizi Tiyatro
merkezine iten nüans neydi?
Ayla Varol: Tiyatro ve oyunculuk merak’ım çok küçük yaşlarda
başlamıştı.Hayat şartları ve bazı sebeplerden dolayı bunu
uygulamaya dökme fırsatım olmadı.Bunlarla birlikte ufak tefek ön
yargılara da maruz kaldım.Fakat içimdeki bitmek bilmeyen coşku ve
istekten dolayı, bir çok şeyi göz ardı ederek tiyatroyla tanışma
fırsatı yakaladım.Halk eğitim tiyatrolarında dersler almaya
başladım. Fakat orada da tam olarak tatmin olamadım.Kendimi daha da
geliştirmek adına oldukça usta ve donanımlı bir hocadan dersler
almaya başladım.Çok kısa bir zaman olmasına rağmen birçok bilgi
birikimlerim oldu.Tiyatronun inceliklerini,püf noktalarını
kavramaya başladım. Buda tiyatrodaki isteğimi daha da çok
arttırdı.Her tiyatrocunun düşündüğü gibi temelinde sağlam bir yapı
olmadan iyi bir oyuncu olunamayacağını düşünüyorum,bu yolda da
ilerlemek istiyorum.
Zahrettin Çelik: Tiyatro ile uğraşmak bu devirde delilikle eş
değerde denilmektedir. Bunu nasıl yorumluyorsunuz? Neden böyle bir
algı var?
Ayla Varol: Her insanın içinde biraz delilik vardır aslında,olması
da gerekli çünkü tiyatro çok durağan duyguları içermez coşku
çılgınlık asilik vs. birçok duyguları barındırır.Bazen de
sınırsızca yaşatmak ister yaşatmalıda.
Zahrettin Çelik: Aynı zamanda ebru sanatı eğitmenisiniz
biraz bu sanat dalının tarihçesi, insanın üzerindeki etkisini
anlatır mısınız?
Ayla Varol: Aslında ebru sanatının nerede ve ne zaman başladığı
kesin olarak bilinmemektedir.Özet olarak anlatacak olursak
13.yüzyılda Türkistan’ da semerkant’ta ve 14. Yüzyılda iranın
doğusundaki herat yöresinde yapıldığına dair kaynaklar
bulunmuştur.Ebruda da aynen kağıt gibi ipek yolu ve diğer ticaret
yollarını kullanarak doğudan batıya yayılmıştır.İnsanı oldukça
dinlendirmede en önde gelen sanatlardan birisidir.
Zahrettin Çelik: Bazı eğitmenler ebru sanatını iyileştirmek
terapi içi kullanıyorlarmış nasıl bir detay var ebru sanatında ruhu
dinlendiriyor mu?
Ayla Varol: Evet doğru Osmanlı dönemindeki rehabilite merkezinde
hastalara terapi için kullanıldığı ve tedavi edildiği
bilinmektedir. Ebru sanatına uzun süre çalışıldığında ruhu
dinlendirmekle birlikte kişiye sabrı da öğretiyor.
Zahrettin Çelik: Tiyatro ve ebru aynı dalda diyebilir miyiz
ortak özelikleri nelerdir?
Ayla Varol: Tiyatro ve ebruyu kıyaslayacak olursak evet bir çok
ortak özelliklerini görüyorum.Tiyatro çok emek ve sabır isteyen bir
iş.Bunun üzerinde sürekli pratik yapmak ve belirli aşamalardan
geçmek gerekir.Ebru sanatıda öncelikle çok sabır isteyen ve
üzerinde çok çalışılması gereken bir sanattır.İkiside bir nevi
insan ruhunu kontrol ve terbiye ediyor diyebilirim.
Zahrettin Çelik: Eğitimlerinizde mutlaka “İnsanı” tanımayı
görmüşsünüzdür. Size neler katı ve katmaya devam ediyor
mu?
Ayla Varol: Tiyatronun bize kattığı en güzel şey
diyebilirim.İnsanları tanımak birçok kişinin ihtiyacı ve bilmesi
gereken bir şey .Daha öncelerden dikkat etmediğimiz yada gözden
kaçırdığımız bir çok şeyin farkına varıyor, daha iyi karakter
analizi yapabiliyoruz.
Zahrettin Çelik: Biraz bu dönemi konuşursak, pedagog ve psikolog
sosyologların çocuk ve erişkinlere gelişimlerine katkı için tiyatro
öneriliyor. Tiyatro da gözden kaçırdığımız neler var?
Ayla Varol: Tam tersine Tiyatro geçmişten bugünümüze baktığımız da
oldukça ilerleyen bir hal almıştır.İnsan üzerindeki etkisi gün
geçtikçe artmaktadır. Bu dönemdeki nesillerin tiyatroya bu kadar
ilgilerinin artması gerek sosyal, gerek kişisel gelişim açısından
çok büyük fayda sağlayacağını düşünüyorum.
Zahrettin Çelik: Dizi ve Sinemada “Tiyatro oyuncuları büyük
oynuyor.” Tiyatro başka sinema başka deniliyor bu ön yargımı yoksa
doğruluk payı var mı?
Ayla Varol: Evet biraz haklılık payı var. Fakat iyi bir tiyatro
eğitimi alan bir oyuncu bundan zarar görmez. Zaten iyi bir eğitim
almış bir kişi kendisini belli eder.
Zahrettin Çelik: “Tiyatro bütün sanat dalların atasıdır”
diyen sanatçılar var. Öyle bir hipotez varsa örnekler
misiniz?
Ayla Varol: Tiyatro görsel hafıza gerektirdiğinden,bir çok duyguyu
bir arada barındırdığı için sanatın merkezi olarak görüyorum.
Zahrettin Çelik: Size devlet tarafından bir olanak sağlansa
sanat adına ne yapmak isterdiniz?
Ayla Varol: Tiyatroya hevesli kişilere daha çok olanak sağlamak
için, daha fazla kültür merkezleri açıp ücretsiz eğitimler
verirdim.
Zahrettin Çelik: On yıl sonra tiyatroyu nerede
görüyorsunuz? ilerleme kaydetmek için ne yapmalı?
Ayla Varol: Tiyatro günden güne daha da ilerlemekte, insanlar
eskiye göre daha da bilgili tabularını bir kenara bırakıp, tam
tersine daha da ılımlı yaklaşıyorlar. Buda oldukça sevindirici bir
durum.Ücretsiz tiyatro kurslarının artması kişilere daha çok
öğrenme imkanı oluşturacağından, gelecekteki nesillere de olumlu
yönde yansıyacağını düşünüyorum.
Zahrettin Çelik: Tiyatro eğitimlerinde gerçekten hayatınızı
değiştirdiğini düşüyor musunuz? Ve bu değişimler
nelerdir?
Ayla Varol: Evet bu eğitimde hayata bakış açım olumlu yönde
gelişmeye başladı.İlk önce kendinizi keşvetmeye başlıyosunuz ve
bununla beraber, insanlarıda ve siz farkında olmadan etrafınızdaki
olup bitenleri daha iyi kavramaya başlıyosunuz.
Zahrettin Çelik: Son olarak neler söylemek
istersiniz?
Ayla Varol: Çok keyifli bir sohbet oldu. çok teşekkür ederiz.