Kötü bir insana en büyük ceza kendisi olabilir mi? Bunu zihnime geldiğinden beri hep düşünüyorum. İnsanların bu kadar da olmaz dediği, nefret ettiği, kendisini destekler gözükenlerin de aynı onun gibi olması.

Kötü bir insana en büyük ceza kendisi olabilir mi?

Bunu zihnime geldiğinden beri hep düşünüyorum.

İnsanların bu kadar da olmaz dediği, nefret ettiği, kendisini destekler gözükenlerin de aynı onun gibi olması.

Siyahın asil duruşu giysilerde olabiliyor da kendi ellerinle o kalbini simsiyah yaptığında sadece ruhun sefaleti damga gibi yüzüne yapışıyor.

Evet, kötü bir insana dünyada verilebilecek en büyük cezalardan biri bu olmalı.

Bir saniye sonrasına çıkma garantisi olmadığı halde dünya nimetleri, şan, şöhret, para, şehvet vs. kendini adamak ne kadar korkunç!

İğrenç kelimesinin ötesine geçmeyi her defasında başarıyor ve malzemeden çalan müteahhitler yüzünden nasıl insanlarımız bir hiç uğruna yaşamını yitiriyorsa bunların kötülük temeli üzerine diktikleri her katta da insanlık ölüyor.

Binlerce insanımızı kaybettik, günlerdir enkazların altından gelecek tek bir güzel haberi gözlemekten adeta öldük, öldük dirildik.

Fakirliği övenler (amiyane tabirle fakir edebiyatı yapanlar) vardır. Övülecek olan hakkınla kazanmak bunu da ihtiyaç sahipleriyle paylaşmak durumudur. Fakirlikte, zenginlikte bir imtihandır. Ama bu dünyada da iyi şartlarda yaşamak istemenin hiçbir garipsenecek tarafı yoktur. Fakat burada ince bir çizgi vardır. Sürekli daha fazlasını isteyerek insanlığını kaybedecek duruma geldiğinde bunun adı bambaşka bir şey olur.

İnsan kendi nefsini terbiye edemezse asla doymaz, elindekiyle yetinmez. Daha fazlası için de yapmayacağı şey yoktur.

Depremin ilk günüydü. Köpekler katledilsin kaos ekibi ile eşzamanlıydı aşağı yakarı Paw Guards'ın 'Hayvanları kurtarmak için deprem bölgesine gideceğiz' diyerek bağış hesabı verdiği bir paylaşımı gördüm. İnanılmaz tepki gösterdim bari bugün yapmayın diye. Zaten başından beri söylediğimiz başıboşçu kaos ekibinden bunların bir farkı yok diye. Çok da tartışmalar yaptım bu konuda. Ne var ki insanlar bir oluşuma destek sayısı fazla olunca onun yanlışlarını tolere ediyor. Hep dedik mücadele hayvan düşmanları ile olmaz sadece senden gözüküp hayvanlar üzerinden kazanç sağlayanlarda aynı ölçüde zararlıdır. Herkes biliyor kaç defa bu yanlışa dikkat çektiğimizi!

Bir insanı severken kim olduğu şahsım için detay bile olamaz. Bir vesileyle tanıştığım Avukat Gülçin Yapıcı'yı yakından tanıma fırsatım oldu. Kalbini sevdim, kimlerle, nelerle uğraştığını, hayvanlar için yaptığı insani mücadelede ne kadar samimi davrandığını, sadece hayvanlar için değil mağdur durumdaki insanlara verdiği desteğe de bizzat şahit oldum. Bunların içinde ne para vardı, ne şan, şöhret merakı.

Bilenler bilir böyle insanlar hep birilerini rahatsız eder. Kimsenin tarafı değil doğru kimden gelirse gelsin onun tarafındaysan yani olaya bakışın kişilere değil yapılana göreyse çok taşlanırsın.

Türlü iftiralara maruz kaldı aslı astarı olmayan! Kendisiyle hep sorunun temelden çözümü için yaptığımız görüşmelerde özellikle hayvan üretimi konusu üzerinde de çok durduk. Yasaklı ırk olarak tabir edilen ve genetiği ile oynanarak üretimi yapılan bu hayvanlar ile ilgili üreticilere ağır cezalar getirilmesini talep ettik. Bakın şu an halen internette pitbull üreticilerini bulursunuz. Birileri üretecek, birileri satın alacak, önlem almayacak sonra tıkın hepsini barınaklara.

Faturayı hayvanlara kesmenin kısa yol uzantısını kullananlar için bulunmaz bir nimet.

Şahitlik ve adalet kavramı olmaz ise olmazdır. Bu nedenle emin olmadığım kimsenin yanında durmam, bir olayın doğruluğunu da tek bir kaynaktan dinlemem ne zaman söylenenin doğruluğuna farklı kaynaklardan araştırdıktan sonra inanırsam dünya bir araya gelse gerçeği yazmak için bir dakika durmam.

İnsan önce kendinden emin olacak. Şimdi bizzat şahitlik ettiğim bir olayı sizinle paylaşıp Eskişehir DKMP üzerinden tüm kurumların denetlenmesinin önemini bir kez daha hatırlatacağım.

Eskişehir'de sözde hayvansever bir dernek var. İkili ilişkiler kuruyor, içlerinde ben MİT elemanıyım diyen de var, Emniyet ile de DKMP ile de ilişkilerimiz çok iyi kimse bize bir şey yapamaz diyenlerde. Sanki mafyalaşmışlar kiminle konuşsam bunlardan korkuyorlar.

Yahu siz devlet kurumları olarak niye bunların tepesine çökemiyorsunuz?

Paw Guards'ı öve öve bitiremeyen bu dernek Eskişehir'de kendi cumhuriyetlerini kurmuşlar. En büyük dertleri ve uğraştıkları isim de Avukat Gülçin Yapıcı. Öyle böyle bir uğraşma yok kötülüğün denemedikleri şekli kalmamış.

Sözde biri Ankara'dan şikayette bulunmuş 'Gülçin Yapıcı pitbulları barınaktan çıkardı' diye. Oysa avukat hanım bir pansiyonda kalan, kimseye zarar vermeyecek şekilde bakımı sağlanan bu hayvanların masraflarını üstlenmiş.

Birileri üretecek, birileri satacak, birileri 'yasaklı ırk' diye eziyet edecek, birileri nemalanmak düşüncesiyle iftiralar atacak! Ne düzen ama! İftira dediysek öyle şikayet falan da değil sadece şeref, namus aklınıza gelebilecek tüm iğrençlikler!

O gün kendisiyle bizzat bende DKMP'ye gittim. Müdür bey ile ayaküstü konuştum. Önce derneklerin savaşı demeye getirdi orada durun dedim siz de neyin ne olduğunu çok iyi biliyorsunuz. 'Gelen her şikayeti değerlendirmek zorundayız' dedi. Tamam, doğru ama hakikatte bu şikayetleri, ne amaçla, başkalarını kullanarak yapıyorlar biliyorsunuz. Biz ne yapabiliriz ne demek? Yapacaksınız müdür bey şikayet geldiğinde bu dernek ile ilgili gerçekleri bildireceksiniz üst kurumlara.

El insaf depremin ilk günü her şeyi bırakıp baskın yapar gibi bir iftiranın peşine düşmek de nedir? Bilmesek herkes pitbullar için yanıp tutuşuyorlar sanacak. Müdür bey cevaplarınız hiç tatmin etmedi. Çünkü kimin, ne amaçla bunu yaptığını bildiğinizi de belli ettiniz.

Araştırmalarda öyle iddialar duydum ki bünyelerine denk başkanlık diye bir şey getirmişler. O da ne demekse! Derneği kurmadan önceki ile şimdiki mal varlıkları incelenmeli, herkesin bildiği ama korkudan dillendiremediği tüm iddialar, DKMP'de, emniyette, medyada kimlerle birlikte hareket ediyorlarsa araştırılsın. Yok, öyle milleti korkutacaklar, iftiralar atacaklar sizde buna susacaksınız. O kurumlar babanızın malı değil. Avukat Gülçin Yapıcı bu kirli düzene çomak sokup hedef haline gelecek, gerçekleri yüzünüze vuracak, siz de bildiğiniz halde ses çıkaramayacaksınız. Niye?

Bunun sebebi duyduğum iddialarsa çürümüşlüğün merkezi haline gelmişsiniz demektir. Başta Eskişehir Valisi Erol Ayyıldız olmak üzere Tarım Bakanlığı ile Emniyet birimlerimizin acil bir soruşturma yapması kaçınılmazdır.

Her şeyde bir hayır vardır depremin ilk günü sanki terörist yakalamaya gider gibi tüm birimler harekete geçirilip hayvanların kaldığı korunaklı bir pansiyona baskın yapar gibi gidilmeseydi belki de şu an bu yazıyı yazmayacaktım. Ama büyük acı yaşadığımız günde siz böyle bir saçmalığın peşine düştüyseniz yarın öbür gün daha neler yaparsınız. Ya işte böyle biri gelir iftiralara karşı susmaz, birçok kişiyi bu insanı yok etmek için kullananlar imparatorluk kurar ve siz bunlardan ne için korkuyorsanız ve oyunlarına alet oluyorsanız sonra biri daha gelir bunlara şahit olur o da susmaz. Sonra başka vicdanlı biri…

Bir kişiye sırf çıkar bazlı sebeplerle atılan iftiralara susup, çirkeflikle her istediğini yaptıranların yanında olursanız gün gelir devran döner, gerçeklerde bir bir ortaya dökülür hep birlikte altında kalırsınız. Bir gazeteci olarak en ufak bir olayda bile doğruyu ortaya çıkarmak için sonuna kadar giderim. Yok, bana da iftira atarlar falan filan korkmam ben bunlardan. Doğrudan yanaysam durmam.

Gülçin Yapıcı gibi avukatlar kolay yetişmiyor. Görüyorum ki böylesi olaylarda da bir avuç insan kalıyor. Bu sizi hiç aldatmasın. Yığınlarca sahtekarın yapamayacağını bir avuç insan yapar. Elbette bizlerde etten, kemikten yaratıldık. Önümüze öyle ağır taşlar atılıyor ki zaman zaman onları kaldırırken yoruluyoruz ama yakıtı iyilik olan insanlar tek bir iyiliğin sonucunu görünce daha güçlü ayağa kalkıyor.

Aman ben susayım, bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyerek ömrünce ezik bir hayata mecbur kalanlara diyecek bir sözüm yok. Bakalım yolun sonunda ne kazanacaklar?

İşin ne kadar çığırından çıktığını anlamanız açısından şu ilginçliği de paylaşmak lazım. Bir gün önce 'yasaklı ırkları' barınaktan çıkardı, diğer gün deprem gölgesindeki 'yasaklı ırkların' barınaktan çıkarılmasını engelledi. Yok, birbirinizle konuşun bari de tezat iftiralar atmayın.

Çapraz iftira ateşinde Avukat Gülçin Yapıcı tek yara almadıysa durup bir düşünün.

Deprem acısının yaşandığı gün ülkede tek derdiniz madem buydu, biz de hem acımızı yaşayacağız, hem yaralarımızı saracağız, hem de bu zihniyetle de mücadele edeceğiz.

Yürekli savcılarımız da beni dinlemek isterse delilleri ile birlikte gerçekte ne olup bittiğini kendilerine seve seve anlatırım.

Bir bataklığı daha kurutma çalışmalarına Eskişehir'den başlayacakmış demek ki!

Bu kirli düzene çomak sokanların korkusuzluğu örnek olduğunda bakalım diğer illerde neler ortaya çıkacak?