DEMOKRATUR
Rahmetli Erbakan, birçok alanda olduğu gibi siyasi terminolojimize de önemli izler bırakmıştır. İşte bunlardan bir tanesi de Demokratur kelimesidir. Kelimenin her ne kadar Latince de bir geçmişi bulunuyor olsa da, bu coğrafya da Pazar bulması, ciddi bir kitle tarafından da kabul görmesi merhum sayesinde olmuştur.
Merhum, bu kelimeyle beraber birçok kelimeye de izahat getirirken, Demokratur kelimesine getirdiği açılım ile adeta ezberleri bozuyordu.
Daha evvel ki birkaç yazımızda, ne menem şey şu Demokrası sorusunu sormuş ve kendimizce açıklamaya çalışmıştık. Şimdi ise Demokrasi kelimesi ile birlikte Demokratur kelimesini yan yana getirerek çarpıcı bir analiz yapmaya çalışacağız.
Demokrasi, halkın kendi kendisini yönetmesi diye tarif edilirken; kandırılan, dolandırılan milyonlar da bu yalan ve yanlış kavram üzerinde düşünme gereği dahi duymamışlar. Oysa realite de, bir pusula eline verilip sadece sayısal bir ifade olmaktan başka hiçbir değeri ve anlamı olmayan milyonlar, seçtiğini ya da seçildiğini zannetmektedirler.
Hangi Belediye başkanını, hangi vekili sizler tayin ettiniz de hangisini sizler seçtiniz de seçtiğiniz zannı ile kendinizi tatmin ediyorsunuz !?
Aslında olan, seçilmişler arasında bir tercihe zorlanmaktan başka nedir ki !?
Hangi vekil ya da Başkan, kendi kitlesinin teveccühünü kazanmış, o kitle tarafından benimsenmiş, o kitle tarafından aday gösterilmiş ve yine aynı kitle tarafından seçilmiş ki !?
Halkın kendi kendisini yönetmesi diye tarif edilen Demokrasi, aslın da halkın yönetime alet edilmesi demektir diyor merhum Erbakan. Bir başka deyişle aldatılan, kandırılan, dolandırılan halk, alet edilmiş olmaktan başka bir anlam da ifade etmemektedir.
Başkaları tarafından ipnotize edilmiş halk, yine o başkaları tarafından seçilmişleri önümüze getirip, hadi bunları seçin demektedirler…!
Sonuçta, seçen ben seçtim ve seçilen de ben seçildim oyunu ile kendilerini mutlu zannederler. Bütün bu sanal mutluluk ile tatmin arayanlara, üst akıl ise kıs kıs gülmektedir. Ve işte bu sistemin adına Demokratur denmektedir. Kapitalizmin muazzam bir sömürü sistemi olan Demokratur, hissettirilmeden, fark ettirilmeden Demokrasi, yani milletin kendi kendisini yönetmesi adı altında pazara sürülmüş bir sömürü sistemidir.
Sömürülen bunca yığınlar haysiyetli, vakarlı ve aklın sentezinde bir tavrın bizatihi sahibi olmadıkları sürece, figüranlar başkalaşsa da sahne ve oyun aynı olacaktır. Ve bu aynı oyunu farklıymış gibi çeşitli sihirbazlar eliyle tekrar tekrar piyasaya sürecekler ve bizler de seçtik zehabıyla uyuşmaya ve uyuşturulmaya devam edeceğiz.
O kadar çok tekrarlanan bu sıkıcı oyun, ısıtılıp ısıtılıp önümüze konmuş temcit pilavını bile Rahmetle aratacaktır. Üç beş maddi ve üç beş manevi söz ve eylemlerle dinsel motif atılmış kirli oyunlar hem bizlerim ve hem de bizden sonrakilerin umutlarını, yaşam sevinçlerini ve inançlarını törpülemeye devam edeceklerdir.
Bütün bu kirli oyuna, bütün bu sanal tatmine sırt çevirip Ahlaklı, izzetli, şerefli ve haysiyetli bir tavır ve tutum takınmak, hem inancın ve hem de insan olmanın en başat ve en zaruri eylemidir. Taşın içinde ki mercimeği aramak cinsinden bu meşakkatli çalışma, insan olmaktan ve inançtan nasibini almamış olanlara elbette zahmetli gelecektir.
Ama unutulmamalıdır ki mutluluk, umut, inanç ve direnç ile mümkün olacaktır…